Haydar Ergülen
Haydar Ergülen haydaree@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yavaşşiir

07 Kasım 2011 Pazartesi
\n

Yıllar önce adıSakin Şehirler ya da Usul Şehirler olan bir yazı okumuştum, olay İtalyada geçiyordu. Nedense Bologna diye kalmış aklımda. Rönesansın ilk başladığı kentlerden, bir de film festivali var sanırım. Benim usul şehir diye gördüğüm asıl yer, Almanyadaki Heidelberg. Cittaslow (yavaş şehir) olarak kabul ediliyor mu bilmiyorum, ama benim gönlümdeki yerini hızla alıverdi. Bu yavaş şehirlerle de böyle bir gönül ilişkimiz oluyor işte, hem de onların yavaş olduğuna aldırmadan, ilk bakışta aşk dedikleri türden üstelik, o kadar hızlı! Seferihisar da daha ilk yavaş şehir olarak salyangoz ödülünü almadan önce bu yolda yavaş yavaş yürümeye başlamıştı bile. Umarım yavaş şehir olma yolunda hızlanmaz!

\n

Yavaş şehir olmak için, ilkin şehir sakinlerinin 50 bini geçmemesi gerekiyor. Demek ki fazlası sakinliği bozuyor. Sakin ve hemşehri: Ne güzel iki sözcük. Sözcükler de insanlar gibi, hem iç güzellikleri var hem de dış güzellikleri. Bazı sözcükler uzun boylu olur, bazıları yakışıklı, bazıları dünya güzeli, bazı sözcükler dans eder gibi yürür, bazıları kâğıdın bir metre üstünde, sanki uçar gibi. Sözcüklerin de mevsimlerle değişen haletiruhiyeleri vardır, kimi yaz gelince yerinde duramaz; şehirdeki bir cümlede yazı geçirmektense, yazlık bir cümle olarak sahiller boyunca şarkılarda söylenmek, dillere düşmek isterler. Bazı sözcükler sonbahar gelince ne yerlerini ne hallerini beğenirler, güzü bir Attilâ İlhan şiirinin ya da Selim İleri hikâyesinin içinde geçirmek isterler. Bazı sözcükler içe dönük olur, bırakın kâğıdın dışına çıkmayı, yanlarına başka sözcük istemezler. Bazıları da kibirli olur ki kâğıdın en başına yazılmak, orada kurum kurum kurulmak isterler. Diğer sözcükler de onlardan sonra gelsin isterler.

\n

İnsan neyse sözcükleri de o. Biz mi onlara benzemişiz zamanla yoksa onlar mı bize çekmiş, artık karıştırıyorum. Doğrusu çok da önemsemiyorum. Bazen şöyle düşündüğüm oluyor. Kâğıdın üstüne süt sözcüğünü yazsam ve bir kedi gelip onu içmeye başlasa... Sonra durduruyorum kendimi, sakin ol hemşehrim diyorum. İnsan kendisiyle hemşehri olabilir mi ya da kendisinin hemşehrisi olabilir mi? Şöyle bir cümle uydursam fiyakalı bir aforizma sayılır mı peki? İnsan yalnızlığıyla hemşehridir ya da İnsan yalnızlığının hemşehrisidir. Bence fiyakalı sayılmaz, çünkü ne yazık ki hemşehrinin uzun zamandır sözcük olarak görüldüğünü sanmıyorum. Abi, abla, teyze, dayı türünden gündelik ve alışkanlıkla kullanılan bir sesleniş biçimi olmuş bile. Hem de eskitilmiş ve içi boşaltılmış bir sözcük. Onu ne yapsanız sözcük tahtına çıkaramazsınız artık. Hiç unutulmayacak, daha yüzyıllarca söylenecek, fakat değeri de hiç bilinmeyecektir. Ne üzücü. Oysa herkesin kendisi olduğu bir yer var, bir şehir var, işte hem şehri orası. Neredensin? Hem şehrinden. Böyle deyince İçinden mi sorusuyla da karşılaşmazsınız. İnsan hem şehrinden olunca değil mi, içinden demektir bu.

\n

Tıpkısakin sözcüğü gibi. O da hem kendi içinden hem de şehrin içinden gelir. Şimdilerde şehrin sakini demenin, nerdeyse şehrin azizleri demek gibi kutsal bir anlamı var. Sakinseniz, azizlerden, velilerden sayılabilirsiniz. Şair de eskiden böyle sayılırmış, bir yetke, iktidar sahibi biri olarak değil, ama yavaşlığı, usulluğu, sakinliğiyle sözü dinlenen bir hemşehriymiş. Derviş meşrepli, abdal tutumlu biri olan şair, zaten kendini şiirinin sahibi saymazmış ki iktidar sahibi saysın! İktidar ve şiir: İkisinin aynı cümlede geçmesi, yan yana gelmesi bile olmayacak şey. Şair zaten biraz da kendisine karşı yazan kişi değil midir, varsa kendi sözünün iktidarını bile kırmak içindir onun şiir yazması. O yüzden edebiyat filan değildir şiir. Şairiyle arasındaki bir haldir. İnsanın çeşitli hallerinden birisi. Kendi yazdığı şiirler ya da başkalarının yazdığı şiirler hakkında kavga çıkaranları, gürültü koparanları hiç anlamıyorum. Bir insan hali olan şiir niye tartışma konusu olsun ki? Bu konuyu yavaş yavaş sürdürmek üzere...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Üvey Sayfa 14 Ocak 2013
Cemali Mektup 7 Ocak 2013

Günün Köşe Yazıları