Hilmi Türkay

Topa Değil Birbirlerine Vurdular

07 Nisan 2014 Pazartesi

G.Saray - F.Bahçe derbisi ülkemiz için önemli maçlardan biri. Mesleğim içinde kaçıncı derbiyi yazıyorum doğrusu anımsamıyorum. Güzelini de çirkinini de gördüm. Ama daha çok çirkinini... Kavga, adam yaralama, saha içi, saha dışı olaylar çoğu zaman geldi maçların önüne geçti. Kulüplerimiz statlarını oluştururken çok büyük özveride bulunuyor. Bir de gelin derbi maçlardan sonra görün. Koltuklar yerinden sökülmüş, duvarlara yazılar yazılmış, tuvaletteki camlar kırılmış, musluklar sökülmüş. Bu nasıl iştir böyle? Bunları yapanlar insan olamaz. Futbolcu sahada birbirine tekme atar, küfreder ancak maç bittiğinde yapılan her şey saha içinde kalır. Sahayı terk ederken sarmaş dolaş olurlar, forma alışverişi yaparlar. Eğer milli maçları falan varsa birlikte otobüse biner kampa giderler; bitmedi, F.Bahçelisi, G.Saraylısı aynı odalarda kalırlar. Peki taraftar tribünlerde bunu niye yapmıyor? Bu kin öfke niye? Neden bir F.Bahçeli formasını giyip Mecidiyeköy’de, Florya’da rahatça dolaşamıyor, neden bir G.Saraylı yine formasıyla Kadıköy’de gezerken tedirgin oluyor? Neden dövülüyor? Eskiden ne kadar farklı güzel ortamlar varmış. Bunu çoğu zaman dile getirdim. Bugün gelinen noktada en büyük sıkıntılardan biri de kültür seviyemizin düşük oluşu. Kulüpleri yönetenler baş suçlu. Biri kıvılcımı çakıyor, taraftar zaten hazır, bir bölümü de paralı asker olunca olaylar kaçınılmaz oluyor. Futbolun içinde olup da futboldan anlamayan çok sayıda kişilerin olduğunu biliyorum. Bu kişiler daha çok olaylara çanak tutmakla ön plana çıkıyor. Oysa örnek olmaları gerekmez mi?
Olimpiyatları istiyorduk. Aylarca bu hayalle yattık kalktık. İyi ki de olmadı. Alsaydık kesin dünyaya rezil olurduk . Avrupa’dan Anadolu yakasına geçerken kulüp taraftarını taşıyan otobüsün aynı kişilerce camları kırılıyor, otobüsün şoförü suçsuz yere dayak yiyor. Duraklardaki reklam panoları zarar görüyor. Yahu arkadaş; otobüsten, şoförden, panolardan ne istiyorsunuz? Ve biz olimpiyat yapacaktık!.. Türkiye’nin her yerinde şu sıralar gerginlik had safhada. Ne birine yan gözle bakacaksın ne de kazayla omuz atacaksın. Özür dilemiş olsan da para etmez. Hemen ‘vay efendim neden baktın’, ‘vay efendim neden omuz attın’ tartışması başlar. Psikolojimiz iyiden iyiye bozuk. Kavga, dövüş, küfür sadece futbol için mi geçerli? Hayır. Her yerde aynılarını görmek mümkün. Son canlı örneği bir hafta önceki seçimlerden verebilirim. Şaibeli bir seçim oldu. Oy pusuluları çalındı, çöpten oy çıktı, ceplerde hazır oylar görüldü, tutanaklar üzerinde usulsüzlük yapıldı. Bazıları haksız kazanç sağladı. Haklılar kaybetti. Yumruklaşanları da gördüm, küfürleşenleri de... İş öyle yerlere vardı ki oy uğruna birbirlerini öldürenler dahi oldu.Bir seçim yaptık; elimize, yüzümüze bulaştırdık. Yuh... On kere, yüz kere, bin kere değil, milyonlarca kere yuh...

İKİ DOST ŞİMDİ OLDU DÜŞMAN
Tribünlerin hâkimi ev sahibi. Yasaklar kalkmadığı sürece konuk takım taraftarının stadın önüne dahi gelme şansı yok. Yasak kalkmasın. Kalkarsa yine kıyamet kopar. Sokaklarda kan dökülür. Çünkü dostluk yerini düşmanlığa bırakmış. Avrupa’ya bakıyorum. Seyirciler film izler gibi maç takip ediyor. Sadece el çırpıyorlar, o kadar... Bize dönelim; maç öncesi olaylar yine kaçınılmazdı. Rakip yok yine olay var. Önce G.Saraylı taraftarlarla polis çatışması, ardından F.Bahçe’yi stada getiren otobüse taşlı saldırı... Yüksel Günay için 1 dakikalık saygı duruşunda yine tribün fiyaskosu. Ölen insana dahi saygılı olamıyoruz. Oyunun ilk bölümünde iki takım futbolcuları arasında yaşanan gerginlikler ‘futbol’un önüne geçiyor. F.Bahçelilerin aşırı stresli olmalarına hiçbir anlam veremedim. Rakibin 13 puan önündesin, kaybetsen o kadar fazla önem teşkil etmeyecek. Rahat olmaları gerekirken niye bu kadar gerilmişler anlayamadım. Ev sahibi takımın hemen başlarda golü (Sneijder attı) bulması avantaj oldu. Emre’nin atılmasına neden ikinci hareketini çocuksu buldum, böyle bir maçta kaptan takımını eksik bırakmamalıydı. Benim bildiğim kaptan gemisini en son terk eden kişidir. Melo’nun Emre atıldıktan sonraki hareketini ise ‘terbiyesizlik’ olarak yorumluyorum. Bu Brezilyalıya hiç ısınamadım. Bana çok itici geliyor.

12 SARI, 2 KIRMIZI
İkinci yarıda film aynıydı. Futbolcuların müdahaleleri yine topa değil birbirlerinin ayaklarına doğruydu. Neyse ki önemli sakatlıklar yaşanmadı. Ama acı içinde kıvrananları çok gördüm. '48akem Yıldırım bugüne kadar yönetmiş olduğu derbilerde sanırım ne bu kadar kart göstermiş ne de bu kadar düdük çalmıştır. Maçın 50. dakikası... G.Saray tribünlerinden hep bir ağızdan şampiyonluk şarkıları yükseliyor. Eboue’nin yerine giren Sabri sağ kanat bindirmeleriyle öldürücü toplar atıyor. F.Bahçeli futbolcuların panik halleri devam ediyor. Bu kadarı da fazla. Doğru dürüst yaptıkları bir pas alışverişi dahi yoktu. Pozisyona girdiler mi ben görmedim. Caner, Alves, Volkan, Sneijder, Bekir, Webo peş peşe sarı kart, Melo ise ikinci sarıdan kırmızı görüyor (Toplam 12 sarı, 2 kırmızı). Nasıl bir derbi oldu, anlamadım. Kartlar, tekmeler, küfürleşmeler tavan yaptı. Peki ya futbol?..   



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kartal'ın suçu neydi? 12 Aralık 2024
Fırsatı kaçırmadı 3 Aralık 2024
Hoş geldiniz 24 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları