Evet, her sezon başı olduğu gibi takımlara üç-dört hafta süre vermenin, en doğru saptama olduğuna inananlardanım. Az önce İngiltere Premier Ligi’nde Burnley- M.United maçını izledim. Ligin 3. maçını oynadılar 2 puana sahipler. Van Gaal’ın ekibi Di Marialı kadrosuyla, ligin zayıf takımı karşısında tabiri yerindeyse ‘yok’ları oynadı. Tek net pozisyon yakalayamazken pahalı ayaklara adeta pranga vurulmuştu...
Bursa’da ilk tribün cezası gelmiş. İyi de oldu. Bundan ders alınır da maçlar dolu tribünlere oynanır. Çok gerçekci yazıyorum, sezonun ilk karşılaşması olmasına karşın dün gece Bursa- Galatasaray maçından keyif aldım. Ada’daki sezonun 3 haftası maçıydı bu kadar tempolu ve göze hoş gelen seyir içermiyordu. Bursaspor, 24 Temmuz’da Avrupa Ligi ön elemesinde Gürcistan’ın Chikhura Sachkhere takımına elendiğinde çok eleştiri almıştı. Şenol Güneş de o dönem taraftarlarına, “Bize sabır gösterin. Çok iyi olacağız” demişti. Aradan geçen 36 günlük sürede dinamik bir Bursaspor izlettirdi Şenol Hoca. Özellikle ilk yarı Galatasaray’dan daha etkindiler. Sol savunma Aziz ve Ozan Tufan 11’e çabuk ısınmış. Defansı da fazla hata yapmadı bilhassa ilk yarı.
Cesare Prandelli’nin Galatasaray’ı, Fenerbahçe maçının kötü izlerini sildi. Takım oyunu ortaya net bir şekilde çıkarken Yekta’nın oyun kuruculuğu ve Bruma’nın her iki kanadı tek başına kullanıp (bunu 68 dakika yapması ve Burak’a gol pası enfesti) verimli işler yapması, Galatasaray’da öne çıkan iyi görüntülerdi. Oyuna tempo da verdiler zaman zaman, tek eksiklik Burak’ın yanında çoğalamamalarıydı. Bu nedenledir ki, ilk 45’te Galatasaray adına tek net gol pozisyonu yazamamışız. Oysa ev sahibi 2 net fırsat kaçırmış notlarımda. Maçın ikinci bölümünde, takımlar gol sahasında sıklıkla bulununca, karşılaşma 70 dakika daha da keyifli hale geldi. Prandelli’nin 70’ten sonra Olcan ve Yasin’i, Burak’ın yanına katması; teknik direktör akılcılığıydı. Üç puan 2 golle Galatasaray hanesine yazıldı ama Bursaspor’u da oyuna renk kattığı için tebrik etmek lazım.