Bir insan ve insanlar
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Bir insan ve insanlar

05.01.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bir insan, Tanrı’nın gündüzü çalışmak, geceyi dinlenmek için, şimşeği ve gök gürültüsünü insanları korkutmak için, yeryüzü ve gökyüzünü insanların yiyecek ve barınma sağlaması için, yıldızları ve öteki ışıklı gök cisimlerini insanların aydınlanmaları ve yollarını bulabilmeleri için yaratmış olduğuna inanabilir. Buna kimse karışamaz, bu onun inanç özgürlüğüdür.

Bir insan, Tanrı’nın yaptığı şeylerin bilimsel nedenlerini bilmesine karşın, Tanrı’ya ve bir dine inanabilir. Buna kimse karışamaz, bu onun inanç özgürlüğüdür.

Bir insan Tanrı tarafından yapıldığı iddia edilen şeylerin bilimsel nedenlerini bildiği için Tanrı’ya ve herhangi bir dine inanmayabilir. Buna da kimse karışamaz, bu onun inanç özgürlüğüdür.

Bu üç insan, aynı toplumda, aynı ülke ve aynı dünyada yaşadıkları için birbirlerinin inançlarına saygı duymak zorundadırlar. Burada hoşgörü değil, insan haklarına dayalı bir demokratik hakka sarsılmaz bir saygı duymak söz konusudur. En sevdiğim söz: “Beni hoş görmeyin! Bana hakkımı verin!” Çünkü “hoş görmek” eşitliği bozar!

Bu üç insan, aynı zamanda, Voltaire’in sözünü ettiği iki kutbu (din ve hükümet) üst üste, alt alta, yan yana, karşı karşıya getirmemek zorundadır. Bu zorunluluğa artık günümüzde Avrupa’da “laiklik”, Anglosakson dünyasında “sekülarizm” diyorlar.

Gelelim şu Noel ve yılbaşı kutlamalarına! Dünyanın beş anakarasında yaşayan insanlar birbirlerinden habersiz güneşin, dünyanın ve ayın yıllık hareketlerini milyonlarca yıl izleyerek mevsimleri, ayların dönüm ve dönemini saptamışlar ve yeni yılı bile belirleyip yılın başladığı günü kutlar olmuşlar. Bu müthiş bir bulgudur çünkü bu başlangıca göre mevsimleri ve ayları belirlemişler ve bunlara bir ad vermişler. Kuzey yarım küre ile güney yarım kürede dönemler zıt gibidir ama mevsimlerin adları aynıdır.

İnanç ve düşünce önce bireyseldir. Birey kendi inancını ve düşüncesini başkalarına da bulaştırmak, yaymak isteyebilir. Bu da doğal ve normal ama işin içine zorlama, suçlama ve aforoz girerse iş değişir. İşin değişmediği, aykırı tavırlı, aykırı düşünce ve inanç sahiplerinin kınandığı, yasaklandığı, aforoz edildiği günler, zamanlar, dönemler artık çok gerilerde kaldı. Artık bireyler kendi evinin sınırları içinde özgür ve bana göre artık kendi evinde de özgür değil, aileler de “tam takım” değil: Baba, anne, çocuklar da artık ayrı bir anakara ve kıtada olabilir: Anne Hırıstiyan, baba Musevi ve çocuklar üç kitaplı dinin birinden ya da nihilist ve ateist olabilirler.

Ben kendi oğlum Tan’a böyle davrandım, bana benzemesi için hiçbir şey yapmadım. Annesi de öyle. Tıbbiyede okurken “Kitaplıkta Engels’in İngilizce kitapları var mı” diye sordu. Moskova baskıları vardı, yerini gösterdim. Meğer derslerden birinde bir vesile ile adı geçmiş.

1950’li yıllardan birinde, dedemin Toroslar’daki köyünde evin damında önümdeki manzaraya bakıyordum. Almalı Goyak’a (Elmalı Vadi) doğru bakıyordum. Şimdi de var o görüntü ve her zaman gözümün önündedir: Doru donlu bir hamile at vardı. Derken o gölük (dişi at) arka bacaklarını ayırdı, bir süre sonra kıçında bir at yavrusu başı belirdi, daha sonra yere düşen yavru yerde bir süre debelendi, derken titrek ayaklarla ayağa kalktı ve sonra doğruca anasının memesine saldıran bir tay oldu, erkek miydi, dişi miydi, bilmiyorum ama al donluydu.

İslam, Tevrat’ın Tanrı tarafından gönderildiğini belirtir. Kuran’a göre Allah şöyle buyurur: “Sana kitabı, kendinden öncekileri doğrulayıcı olarak hak ile indiren odur. Tevrat’ı ve İncil’i indirdi.” (Ali İmran suresi) Müslümanlar Tevrat’ı Tanrı’nın Musa’ya vahyettiği bir kitap olarak kabul eder. Bununla birlikte, kendi kendini kanıtlayan Müslümanların çoğu, bu orijinal vahyin zaman içinde Yahudi yazıcılar tarafından bozulduğuna (tahrif) inanmaktadır. İslamda Kuran’da Tevrat, her zaman saygıyla anılır. Müslümanların Tevrat’a ve Musa’nın peygamberliğine inanmaları İslamın temel ilkelerinden biridir.

“İndirdi” yanlış anlaşılmasın: “Kutsal kitaplar”, birinci hamur kâğıda basılı (yazılı), deri ciltli olarak gönderilmedi, peygamberlere ilham edildi, peygamberler gönderilen mesajları (ayetleri) ya kendileri bir şeyin üzerine yazdılar ya da yakınlarına yazdırdılar. Bu ayetler ya da ayetlerden kalanlar yıllar sonra derlenip kitap haline getirildi. Kuran da Hz. Muhammed’in ölümünden çok sonra derlenip Hz. Osman döneminde “kitap” oldu!

Yazarın Son Yazıları

Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025
Önsöz olarak son söz

15 ve 17 Ağustos 2025 günlerinde üstat Sadri Maksudi Arsal’ın Teokratik Devlet ve Laik Devlet adlı kitabından aynen aktararak “Eski Türklerde din (1, 2)” başlığıyla yayımlamıştım.

Devamını Oku
31.08.2025