Gereken Yapılacakmış!

26 Haziran 2012 Salı

 

Suriyenin cuma günü Akdenizde düşürdüğü Türk Hava Kuvvetlerinin F-4 ya da Phantom (Hayalet) adlı uçağı hakkında çeşitli varsayımlardan, izlenecek yollardan söz ediliyor.

İlk ciddi açıklamayı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu özetle şöyle yaptı: Uçağımız uluslararası hava sahasında düşürüldü. Suriye hava sahasına kısa süreli girdi. Bir deney uçuşundaydı. Yalnız uçuyordu. Silahsızdı…”

Bu açıklamadan sonra bizim de senaryomuz var! Uçak hangi havaalanından kalkmıştı? Malatya Erhaç Hava Üssünden Peki Malatyada ne var? ABD odaklı Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütünün (KAAÖ) Kürecik Radar Üssü Bakanın açıklamasına göre bir deney uçuşunda olduğuna göre Kürecik-Erhaç arasında bir deney için mi o yöredeydi?

Neyin deneyi? Geçen hafta Tahran; Rusya, Çin, İran’nın Suriyede haziran sonunda ortak bir askeri tatbikat düzenleyeceğini duyurmuştu. Dört ülkenin kara, hava ve deniz güçlerinden 90 bin asker, 400 savaş gemisi, 1000 tank katılacaktı. Mısır, Çin savaş gemilerinin Süveyş kanalından geçişine izin vermişti.

Kürecik-Erhaç işbirliği keşif için devreye sokulmuş olmalıydı! Adana İncirlikteki ABD savaş uçaklarının Suriye üzerinde keşif yapmaları daha tatsız sonuçlar yaratabilirdi. Komşu Türkiyenin Erhaçtaki uçaklarından biri masum bir keşif uçuşu yapabilir, Kürecikteki radarlar da denenmiş olurdu!

Suriyedeki dikta yönetimi 16 aydır Türkiyenin siyasasından iyiden iyiye huylanmıştı. ABD basını bile Suudi Arabistanın mali desteğinde CIAin Hatay üzerinden yönetim karşıtlarına silah ikmalini yazmıştı.

Türkiye ile Suriye arasında tampon bölgeden söz ediliyordu. Libyadaki gibi KAAÖnün, bu kez Beşar Esada karşı yalnızca hava ve denizden değil, kara harekâtından da söz ediliyordu.

Siz bu söylentiler karşısında, hava sahanıza kısa bir süre için silahsız da girmiş olsa, radarınızda bir savaş uçağı görseydiniz ne yapardınız? Şamdaki başkanlık sarayında böyle bir olasılığa karşı A, B, C planları da düşünülmüş olmalıydı. Suriye, kendi radar ve savunma gücünü de böylece başarıyla denemiş oldu!

Suriye uçakları, 1989’da Türkiyenin Tapu Kadastro uçağını düşürdüğünde beş görevli ölmüştü. Sınır ihlali nedeniyle Suriye, ölenlerin ailelerine ve uçağa 3.5 milyon dolar tazminat ödemişti. Üstelik o olay bugünkü gibi gergin bir ortamda da değildi.

Türkiyenin bir başka Hayaletuçağını Yunanistan 1994te sınır ihlali yaparken düşürmüştü. Casus belli (savaş nedeni) sayılmamıştıŞama göre Türkiye bu olayı da savaş nedeni sayamazdı.

Ancak olayı Birleşmiş Milletler Güvenlik Kuruluna (BMGK) götürebilirdi. Kurulun beş daimi üyesinden Rusya ve Çin, Suriyeden yana değil miydi? Üstelik ortak tatbikatları da gündemdeydi. Suriyeyi cezalandıracak bir karar çıkamazdı.

Türkiye, olayı KAAÖye götürebilirdi. Türkiye 2003te sınır ihlali yapan Irakı, anlaşmanın 4. maddesine göre üye ülkeye saldırı gerekçesiyle KAAÖye götürmüştü. Çoğu üye böyle bir toplantının yapılmasına bile karşı çıkmıştı. Böyle bir toplantı yapılsa bile 5. maddedeki saldırıya karşı koyma amaçlı askeri harekâta hiçbir üye evet demezdi.

Türkiye Şamdan büyükelçisini geri çekemezdi. Zaten çekmişti. Olsa olsa sert bir kınama notası verirdi Suriyede zaten bolca kına vardı, kınayı Türkiyeye kaçak gönderiyordu!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan her zamanki gibi yine mangalda kül koymazdı. Öyle de oldu, Biz büyük devletiz, sineklerin her yaptıklarına karşılık verecek değiliz Mücadelemizi uluslararası hukuk alanında sürdüreceğiz dedi. Sonuç şimdiden belliydi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Ne gerekiyorsa yapılacak! dedi, ama gerekenin ne olduğunu söyleyemedi

Türkiye bölgede sıfır sorun siyasasını uygulamayı sürdürüyor. Mavi Marmara gemisi ile İsraile sıfır sorun uygulandı. 16 aydır Suriyeye uygulanan sıfır sorun siyasasının uzantısında uçağımız düşürüldü, iki pilotumuz öldü. Sığınmacı 32 bin Suriyeliyi besleyen Türkiyenin komşuya dış satışı 576 milyon dolardan bu yıl 221 milyona, alımımız ise 247den 28 milyona düştü.

Kuzey Irakta bağımsız bir devlet, dev adımlarla ilerlerken, PKKye karşı Mesut Barzaniden yardım dilenilir oldu. ABDnin İrana uyguladığı yaptırımlara destek çıkılırken Tahran ile ekonomik ilişkilerimize gölge düştü. Tek sıfır sorun Ermenistan ile ilişkilerde gerçekleşti. Futbol açılımının sonucu 0-0 idi

Mısır’da Bulgur-Pirinç!

 

Suriye ve Mısır 1958de, İsraile karşı güç birliği sağlamak amacıyla Birleşik Arap Cumhuriyeti adıyla tek bayrak altında birleşti. Beşarın babası Hafız darbe ile bu birliği dağıttı. Kahire, on yıl daha koruduğu bu adı sonra Mısır Arap Cumhuriyeti olarak değiştirdi.

1971, 1981 darbelerinden sonra Hüsnü Mübarekin devlet başkanlığı da Tahrir Alanında Arap Baharı ile sona erdi. ABD, Kuzey Afrika ülkelerindeki diktalara karşı Türkiyeyi örnek gösterdi. Türkiye demokratik bir ülkeydi. Halkı Müslümandı. Anayasası laikti. AKP hükümeti örneği ile bu ülkelere ılımlı İslamaşılanıyordu. Böylece Ortadoğuda Müslüman halklar, ABD doğrultusunda ve İsrail ile barış içinde yaşayacaklardı.

Mısırda gelenek işlemiş, darbeyle gelen darbeyle gitmişti. 16 ay sonra yapılan aşamalı başkanlık seçiminde ordu kökenli olmayan ilk cumhurbaşkanının adı Muhamed Morsi (60) olarak açıklandı.

ABD eğitimli, mühendis Morsi, Mısırın 6. fakat ilk sivil Cumhurbaşkanı olarak oyların yüzde 52sini aldı. Mübarekin başbakanlarından Ahmet Şefik ise yüzde 48de kaldı.

84 yıllık yeraltı cemaat örgütü Müslüman Kardeşlerin adayı, cezaevinde de yatmış olan Morsi ile ılımlı, demokratik İslam(!)Mısırda sahneye konuldu. Daha şimdiden şu sorular soruluyor: Ülkeye istikrar gelecek mi? Ordu bu oluşuma izin verecek mi? Yoksa Türkiyede olduğu gibi darbeci denilen komutanlar, Morsinin daha önce bulunduğu cezaevindeki hücrelere konulacak mı?

Bu sonuç Vaşington ve Telavivi pek memnun etmişe benzemiyor, Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan oldukları söyleniyor!

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları