Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Krizler ve Merkez Bankası
Ekonomik olayları, gelişmeleri izlemek, öngörülerde bulunmak, gereken önlemleri zamanında almak, ekonomik istikrarın sağlanmasına katkıda bulunmak, hükümetlere ekonomik konularda danışmanlık yapmak hatta uyarılarda bulunmak merkez bankalarının görevleri arasındadır. TC Merkez Bankası bu görevlerini ne ölçüde yerine getiriyor? Yakın geçmişi dikkate alarak irdelemeye, sorgulamaya çalışayım.
\nYıl 1993, cari işlemler açığı büyümüş, döviz kurlarında yükselme, devalüasyon beklentisi artmış; yapılması gereken kamu harcamalarını kısmak, vergi gelirlerini arttırmak, faiz haddini yükseltmek olduğu halde, zamanında önlem alınmıyor, aksine faizler düşürülerek krize adeta davetiye çıkarılıyor, benzetme yerinde ise yangına körükle gidiliyor. 1994 yılında da Türkiye, 1958 sonrası en şiddetli ekonomik krizini yaşıyor.
\nEtik açıdan, sosyal açıdan faize karşı olabilirsiniz; ancak faiz bir ölçü, kapitalist düzende bireysel kararlarda etkili bir araç oluyor. Yatırımcı karar verirken çeşitli yatırım araçlarının getirisine bakıyor. Günümüzde yabancı para artık yalnız yurtdışından mal ve hizmet alımı için talep edilmiyor. Yatırım, spekülasyon, borç alma, borç ödeme aracı olarak da kullanılıyor, talep ediliyor. Yabancı paranın getirisi kur artışı artı faiz geliridir. Eğer yatırımcının beklentisi, yabancı paranın getirisinin ulusal paranın faiz haddinden yüksek olacağı yönünde ise yabancı para talebi artıyor; kurlarda yukarıya doğru itici bir etki yaratıyor. Kurların yükseleceği beklentisi, özellikle açık pozisyonla çalışan bankalarla, büyük firmaların döviz alımlarını hızlandırıyor. Kurlar daha fazla yükselmeden açık pozisyonları kapatma çabası döviz alımına, adeta hücuma dönüşüyor. Beklenti, spekülatörleri de harekete geçiriyor. İthalat hızla artarken, ihracatta döviz getirme, ulusal paraya çevirme süreleri uzuyor. Tüm bu etkenler döviz arz ve talebi arasındaki dengesizliği, makası açıyor. Süreç yüksek oranlı devülasyon, ekonomik kriz, işsizlik, negatif büyüme, açıkçası ekonomik küçülme ile sonuçlanıyor.
\nÜlkede 2000-2001 krizinin, başlıca sorumlusu, şiddetlendiricisi IMF ile birlikte TCMB’dir. IMF’nin telkini ayartısı, aşılamasıyla (I) enflasyonu kontrol altına almada döviz çabası kullanılıyor, (II) bir tür sabit kur sistemine geçilerek, kurlar önceden açıklanıyor, (III) dolaşıma para çıkarılması TCMB’nin dış varlıklarının artışına bağlanıyor, (IV) TCMB’nin iç varlıkları, verebileceği krediler sınırlanıyor.
\nBu özetin ortaya koyduğu gibi, sürekli dış açık veren bir ekonomide, döviz çapası, sabit kur sistemi büyük hata; ayrıca para politikası etkisiz hale getiriliyor; TCMB’nin kriz anında dahi likiditenin, kredinin son kaynağı olma işlevi elinden alınıyor. Likidite krizi, faizlerin aşırı yükselmesi, bu sınırlamaların sonucu oluyor. TCMB, sabit kurdan dalgalı kura geçmeden bir gün önce, politika değişikliği hükümetçe karara bağlanırken 5 milyar dolar üzerinde dövizi dört bankaya satarak, terim yerinde ise barutunu da tüketiyor. Bazı çevre ve kişilere o zamanki TL değerinde trilyonları aşan havadan inme kârlar sağlanıyor.
\nTCMB, 2008/2009 krizinde, ondan önceki kriz dönemleri yönetimlerine kıyasla kanımca daha başarılıdır. En azından krizi derinleştirecek uygulamalardan kaçınmıştır.
\nYaklaşan kriz konusunda TCMB’nin tutumu iki açıdan eleştirilebilir: (I) Faiz indirimi, (II) döviz satışı... Sıfır reel faiz, etik açıdan istenebilir. Ancak günümüz kapitalist düzeninde faizin bir araç olarak kullanılması gerekiyor. Cari işlem açığının büyüdüğü, devalüasyon beklentisinin arttığı, mevduatın en az üçte birinin döviz tevdiat hesabı olduğu bir ekonomide faiz indirimi yapılamaz. İndirim, yatırım aracı olarak dövize talebi arttıracağı gibi, dövizin ulusal paraya çevrilmesini de kısıtlar. Kimse değeri yükselecek dövizini satarak, faizi düşük ulusal paraya çevirmez. Düşük faizle kredi alanlar da döviz yatırımına yönelebilirler.
\nMerkez bankaları, geçici nedenlerle, spekülatif saikle kambiyo piyasalarında dalgalanma oluyorsa piyasalara müdahale etmelidir.
\nYapısal nedenlerle açık veriliyorsa, döviz satmak yoluyla piyasayı düzenlemeye kalkışmak ise hatadır. Kriz anında barutu bitmiş bir merkez bankası sadece krizi şiddetlendirir.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Colani’nin arabası
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Çiçekçiyi yumrukla öldürmüştü: İstenen ceza belli oldu