Çilek, ne kokuyor?

20 Ağustos 2015 Perşembe

İzmir’de bir pazarda gıda hilecilerinin çileğin üzerine kokması için sprey sıktıkları tespit edilmiş. “Etler olmuş plastik” denilen bir zamanda çileğin doğal kokusunu bulmanın da imkânsızlığına işaret eden bu skandal haberin yaz ekranlarının göz dolduran dizisi Çilek Kokusu’nu çağrıştırmaması elde mi?

Çağrıştırıyor ve biz de soruyoruz, Çilek Kokusu’ndan ne tür kokular geliyor diye? Hemen “Kiraz” (Mevsimi) kokusu geliyor diyenler olacaktır, ama onu geçelim ve aldığımız başka kokuları sıralayalım!..

Öncelikle hiç kuşkusuz “Yeşilçam kokusu” geliyor. Servetle emzirilmiş şımarık, tembel ve sorumsuz oğlunun yoksul ama gururlu, çaresiz ama çalışkan, aşağı seviyeden ama yüksek seciyeli bir emekçi kıza aşkla yola gelmesinden şaşkın ve mutlu kaç tane fabrikatör baba geldi geçti beyazperdeden, bir düşünün! Tabii rahmetli Hulusi Kentmen de sevgiyle yâd edilmeli bu vesileyle!..

Geçen haftaki bölümde karşımıza çıkan yaş günü partisi sahnesi mesela. O klişeye bakın ve sorun kendinize kaç tane fakir kız, “Külkedisi” motifine kadar da geri giden çağrışımlar eşliğinde duhul etti buna benzer partilere o Yeşilçam filmlerinde…

Burada da karşımızda “Külkedisi” esintili kızımız Aslı (Demet Özdemir) var ve onun hakkını yazının sonunda vereceğiz.

İkinci olarak “ergenlik kokusu” geliyor. Önceki haftalarda değindik, ekran artık ergenlerin… Çilek Kokusu da ergenlerin, hatta daha yuvaya, anaokuluna devam eden çocuklarımızın izlediği bir “yetişkin” dizisi; ona en büyük ikinci reytingi 5-11 yaş grubu izleyici sağlıyor.

Dizi endüstrisine yön verenler de buna uyarlı, ergeni gözeten yapılandırmalara gidiyor. O yüzden hemen her sahnede içinden geçen düşünceler çenesine vurmuş, kendi kendisiyle konuşan karakterler buluyoruz. Çünkü ergen, düz ve doğrudan ve de zihinsel yorgunluğa yol açmayacak görsel içeriğe hem ihtiyaç duyar, hem de onu talep eder.

Üçüncü olarak ve yine ergenlikle bağlantılı şekilde “kız kokusu” alıyoruz. Diziyi 5-11 ve 12- 19 yaş gruplarında izleyen dişi bireylerin sağladığı ortalama reyting (10) hem aynı yaş grubu erkekler, hem de tüm erkek izleyici reytingi bir yana, 20 yaş ve üstü kadın seyirci katkısıyla (6 reyting) karşılaştırıldığında da çok büyük.

“Klişe”nin Yeşilçam sürümlerini annelerimiz-teyzelerimiz izlerdi; bugün dizi sürümlerini en çok kız çocuklarımız izliyor. Buna bağlı olarak ortaya çıkan şöyle bir tablo var: Bir taraftan dizilerimizde hanidir üzerinde durduğumuz “mental retardasyon” daha da ivme kazanmış şekilde devam ediyor; yani 5-11 yaş grubu seyircinin de rahat alımlayabileceği “yetişkin” diziler biçimliyoruz. Fakat öte yandan içeriğin yetişkine yönelik oluşturulmasının sonucu olarak çocuklarımızın, özellikle de kızlarımızın erken olgunluk, daha açık deyişle “cinsel matürasyon” yaşamasına katkıda bulunmuş oluyoruz. Böylece mental retardasyon ve cinsel matürasyon atbaşı gidiyor.

Son olarak ve belki yukarıdaki tüm “koku”ların dengeli bileşiminden hâsıl olan bir “esas kız” rayihası var Çilek Kokusu’nda. Bu, tek kişilik bir dizi; hikâye bir genç kız (Aslı) etrafında dönüyor ve kanımca onunla özdeşim gayet mükemmel kurulabildiği ölçüde 5-19 yaş yelpazesindeki kızlar arasında peynir-ekmek gibi gidiyor. Aslı’da “Kezban kokusu” olduğu da söylenebilir belki, ama Hülya Koçyiğit’le unutulmaz olmuş Kezban’ı (tekraren belirtmek gerekirse) annelerimiz-teyzelerimiz izliyordu.

Aslı’yı ise kız çocuklarımız, hatta torunlarımız izliyor, o yüzden “kuşak ruhu” ile uyarlı farklılıklar var tabii. Yine geçmişe gitmek gerekirse 1960’lı, 70’li yılların bir başka unutulmazı, şehirli-ergen kızların özdeşim sembolü çizgi roman kahramanı “Tina”yı da akla getiriyor. Evet, Aslı, “Tina” aromalı bir “Kezban” denilebilir.

Karaktere hayat üfleyen Demet Özdemir için dizi, onun patlama yaptığı nokta. Demet’in “ortalama” bir güzelliği var ve bu onun en büyük avantajı. Seyircimiz uç ve sıra dışı güzellikleri kaldırmıyor. Dizide Demet’ten daha güzel oyuncular olduğu bile söylenebilir. Ama belli ki 5-19 yaş kızlarımızdan mürekkep seyirci çoğunluğunun ortalaması kendini en çok Aslı’da buluyor ve bu da diziyi sürüklüyor.

Demet’i bizim ilk parapsikolojik fantezi-gerilim dizimiz “Sana Bir Sır Vereceğim”de (2013) izlemiş ve çok beğenmiştim. Sonra “Kurt Seyit ve Şura”da (2014) karakter itibarıyla daha olgun bir kadın rolüne sıçrayarak göz doldurdu. Şimdiki rolü, onun için hem diğer iki rolle mukayese edildiğinde bir “ortalama”yı yakalamak, hem de dediğimiz gibi seyirci ortalamasına hitap eden edası, işvesi ve güzelliğiyle tam yerini bulmak olmuş. Çilek Kokusu’nda “çilek kokusu” spreysiz ve doğal varsa, onda var.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları