Üstün Dökmen

HASTA TOPLUMLAR - II

16 Temmuz 2023 Pazar

Doğan Cüceloğlu Amerika’da bulunduğu yıllarda UCLA’da (Los Angeles Kaliforniya Eyalet Üniversitesi) Edgerton’la tanışmış, onun Hasta Toplumlar adlı kitabını beğenmiş, bana da tavsiye etmişti. Bu kitap ufuk açıcı nitelikteydi. Toplumlardaki kültürel hastalıkları anlatıyordu, okudum, doktora derslerimde öğrencilerime de okuttum. Kitap yıllar sonra Türkçe’ye tercüme edildiğinde Türkçe basım için yazdığı önsözde Cüceloğlu özetle şöyle dedi:*

“Pek çok sosyal bilimci, bu arada ben de bir toplumdaki tüm geleneklerin ve göreneklerin o toplum için yararlı olduğunu düşündük, ‘Eğer bir gelenek yararlı olmasa yüzlerce yıl yaşamaz’ dedik. Edgerton’un Hasta Toplumlar adlı kitabı bu görüşümüzün doğruluğu konusunda ciddi olarak kuşku duymamıza yol açtı.”

Bence de bazı yaşam tarzları toplumlara iki şekilde zarar verir. 1) Bir toplum yerinde saymışsa, gelişmemişse, teknolojisi, silahları gelişmiş bir toplumla karşılaşınca yok olur. Tarih boyunca savaş gereci olarak demiri kullanan toplumlar bakırı kullananları yenmiştir, Amerika’nın ve Avustralya’nın yerlileri üstün teknolojiler karşısında yok olmuşlar, Afrikalılar köle olmuşlardır. 2) Bir toplum kendisinden daha gelişmiş bir toplumla karşılaşmadan mevcut gelenekleriyle yıllarca yaşayabilir ancak zaman içinde o toplumun yaşam kalitesi düşer, kültürü dumura uğrar ve toplum tarih sahnesinden çekilir.

Türkçemizdeki “Eskiye rağbet olsa bitpazarına nur yağardı” sözü yukarıdaki görüşlerin halk bilgeliğiyle özetlenmiş şeklidir. Şüphesiz ki bitpazarı gereksiz değildir, antika merakının kalbi orada atar. Fakat sadece eski eşyalarla, eskimiş geleneklerle yaşamak toplumlara zarar verir. Özellikle bilimin ve teknolojinin gelişim ivmesinin giderek arttığı günümüz dünyasında bir toplumun binlerce yıllık gelenekleriyle ayakta kalması imkânsızdır. Uyum sağlayamayan toplumlar dış güçlerin saldırısı olmasa da yok oluş sürecine girebilirler.

UYUM SAĞLAMAYI GÜÇLEŞTİREN GELENEKLER

Edgerton’a göre kötü adaptasyon (maladaptasyon) içinde varlıklarını sürdürebilen ama yavaş yavaş ölen pek çok toplum vardır.* Örneğin Tazmanyalılar değişen coğrafi koşullar nedeniyle binlerce yıl adalarında diğer toplumlardan izole biçimde yaşamışlardı. Bu dönem içinde başlangıçtaki gelişmiş avlanma araçlarını zaman içinde kullanmaz olmuşlar, unutmuşlardı. Önceleri 60 çeşit hayvan, 70 çeşit bitki yerken giderek sofraları kendi tercihleriyle fakirleşmiştir. En önemlisi balık avlamayı ve yemeyi bırakmışlardır. Daha da vahim olan Tazmanyalı erkeklerin kadınların kaliteli gıdalara, ete erişimini engellemeleridir. Bir başka yörede, Fore’de ise et yemeleri yasaklanan kadınlar ve çocuklar ölen akrabalarının etlerini yemek zorunda kalıyorlarmış. Ölü eti yemek de ölümcül kuru hastalığına yol açıyormuş. Bu tür gelenekleri, “Gelenektir, gereklidir” diye kabullenmek mümkün mü?

Yukarıdaki örnekler bazı toplumların farkında olmadan intihar ettikleri anlamında yorumlanabilir. Celal Şengör, “Bir Toplum Nasıl İntihar Eder?” isimli kitabında Edgerton’dan söz etmese de ona paralel birtakım görüşler ortaya koymuştur.** Şengör’e göre pozitif bilimden uzaklaşmak toplumsal intihar göstergelerinden birisidir.

ÇEDES TOPLUMU NEREYE GÖTÜRÜR?

Ülke gündeminde ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum) adlı bir proje var. Bu proje kapsamında öğretmenlik sertifikası aranmaksızın imamlar, vaizler, din görevlileri ve rol modeli olarak seçilecek abiler, ablalar okullarda ve okul dışı mekânlarda bu projeyi hayata geçirecekler. ÇEDES’in amacı, “Bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı, milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlere bağlı öğrenciler yetiştirmek” olarak ifade ediliyor. İyi de milli eğitim zaten bunu yapmaya çalışmıyor mu? Bilime sevdalı öğrenciyi okullarımızdaki fen dersi öğretmenleri yetiştiremiyor mu? Bilime sevdalı öğrenci yetiştirilirken artık teori olmaktan çıkıp ispatlanmış evrim konusu da işlenecek mi? Kırk yıldır milli park statüsünde olan Uludağ’ın bu statüsü az önce kaldırılmışken, dağ yapılaşmaya açılmışken öğrenciler çevrelerine duyarlılıklarını nasıl gösterecekler? Bu durumda söz konusu proje toplumu ileriye mi geriye mi götürecektir? Edgerton’a göre bir toplum geriye giderek de bir süre yaşayabilir.

___________________

* Edgerton, R. B. (1992). Hasta Toplumlar: İlkel düzen efsanesine bir meydan okuyuş. Çev. H. Turgut. Ankara, Buzdağı Yayınevi.

** Şengör, C. (2016). Bir Toplum Nasıl İntihar Eder? İstanbul, kakitap.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ütopya ve maarifimiz - I 12 Mayıs 2024
Aşil topuklarımız 5 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları