AKP’yi Anlamak?

02 Aralık 2013 Pazartesi

Geçen hafta bu köşede yayımlanan yazımda, Batı’da geliştirilmiş bulunan günümüzün bilimsel bilgi üretiminin yöntemleri kullanılarak AKP’nin anlaşılamayacağı vurgulanmaktaydı.
Yazı, çok sayıda bilim insanından olumlu yorumlar aldı. O yorumları burada özetleme olanağım yok: Ancak yapılan yorumlar, o yazıya bazı bakımlardan açıklık kazandırılmasını zorunlu kılıyor.

***

Bilimlerin tarih boyunca gelişimi; bu süreçte ekonomik ve toplumsal yapıların ve dinlerin yeri bir tarafa, günümüzün bilimsel gelişmelerinin başlangıcı olarak 16.-17. yüzyıllar alınıyor. Düşünce ve anlatım özgürlüğünün gelişmesiyle o yıllarda bilginin asıl kaynağının gözlem ve deneylerin olduğu bilincine ulaşılıyor. Giderek bu yoldan elde edilen bilginin güç kazandırdığı görüşü egemen oluyor.
Özellikle 1850’ler sonrasında bilim dünyasında yaşanan, biri birini besleyen, etkileyen ve tamamlayan üçlü gelişme ile bilgilerimizin kaynağı sorusu yanıt bulmuş ve çağdaş bilimin temelleri atılmıştır, denilebilir.
Bunlardan birincisi, göreli olarak daha önce gelişme olanağı bulan doğa bilimleri alanıdır; doğal olayları, evrenin ve insanın oluşumunun ve değişiminin açıklanmasında kazanılan aşamalar, evrim kuramının açıklayıcı üstünlüğünün anlaşılmasıyla ivme kazanmıştır.
İkincisi, toplumsal değişimi açıklamada üretim güçleri ve üretim ilişkilerine dayalı tarihsel maddecilik yönteminin, toplumsal bilimlerin gelişmesine yaptığı büyük katkıyla reddedilemeyecek ölçüde güçlenebilmesi ve bilimsel düşüncenin gelişmesi sürecinde yer edinebilmesidir.
Üçüncüsü de insanın özgürleşerek, beyniyle ve bedeniyle kendine sahip çıkma olanağı bulması ve bunun bir sonucu olarak, fiziksel dünyası ile ruhsal dünyası arasındaki yakın bağımlılık ilişkilerinin bilimsel yaklaşımlarla açıklanmaya başlanmasıdır.
Her gün bir yenisi doğan bilim dallarının yöntemleri farklı da olsa bunların ortak özelliği önyargısızlıktır; düşünce ve anlatım özgürlüğüdür; bilgiye ulaşma çabasına sınırlama konulmamasıdır. Bilimsel yaklaşımda mutlak doğru, yani, üzerinde tartışılamaz, insan aklının süzgecinden geçirilemez; dokunulamaz ve değiştirilemez hiçbir alan yoktur. Bu aşamaya ulaşılmasının temelinde, mutlak anlamda düşünce ve araştırma özgürlüğü bulunmaktadır. Bu anlayışın doğal bir sonucu olarak, her bir bilimsel bilgi, görüş ya da öneri, yalnız ve ancak yanlışlığı yine bilimsel yöntemler kullanılarak öne sürülebilirse bilimsel sayılır.
Sıralanan ana dayanaklar ve değerler üzerinde yükselen bilimsel bilgi üretimi, her konudaki çözümleme ve öngörüleriyle her gün derinleşerek ve yaygınlaşarak, yeni aşamalar yakalıyor; bilgi toplumuna geçişi sağlıyor.

***

Tarih boyunca din-bilim ilişkileri ve değişik inançların doğuşu ve gelişimi, bilimsel araştırmalara konu oluyor. Buraya kadar bir sorun yok.
Sorun, yukarıda özetlenen üçlü bilimsel gelişmenin dışında kalan siyasal İslama dayalı AKP ideolojisinin, bilimsel bilgilerin elde edilmesinde kullanılan yöntemlerle açıklanıp açıklanamayacağıdır. Ben, açıklanamayacağı kanısındayım. Açıklanabileceğini kanıtlama görevi, başta AKP’yi savunmayı iş edinenler olmak üzere, tüm ilgili bilim insanlarına, yazar ve yorumculara düşüyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları