Bir Zihniyetin Yargısı
Yüksel Pazarkaya
Son Köşe Yazıları

Bir Zihniyetin Yargısı

11.08.2013 06:32
Güncellenme:
Takip Et:

Ergenekon yargısından en fazla mutlu olan, “geziciler darbecidir, müebbetle yargılanmalıdır”, diyen zihniyet olmalı. Bu zihniyete Silivri yargıçları en büyük bayram armağanını verdiler. Savcıları katmıyorum, onlar bu armağanı az görüyorlar.

İşin eğlenceli ve bayramlık bir yanı yok. Bayramı haksız yere zindanda geçirenlerin acısı ve burukluğu var. Bunu, Meclis’te AKP dışındaki herkes söylüyor. Haydi Meclis’tekiler siyasi diyelim. Ama Silivri dışındaki sayısız hukuk uzmanı, yargıç, savcı ve avukat da kararların ve verilen cezaların, kitabına uydurulmuş olsa bile sakatlıklarına, genel hukuk, adalet ve vicdan ilkelerinin ihlaline günlerdir değiniyorlar.
İktidar ve yandaşları ile geri kalan kesimler arasında böylesine tartışılan ve eleştirilen kararların, “siyasi” olmalarından başka bir niteliği olabilir mi? Yoksa, bu ülkenin ve toplumun, iktidar yandaşı olmayan “yüzde ellisi” toptan darbeci ve darbe yanlısı mı?
Üstelik uluslararası çeşitli kurum ve kuruluşlardan da ardı arkası kesilmeyen eleştiriler geliyor. Ben dışardan gazellere fazla kulak asan biri değilim. O gazeller, dışarının çıkarlarına göre, kolayca kasideye ya da ağıta dönüşebilir.
Ama bizim uzmanlarımızın, bizim toplumumuzun, bizim insanlarımızın, vicdanı, iyilik ve adalet duygusu, insan ve toplum sevgisi, yurt ve ülke sevgisi yok mu? Elbette var. Tepkiler onların sesi. Sayın Başbakan’ın da belirttiği gibi en büyük yargıç, halktır. Halkın sesi uzman ve bilen ağızlardan yükseliyor. Bu böyle gittikçe, daha da yükselecektir.
Hukukçu değilim. Ama Ankara’nın örnek aldığını ileri sürdüğü, onların ucu açık görüşme kararlarını başkentte havai fişeklerle bayram havasında kutladığı “demokrasiler”deki uygulamaları az çok bilirim.
Demokraside ve hukuk devletinde “Özel Yetkili Mahkeme” olur mu? Böyle mahkemelerin kararları adil ve insancıl olur mu? Silivri’nin, Yassıada’dan ya da 12 Eylül DGM’lerinden farkını bir bilen açıklasa da öğrensek.
Başbakanımızın deyişiyle “velev ki darbe teşebbüsü” var. Eyleme ilk adımı atmayan, eyleme geçmeyen, düşünce, duygu, tasarı, görüşme, demokraside, hukuk devletinde suç olur mu? Başarısız bir kanlı darbenin ele geçirilen hainleri gibi insanlar, “velev ki düşünceleri” yüzünden cezalandırılırlar mı?
Sorgu sual edilmeyen sahte bilgisayar ve telefon kayıtları, hiçbir kuşkuya yer vermeyen delil ve kanıt sayılır mı?
Gizli tanıklar, saklı tanıklar, uzak ülkelerde kayıp tanıklar, tanık olur mu, onların sözleri delil olur mu?
İktidarın atadığı ve yıllarca işbirliği yaptığı ve usulüne göre veda ziyaretleriyle emekli ettiği bir Genelkurmay Başkanı “terör başı” olur mu? Hâlâ var olan bir ordu, dolaylı yoldan “terör örgütü” ilan edilebilir mi?
Gerçekleşmiş, geçmiş darbeler, iki elin on parmağını geçmeyen komutanlar tarafından çok kısa bir sürede kararlaştırılıp yapılmışken yüzlerce komutanın ve subayın birlikte yaklaşık on yıl önce tasarladığı bir darbe, yıllarca sürüncemede kalır mı? Bunlar âciz mi, akılsız mı? Üstelik, işin içine onlarca gazeteci, bilim insanı ve muhalif siyasiyi de katarak dünya âleme uluorta ilan ettikten sonra.
“Velev ki öyle”, iktidarın, atayanların, savcıların ve diğer yetkililerin aklı bunca yıl neredeydi?
Bir de bu komutanlar, bu subaylar görev gereği yıllarca terörle savaşmadılar mı? Şimdi Türkiye, insanları kayalara zincirleyip köpekleri salıveren “deliler köyü” mü oldu?
Kusuruma bakılmasın, aklım bu sorulara yatmıyor. Diyebilirsiniz ki bir dirhem aklın tabii yatmaz. Ama bu sorulara benim bir dirhem aklımın yatacağı gibi yanıt verecek bir Allah’ın kulu belki çıkar, diye umutlandım.
Ama sakın ola ki iktidardakilerin ve yandaşlarının söyledikleri gibi bütün kararlar kitaba uygun denmesin. Kitap yanlışsa, o kitabı acilen düzeltme görevi kimin?

Yazarın Son Yazıları

Almanya’da Gülen Hareketi

Almanya’da Gülen Hareketi

Devamını Oku
07.03.2014
Kaygan Mantık

Kaygan Mantık

Devamını Oku
07.02.2014
Yargı ve Demokrasi

Yargı ve Demokrasi

Devamını Oku
30.01.2014
Mustafa Kemal’in İhtirası

Mustafa Kemal’in İhtirası

Devamını Oku
16.01.2014
‘Führer İdeolojisi’

‘Führer İdeolojisi’

Devamını Oku
10.01.2014
Din Kisvesi

Din Kisvesi

Devamını Oku
29.12.2013
Büyük Koalisyon ve Demokrasi

Büyük Koalisyon ve Demokrasi

Devamını Oku
23.12.2013
Dershane ve PISA

Dershane ve PISA

Devamını Oku
13.12.2013
Rommel’in Ardından...

Rommel’in Ardından...

Devamını Oku
17.11.2013
Bir Zihniyetin Yargısı

Devamını Oku
11.08.2013
Son Gerçekler ve Demokrasi

Devamını Oku
19.07.2013
Aziz Nesin'i İhbar...

Devamını Oku
07.07.2013
Konuşma Sanatı

Devamını Oku
26.06.2013
Seçmenin Sağduyusu 'Solduyusu'

Devamını Oku
11.12.2012
Çöp Ye!

Devamını Oku
17.09.2012
AB Sil Baştan

Devamını Oku
01.08.2012
Bilim ve Futbol

Devamını Oku
27.06.2012
Atina'dan İleti Var

Devamını Oku
11.06.2012
Değişen AB - Değişen Türkiye

Devamını Oku
29.05.2012
Enkaz Kadınları ve Tiyatro

Devamını Oku
07.05.2012
Yazının Gücü...

Devamını Oku
09.04.2012
Antalya'da Al Yazma Anıtı

Devamını Oku
05.03.2012
Büyük Frederik Üç Yüz Yaşında

Devamını Oku
21.02.2012
Yasayla Tarih Yazmak

Devamını Oku
09.01.2012
Demokrasi Böyle Bir Şey

Devamını Oku
24.12.2011
Karaman Belediyesi'ne Övgü

Devamını Oku
30.11.2011
Anayasa ve Atom Santralı

Devamını Oku
16.07.2011
Seçim Savaşının Ardından

Devamını Oku
14.06.2011
'Benim Yerim Dolmaz'

Devamını Oku
03.05.2011
İktidarla Yazar Uyuşmaz

Devamını Oku
13.04.2011
Yeni Bir Çağ

Devamını Oku
01.04.2011
Risk Var, Risk Var!

Devamını Oku
20.03.2011
Çoğulcu Kültür

Devamını Oku
28.02.2011
Kapansın Elçilikler

Devamını Oku
03.01.2011
İslam Almanya Gündeminde

Devamını Oku
24.10.2010
Dünya Kupası ve Irkçılık...

Devamını Oku
05.08.2010
Yunanistan Mali Krizinden Ders...

Devamını Oku
01.06.2010
Demirtaş Ceyhun 75 Yaşında...

Devamını Oku
17.12.2009
Demokrasi Dersleri...

Devamını Oku
10.12.2009
Cumhuriyet Işığı ve Mağara Putları

Devamını Oku
03.11.2009