AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçimlerden sonra yaptığı ilk konuşmalardan birisinde, seçimlerde “kızgın hale gelen demirin soğutulması” gerektiğini söyledi. Oysa Erdoğan’ı tanıyanlar iyi bilir ki, Erdoğan’ın ülkeyi yönettiği yerde kızgın demirin soğutulması Erdoğan’ın doğası gereği olanaksızdır. Bu söz, Erdoğan’ın söylem ile eylem arasındaki tutarsızlıklarına dair yüzlerce örnekten sadece birisidir.
Nitekim Erdoğan, Ankara’nın Çubuk ilçesinin Akkuzu köyünde Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik linç girişimiyle ilgili olarak, Kılıçdaroğlu’nu linç etmeye ve sığındığı evi yakmaya niyetlenen katil ruhlu insanları kınayacağına, bu insanların tepkilerini doğal bir tepkiymiş gibi gösterip,
Kılıçdaroğlu’nu bir kez daha olası katillere hedef göstermiştir! Erdoğan Kızılcahamam’da yaptığı konuşmada, Kılıçdaroğlu’na tekrar iftira atarak, Kılıçdaroğlu’nun HDP üzerinden terör örgütü PKK ile işbirliği yaptığını söylemiştir! Kılıçdaroğlu’nu ve CHP’yi bazı şuursuz cahil canilerin hedefi haline getiren zaten Erdoğan’ın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bu tür açıklamaları ve iftiralarıdır. Erdoğan kızgın demiri soğutacağına, demiri ateşte ısıtmaya devam etmektedir. Erdoğan yangına su dökeceğine benzin dökmektedir.
Gerçek şudur ki, Kılıçdaroğlu'nun da CHP'nin de terör örgütü PKK ile uzaktan yakından bir ilgisi olmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi olan CHP, bu ülkenin ulusal bütünlüğü konusunda en hassas partidir. CHP, tarihinde hiçbir zaman din, mezhep ve etnik kimlik üzerinden siyaset yapmamıştır. Bu siyaseti yapan AKP, MHP ve HDP gibi partilerdir. CHP değildir!
CHP’nin, Türkiye’de var olan her siyasi partiyle birlikte, HDP tabanının oylarını da kendisine çekmeye çalışmasını terör örgütü PKK ile işbirliği yapmaya bağlamak için ya bir akıl tutulması durumu içinde olmak ya da kötü niyet taşımak gerekir. Nitekim AKP’nin kendisi de HDP tabanının oylarını kendisine çekmeyi amaçladığını açıkça beyan etmiştir. Bu durumda Erdoğan ve AKP, bundan dolayı terör örgütü PKK ile işbirliği mi yapmış olmaktadır?!
Artvin’de terör örgütü PKK’nin silahlı saldırısına uğrayan CHP heyeti ve Kılıçdaroğlu’dur. Terör örgütü PKK silahlarını bırakmadan PKK ile Oslo’da müzakereler yürüten, PKK’nin lideri Abdullah Öcalan ile İmralı’da müzakerelerin yürütülmesine öncülük eden, PKK teröristlerini Habur’da davul ve zurnayla karşılayan
Erdoğan’ın liderliğindeki AKP hükümetidir! Terör örgütü PKK’yi şımartarak neredeyse sona ermiş olan PKK terörünün yeniden ortaya çıkmasına neden olan AKP iktidarının, terör örgütü PKK konusunda CHP’ye söyleyeceği hiçbir söz yoktur! Yapabileceği en iyi şey bu konuda susmaktır! Erdoğan’ın seçimden sonra kızgın demiri ateşte ısıtmaya devam ettiğine dair tek örnek bu değildir. Erdoğan, İstanbul belediye seçimlerini ve halkın tercihini, hukuka aykırı gerekçelerle ve çifte standart içeren itirazlarla tartışma konusu yapmaya devam etmekte ve bunu bir “hak arama” mücadelesi gibi göstermektedir.
Sözcü gazetesi yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru ile gazete sahibi Burak Akbay hakkında hapis istemiyle iddianame hazırlanmıştır. Cumhuriyet gazetesinin beşi eski 6 çalışanı Musa Kart, Emre İper, Önder Çelik, Mustafa Kemal Güngör, Hakan Kara ve Güray Öz yeniden hapse girmişlerdir. “Gezi” protesto eylemleriyle ilgili safsata bir iddianame bağlamında işadamı Osman Kavala bir yılı aşkın bir süredir hapiste yatmaktadır. Eski CHP milletvekili Eren Erdem neredeyse bir yıldır hapistedir.
Erdoğan, “kızgın demiri soğutma” söylemini ortaya atarken veya sonrasında bu konulara neden hiç girmemiştir? Erdoğan kızgın demiri soğutmak bir yana, kızgın demiri demokrasinin kalbine saplamaya devam ederse kimse şaşırmasın!
Kızgın demir
Yazarın Son Yazıları
Terör örgütü PKK’nin ve DEM’in talepleri, medyaya yansıyan açıklamalara göre, her ne kadar federasyon ve özerklik gibi unsurlardan söz etmese de Türkiye’nin üniter yapısına zarar verecek niteliktedir.
Demokrasi, halk egemenliğine dayalı yönetim biçimidir.
Kurtuluş Savaşı’nın lideri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Aydınlanma devrimlerinin öncüsü Mustafa Kemal Atatürk’ün solcu olduğu tezi birçok kesim tarafından kabul edilmez ve genellikle tepkiyle karşılanır.
CHP’nin 39. olağan kurultayı, partinin ilkelerini, ideolojisini, kurumsal kimliğini özümsemiş olan parti üyelerinde ve seçmenlerde hayal kırıklığı yarattı.
Antik Yunan filozofları Platon’a ve Aristoteles’e göre yaşamın amacı iyi bir insan olmaktır ve iyi bir insan olmak da erdemli olmak anlamına gelmektedir.
ABD Devlet Başkanı Donald Trump ile AKP Genel Başkanı ve “Cumhurbaşkanı” Recep Tayyip Erdoğan arasında sık sık bir karşılaştırma yapılır ve ikisinin de popülist ve otoriter liderler olduğu söylenir.
CHP’nin geçtiğimiz hafta açıklanan yeni parti programı taslağında çok önemli ve doğru açılımlar olmakla birlikte, çok ciddi ve önemli eksikler de bulunmaktadır.
Kurtuluş Savaşı’nın lideri, Aydınlanma devrimlerinin öncüsü, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ve ilk genel başkanı olduğu Cumhuriyet Halk Partisi...
Türkiye’nin Orta Asya’daki Türki devletlerle, yani Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan ile tarihsel, kültürel, dilsel bağları olduğu halde, AKP iktidarı döneminde bu ülkelerle de ilişkiler geriledi.
Adından da anlaşılacağı gibi, iddianame, belli başlı iddiaları içerir, bir mahkemenin ve hâkimin hüküm veya beraat kararını içermez.
Bugün, Kurtuluş Savaşı’nın lideri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Aydınlanma devrimlerinin öncüsü olan Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümü.
New York ABD’nin en büyük kenti olduğu gibi, dünyanın da en büyük kentlerinden birisidir.
CHP’nin emperyalizm destekli AKP’nin baskılarına karşı direndiği bir ortamda, sosyal demokrasi ile “altı ok” arasında bir karşıtlık yaratarak, CHP’nin kurumsal kimliği ve CHP’nin kurultay tarafından belirlenen parti programındaki temel ilkeleri sorgulamak, CHP’de ideolojik bölünmeye ve emperyalizme yarar sağlar.
Britanya, Fransa, Yunanistan ve İtalya, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarını işgal ettiklerinde, Mustafa Kemal Atatürk işgal güçlerine karşı Kurtuluş Savaşı’nı başlatırken, Osmanlı İmparatorluğu’nun padişahı Vahdettin, önce Türkleri Anadolu’da küçük bir toprak parçasına sıkıştıran Sevr Antlaşması’nın imzalanmasını, sonra da Atatürk’ün idam fermanını onaylayarak, işgalci ülkelere boyun eğmişti.
29 Ekim’de Türkiye Cumhuriyeti’nin resmen kuruluşunun 102. yılı kutlanacak.
Bir hükümetin, milletin desteğiyle değil, sözde “savcıları” ve sözde “hâkimleri” kullanarak, polisin, jandarmanın, gardiyanın, kolluk kuvvetinin, askerin ve emperyalizmin desteğiyle ayakta durması, o hükümetin tükenmişliğinin ve çaresizliğinin göstergesidir.
Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde Aydın ilinde yer alan Miletos antik kenti, felsefe ve bilim tarihi açısından, dünyanın en önemli kentlerinden birisidir.
Ortadoğu (“Middle East”) ve Kuzey Afrika (“North Africa”) bölgesi kısaca MENA olarak da anılıyor.
Emperyalizm bir komplo teorisinin ürünü değildir, bir olgudur, bir gerçektir.
Antik Yunan filozofu Platon’un dediği gibi, görünüşlerle gerçeği ayırmak, algılara aldanmamak, retoriğin esiri olmamak gerekir.
Anayasanın 34. maddesinin tanıdığı hakkı kullanarak “Gezi” protesto eylemlerine milyonlarca vatandaş katıldığı ve destek verdiği halde, onların içinden işadamı Osman Kavala, milletvekili Can Atalay, akademisyen-bürokrat Tayfun Kahraman, belgeselci-sinemacı Mine Özerden, yapımcıgazeteci Çiğdem Mater Utku, yapımcı-menajer Ayşe Barım, ne olduğu belli olmayan ölçütlere göre ayıklandılar ve tutuklandılar.
ABD Devlet Başkanı Donald Trump bu hafta içerisinde 20 maddelik “Gazze Barış Planı”nı açıkladı.
ABD Devlet Başkanı Donald Trump ile AKP Genel Başkanı ve “Cumhurbaşkanı” Recep Tayyip Erdoğan’ın karşılıklı “dostlukları” ve birbirlerine duydukları “saygı”, dillere destan olacak nitelikte gelişmeye devam ediyor.
Türkiye’de muhalefetteki siyasetçiler, belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, bürokratlar, akademisyenler, gazeteciler, yazarlar, yayıncılar, sanatçılar, öğrenciler hukuka aykırı biçimde tutuklanırken...
İsrail devletinin onlarca yıldır Filistin’i işgal altında tutması; Batı Şeria ve Doğu Kudüs bölgelerinin işgalinden sonra, Gazze’yi yeniden işgal etmesi ve bu bölgede 60 bini aşkın insanı katletmiş olması, yüz binlerce insanı da göçe zorlaması, ABD’nin desteğinde gerçekleşmiştir.
Türkiye’de insanların birçoğunda adalet, merhamet, vicdan, insaf, sevgi duygusu kalmadı.
Türkiye Cumhuriyeti gibi laik bir ülkede, o ülkeyi yönetenlerin Müslüman olup olmadığını tartışmanın bir anlamı yoktur.
AKP iktidarının Cumhuriyet Halk Partisi üzerinde uyguladığı hukuk dışı baskılar Türkiye için birçok olumsuz sonuç doğurmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin milliyetçi bir parti olup olmadığı her zaman tartışma konusu olmuştur. Çünkü milliyetçi olmak tam bağımsız olmayı ve emperyalizme karşı mücadele etmeyi gerektirir.
Siyaset bir dava, ideoloji ve ilkeler bütünü doğrultusunda, toplumu ve ülkeyi iyiye doğru geliştirmek ve dönüştürmek için yapılır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu, ana muhalefet ve birinci partisi olan CHP tarihinin en zor dönemlerinden birisini yaşıyor.
Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı.
Sık sık laiklik karşıtı açıklamalar yapan Diyanet İşleri Başkanlığı yönetimi, son olarak, Kuran ayetine dayanarak, kadınların miras hakkında erkekle eşit olmadığına dair bir açıklama yaptı.
Cumhuriyetin, başka bir deyişle, halkın egemenliğine dayanan bir yönetim biçiminin yıkılması ve onun yerine teokratik ve monarşik bir yapının kurulması, normal değil, anormal bir durumdur.
CHP’li Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun AKP’ye geçmesi bir ahlaksızlık ve erdemsizlik örneğidir.
CHP’de 13 Ağustos’ta başlayıp 7 Eylül’e kadar sürecek olan mahalle/ muhtarlık bölgesi kongreleri, sadece CHP’nin değil, Türkiye’nin de geleceğini etkileyecektir.
7 Ekim 2023 tarihinde köktendinci terör örgütü Hamas’ın İsrail’e yönelik gerçekleştirdiği terör saldırısından ve bini aşkın İsrailli sivilin bu saldırıda ölmesinden sonra, İsrail’deki Binyamin Netanyahu hükümeti, terörizme karşı orantısız güç ve şiddet kullanarak, Filistin’in Gazze bölgesinde, aralarında çocukların ve kadınların da olduğu, on binlerce sivil insanı katletti.
Türkiye’nin ekonomi, siyaset, laiklik, yargı, adalet, eğitim, sağlık gibi alanlardaki sorunlarına ek olarak, bir sahte üniversite diploması krizi de patlak verdi!
Hem yaşamda hem de siyasette en önemli şeylerden birisi tutarlılık ve samimiyettir. Bir kişinin tutarsız olması onun samimi olmadığının da göstergesidir. Bir kişinin samimi olmaması da tutarsızlığa yol açar.
Cumhuriyet Halk Partisi’nde mahalle, ilçe ve il kongreleri süreci başladı.