ABD Devlet Başkanı Donald Trump ile AKP Genel Başkanı ve “Cumhurbaşkanı” Recep Tayyip Erdoğan arasında sık sık bir karşılaştırma yapılır ve ikisinin de popülist ve otoriter liderler olduğu söylenir.
İkisinin de popülist liderler olduğu doğrudur, ancak ikisinin de aynı derecede otoriter olduğu söylenemez.
ABD’de gazeteciler, yazarlar, akademisyenler, siyasetçiler, siyasi rakip olan belediye başkanları hapishaneye atılmamaktadır.
Örneğin, Türkiye’de ülkenin en büyük kenti olan İstanbul’un belediye başkanı Ekrem İmamoğlu, cumhurbaşkanı adayı olmaya karar verince tutuklanırken; gazeteci Fatih Altaylı tutuklanıp hapis cezası alırken, ABD’de böyle bir örnek yoktur.
ABD’de medyada Trump’a yönelik en ağır eleştiriler yapılırken, hakarete varan ifadeler kullanılırken ve kendisiyle dalga geçilirken, bundan dolayı hiçbir medya üyesi tutuklanmadı.
ABD’nin en büyük kenti olan New York’un yeni seçilen demokratik sosyalist belediye başkanı Zohran Mamdani, Trump’a karşı en ağır eleştirileri yapan kişilerden birisi olmasına rağmen, geçtiğimiz hafta Trump ile bir araya geldi; ikisi de aralarındaki görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak, New York’un sorunlarına odaklandılar.
Ortak basın toplantısında bir gazeteci Mamdani’ye, Trump’ı “faşist” olarak nitelendirdiğini hatırlatınca, Mamdani’nin bu soruya yanıt vermekte tereddüt etmesi üzerine, Trump araya girerek, gülümseyerek ve Mamdani’nin koluna dostça dokunarak, “İstediğini söyleyebilirsin, bir sürü insan zaten bana despot diyor” diyerek espiri yaptı.
***
Erdoğan ve Trump birbirlerini dost olarak gördüklerini ifade etseler de, geçtiğimiz hafta Erdoğan ve AKP açısından çelişkiye yol açacak başka bir gelişme de yaşandı; ABD “İhvan” olarak da bilinen “Müslüman Kardeşler” örgütünü terör örgütleri listesine aldı.
20. yüzyılın başlarında Mısır’da kurulup dünyanın birçok ülkesinde uzantıları olan bu laiklik karşıtı, köktendinci, İslamcı örgütün terör örgütleri listesine alınması, tarihi önemde bir olaydır.
Bu örgütü yıllarca destekleyen Erdoğan’ın ve AKP’nin bundan sonra Trump ile nasıl dost olabileceği, Trump ile İhvan arasında bir tercih yapıp yapmayacağı, bu çelişkiyle yola devam edip etmeyeceği merak konusudur.
Bu aynı zamanda Türkiye’deki laiklik karşıtı, köktendinci, İslamcı tarikatlar ve cemaatler için de merak konusudur. Bugüne kadar AKP’yi destekleyen bu odaklar acaba bundan sonra, Trump ile dost olan Erdoğan’a ve AKP’ye karşı nasıl bir tavır alacaklardır?
***
“Müslüman Kardeşler” örgütü bugüne kadar ABD, Britanya ve İsrail emperyalizminin maşası olarak kullanılmıştı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülük ettiği ve emperyalizme karşı verilen Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkan, işgalci Britanya ile işbirliği yapan Teali İslam Cemiyeti’nin kurucularından Mustafa Sabri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra Mısır’a kaçarak “Müslüman Kardeşler” örgütüne üye olmuştu.
“Müslüman Kardeşler”, Mısır’daki Süveyş Kanalı’nı ulusallaştıran ve Britanya’nın kontrolünden çıkartan Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdünnasır’a karşı suikast girişimlerinde bulunmuştu, hükümete karşı terör eylemleri gerçekleştirmişti.
“Müslüman Kardeşler”, Filistin’in bağımsızlık mücadelesini başlatan ve Yaser Arafat’ın kurduğu Filistin Kurtuluş Örgütü’nü bölmek amacıyla, ABD’nin Orta Doğu’daki uzantıları olan İsrail, Suudi Arabistan ve Katar’ın desteğiyle, “Hamas” adlı örgütü kurmuştu.
“Müslüman Kardeşler”, “Arap Baharı” adı altında, Suriye, Libya ve Mısır’daki hükümetlerin devrilmesi için de ABD, Britanya ve İsrail tarafından kullanılmıştı.
Anlaşılan emperyalizm, bu örgütü uzun yıllar kullandıktan sonra, çöp sepetine atma kararı almıştır. Çünkü bu örgüt işlevini yerine getirmiştir.
“Büyük Orta Doğu Projesi”nin eşbaşkanı olduğunu ilan eden Erdoğan’ın da tercihini Trump’tan ve ABD’den yana yapması büyük olasılıktır.