ABD’ye kafa tutmakla çanak tutmak arasında..

11 Haziran 2019 Salı

Bayram tatilinin son gününde, ABD Savunma Bakan Vekili Shanahan’ın, mevkidaşı olarak Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a yazdığı mektup Türkiye gündemine oturdu.
Usul esasın kapısıdır, derler; önce haberin duyuruluş şekline bakalım... Akar’a gelen mektup Washington’dan Anadolu Ajansı’na Amerikalılar tarafından iletiliyor. Son dönemde gelenek oldu; Türkiye’ye ilişkin pek çok kritik haber, yurtdışından duyuruluyor!
Mektup, Türkiye’yi aşağılayıcı, tehditkâr bir içerikte. Özeti şu:
1- Rusya’dan alacağınızın S-400 savunma sistemlerinden vazgeçin.
2- Bunu yapmazsanız, size parasını ödediğiniz F-35 uçaklarını vermeyiz. Bu uçakların üretim sisteminden sizi çıkarırız.
3- NATO’daki yeriniz tartışılır.
4- ABD, ambargoya kadar varan adımlar atar.
5- ABD yönetim mekanizmalarında Türkiye aleyhine alınacak kararların önü açılır.
6- Kırılgan ekonominiz bu durumdan çok kötü etkilenir.

***

6 Haziran tarihli mektup pek çok kesimde akla ilk, 55 yıl önce, dönemin ABD Başkanı Johnson’un Başbakan İnönü’ye yazdığı mektubu getirdi. 5 Haziran 1964 tarihli mektupta, Türkiye’nin Kıbrıs’a hiçbir şekilde müdahil olmaması isteniyor, aksi halde NATO üyeliğinin tehlikeye gireceği belirtiliyordu. Devamında da ambargo...
İnönü’nün buna yanıtı şu olmuştu:
Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de orada yerini alır!
Rastlantıya bakın ki tarihler neredeyse aynı, 5-6 Haziran!
Bu mektubun devamında Türk-Amerikan ilişkileri hep dalgalı seyretti. Ecevit’ten Demirel’e siyasiler toplamda teslimiyetçi bir politika izlemediler. ABD, Türkiye’den isteklerini 12 Mart ve 12 Eylül yönetimleri döneminde tam kabul ettirdi. Bunun dışında siyasiler öyle ya da böyle Türkiye’nin ulusal çıkarlarına özen gösterdiler. Bunun pek çok bedeli oldu, iç politikaya yansıması oldu. Bunlar başka yazı konusu.
Şimdi AKP’den de beklenen Türkiye’nin ulusal çıkarları neyi gerektiriyorsa, Türkiye’nin onurunu hangi adım koruyacaksa onu atması.
Mektubun üzerinden 4 gün geçti; Türkiye’nin buna nasıl bir yanıt vereceği belirsiz. Yine mektupta vurgulandığı üzere, 12 Haziran’da yani yarın yapılması beklenen F-35 icra komitesi toplantısına Türkiye dahil edilmeyecek.

***

İktidar, ABD’ye nasıl bir yanıt verecek?
Sorun, bu soruya verilecek yanıttan çok daha derinde...
Bugüne dek ABD ile sürüp gelen ilişkilere bakınca bu noktaya nasıl gelindiği net biçimde ortaya çıkıyor. Her şey bir yana Rahip Brunson ve yakın geçmişteki Türk asıllı ABD vatandaşı Serkan Gölge davaları sırasında izlediğimiz tutum, kafa tutmakla çanak tutmak arasında gitti geldi. ABD ile ilişkilerimiz sadece yargıda değil, hemen tüm alanlarda bu şekilde seyretti.
Bir bakıyorsunuz, aramızdan su sızmıyor... Bir bakıyorsunuz, vurmaya kurşun yok...
Sonunda ABD’nin Türkiye’yi yazılı olarak istediği gibi tehdit edebileceği bir noktaya gelindi. Ortada, “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de orada yerini alır” denebilecek bir irade de yok. İzlediğimiz dış politika kurmaktan çok bozmak üzerine sonuçlar verdi. Daha doğru bir anlatımla, izlenen bir politika da yok. Duruma göre vaziyet al!
Osmanlı’nın denge politikası bile bundan daha tutarlıydı...
Suskunluktan anlıyoruz ki ABD’ye cevap vermek yerine, durumu idare edecek cümleler aranıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları