Gündemde asgari ücret var. Kamu dışında çalışanların neredeyse yüzde 90’ını ilgilendiren bir düzenleme. Bir yanıyla, asgari ücretlilerin genel çalışanlara oranındaki yükseliş ciddi bir durum. Yüzde 50’yi aşarak en yüksek seviyeye ulaştı. Bir yanıyla da teknik eleman, mühendis ve benzer nitelik isteyen işlerde ücret, “asgari ücretin şu kadar üstü” gibi tanımlamayla belirlenir oldu.
Erdoğan kefeni sadece iş insanları giyiyormuş, başkaları giymiyormuş gibi sadece onlara sertçe giydirdi ama devlet de işsizlik ödeneğinden çıraklık maaşına kadar 200’e yakın ödemeyi asgari ücretle bağlantılı belirliyor.
Sağduyulu her yurttaş gibi yaşanabilir bir asgari ücretten yanayız.
Avrupa ülkelerinde asgari ücret alanların oranın yüzde 10-15’i geçmiyor. Bizde ise asgari etrafında değil de biraz üstünde ücret alanların oranı yüzde 15’i geçmiyor.
***
Bir de madalyonun öteki yüzü var. Özellikle kamuda kariyer meslek mensuplarının özlük hakları oransal olarak en düşük seviyede.
Müfettişler, vergi uzmanları, denetçiler başta olmak üzere devletin denetim işlevinin belkemiğini oluşturan bu kesim, “üstat” düzeyine gelmek için önce ağır bir sınavı kazanmak, ardından tüm mevzuatı özümsemek, devamında da mesleğe leke getirmeksizin sorumluluğunu yerine getirmek durumunda.
Denetim mekanizmasını en yalın haliyle anlatmak gerekirse aracın freni gibi. Hiç freni olmayan bir araç trafiğe çıkabilir mi? Çıksa bile ne kadar sağlıklı ilerleyebilir?
Kaldı ki demokrasinin temeli bu mesleğin ruhunu içeriyor:
Şeffaflık ve hesap verebilirlik!
İktidar bu iki kavramı da sevmediği için büyük ölçüde erozyona uğrattı. Sayıları yüzü aşan teftiş kurulları artık yok. Denetim mekanizması istenen güçte değil.
Her şeye karşın, söz konusu olan AKP iktidarı bile olsa az önce verdiğimiz örnekte olduğu gibi, kimse frensiz araç sahibi olmak istemez. AKP iktidarı da freni gerektikçe değil, kendisi istedikçe kullanıyor!
Hal böyle olunca çoğu yoksulluk sınırının altında maaş alan denetim elemanları özel sektörden gelen cazip tekliflere hayır demekte zorlanıyor. Özel sektörün üst düzey yönetici ararken devletin denetim elemanlarına, “Maaşını şuna çarp gel” dediğini duyuyoruz.
Örneğin 10 yıl önce sayıları 9 bin 500 civarında olan vergi müfettişlerinin sayısı bugün 7 bin 500 civarında.
***
Meclis’te bütün partilerin üzerinde birleştiği yasal düzenleme çok zordur. Yukarıda sözünü ettiğimiz olumsuzluğun giderilmesi için bir çalışma yapıldı, her parti altına imza attı. Düzenlemenin kamuoyunda, “Üst düzey bürokrata 30 bin lira seyyanen zam” diye tartışılmasının nedeni şuydu:
AKP düzenlemenin içine o göreve hangi liyakatle geldiği tartışmalı genel müdür ve benzer statüdeki yöneticileri de kattı.
Bu durum ister istemez şu başlığı haklı kıldı:
“Kendilerine var, asgari ücretliye, emekliye yok!”
Oysa ulaşmak için hayli emek, bilgi, birikim, liyakat isteyen kariyer meslek memurlarının son 10 yıldaki gerçek kaybı yüzde 50’yi buldu.
Cumhuriyetin toplumla yazılı olmayan, kuşaktan kuşağa geçen bir sözleşmesi vardı:
Eğer iyi eğitim alırsan, alanında uzmanlaşırsan hem iyi yerlere gelirsin hem daha iyi yaşarsın!
Pek çok şey gibi bu da erozyona uğradı!
Perşembe günü Meclis’e gelmesi beklenen düzenlemenin sözünü ettiğimiz tarifteki herkesi kucaklayacak, tepki çeken makamları dışta tutacak biçimde yasalaşmasını diliyoruz.