Antik çağdaki adı Halikarnassos olan Bodrum, Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden birisidir. Ancak Bodrum ve çevresi sadece bir turizm merkezi değildir, uygarlık tarihi açısından da dünyadaki en önemli merkezlerden birisidir. Antik çağda mitos’tan logos’a, yani söylenceden akıl yürütmeye geçiş sürecinde çok önemli bir rol oynayan filozofların ve bilim insanlarının önemli bir kısmı bu bölgede yetişmiştir.
Tarihin söylencelere değil, olgulara dayanarak yazılması gerektiğini savunan ve bu nedenle Homeros’u eleştiren ve tarih biliminin kurucusu olarak bilinen Herodotos Halikarnassos’ludur.
Hastalıkların nedenlerinin, Tanrıların cezasında değil, iklim ve beslenme koşullarında aranması gerektiğini söyleyen ve modern tıp biliminin kurucusu olarak bilinen Hipokrates, Bodrum’un hemen karşısında yer alan Kos Adası’ndandır.
Evrende ve doğada olup bitenlerin doğaüstü güçlerle değil, doğa içinde açıklanması gerektiğini savunan, kozmoloji, astronomi, fizik, biyoloji, matematik, coğrafya alanlarında çok önemli çalışmalar yapan Thales, Anaksimandros, Anaksimenes ve Leukippos Bodrum’a bir saatlik mesafede olan Miletos kentinde yaşamışlardır.
Geçmişte bu kadar akıllı insanların yaşadığı bir bölge, günümüzde ne yazık ki büyük aptallıklara sahne olmaktadır. Bodrum ve çevresinde, turizm adı altında, büyük bir doğa katliamı yaşanmaktadır. Turizmin doğa, tarih, kültür ve uygarlık boyutu yok edilmiş, turizm, Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi, otel, tatil sitesi, yazlık villa ve eğlence sektörüne indirgenmiştir.
Adı “Şehircilik ve Çevre Bakanlığı” olan, ancak gerçekte “Çarpık Yapılaşma ve Beton Bakanlığı” olan sözde bakanlık, Bodrum Yarımadası’nda hazineye, ormana, devlete ait olan arazileri ve sit alanlarını imara açmaktadır. Bu yapılırken de herhangi bir şehir ve çevre planlaması ölçütü uygulanmamaktadır. Yapılan yazlık sitelerin arasına geniş yeşil alanlar bırakılacağına, siteler dip dibe yapılmakta, birbirine eklemlenerek, beton kasabalara dönüştürülmektedir. Yarımada, site, ev, otel inşaatından, bulduğunu talan eden çekirge sürüsünün saldırısına uğramış yaralı bir kara parçası görünümündedir, Bodrum’un altyapısı da artık bu yapılaşmayı kaldıramamaktadır. Bu durum, Bodrum’un turizm açısından değerini yükselteceğine, aksine düşürmektedir, sadece inşaatçıların, müteahhitlerin, arazi- emlak rantçılarının ve kamudaki rüşvetçilerin işine gelmektedir.
Ne yazık ki, Bodrum Belediyesi de geçmişte, bu duruma karşı mücadele vereceğine, Şehircilik ve Çevre Bakanlığı’nın emrindeki bir kurum gibi çalışmıştır ve imara açılan her yere inşaat ruhsatı dağıtmıştır; hatta zaman zaman, yasaya ve mevzuata aykırı olduğu mahkeme kararıyla belirlenmiş projelere bile, projede yapılan göstermelik bir revizyonu gerekçe göstererek ve eski projeye yeni proje muamelesi yaparak inşaat ruhsatı vermiştir.
Bodrum’un yeni belediye başkanı Ahmet Aras, seçildikten sonra yaptığı açıklamalarda, Bodrum’daki çarpık yapılaşmaya ve betonlaşmaya karşı mücadele başlatacağını ilan etmiştir. Bu, Bodrum’u kişisel çıkarları için talan etmeyenlerin, Bodrum’a gerçekten değer verenlerin beklediği bir açıklamadır. Ahmet Aras, bu konuda her taraftan gelebilecek olan baskılara karşı direnmeyi başarırsa, bu hem Bodrum açısından tarihe geçecek bir gelişme olur, hem de Türkiye’nin diğer turizm bölgeleri için örnek olur.
Bodrum’un bir başka önemli sorunu da, eğlenceyi çevreye gürültü saçmak sanan gürültü mafyasıdır. Bu odaklar da, arazi-emlak-inşaat mafyası gibi, kendisini kâinatın merkezinde sanmaktadır. Yüksek sesli müzikli mekânların, dışarıya ses geçirmeyen kapalı mekânlarda olması gerektiğini, açık alanlarda ise sesin çevreye yayılmayacak biçimde ayarlanması gerektiğini, Bodrum’un eğlence mekânı sahipleri hâlâ anlayabilmiş değiller. Ahmet Aras, gürültü kirliliğine karşı da mücadele vereceğini seçildikten sonra açıklamıştı.
Bodrum hiçbir zaman Herodotos’un Bodrum’u veya Cevat Şakir’in Bodrum’u olmayacak. Ancak Bodrum onlara ne kadar çok yaklaşırsa, o kadar güzel olacak.
Bodrum mu, Betonrum mu?
Yazarın Son Yazıları
Kurtuluş Savaşı’nın lideri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Aydınlanma devrimlerinin öncüsü Mustafa Kemal Atatürk’ün solcu olduğu tezi birçok kesim tarafından kabul edilmez ve genellikle tepkiyle karşılanır.
CHP’nin 39. olağan kurultayı, partinin ilkelerini, ideolojisini, kurumsal kimliğini özümsemiş olan parti üyelerinde ve seçmenlerde hayal kırıklığı yarattı.
Antik Yunan filozofları Platon’a ve Aristoteles’e göre yaşamın amacı iyi bir insan olmaktır ve iyi bir insan olmak da erdemli olmak anlamına gelmektedir.
ABD Devlet Başkanı Donald Trump ile AKP Genel Başkanı ve “Cumhurbaşkanı” Recep Tayyip Erdoğan arasında sık sık bir karşılaştırma yapılır ve ikisinin de popülist ve otoriter liderler olduğu söylenir.
CHP’nin geçtiğimiz hafta açıklanan yeni parti programı taslağında çok önemli ve doğru açılımlar olmakla birlikte, çok ciddi ve önemli eksikler de bulunmaktadır.
Kurtuluş Savaşı’nın lideri, Aydınlanma devrimlerinin öncüsü, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ve ilk genel başkanı olduğu Cumhuriyet Halk Partisi...
Türkiye’nin Orta Asya’daki Türki devletlerle, yani Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan ile tarihsel, kültürel, dilsel bağları olduğu halde, AKP iktidarı döneminde bu ülkelerle de ilişkiler geriledi.
Adından da anlaşılacağı gibi, iddianame, belli başlı iddiaları içerir, bir mahkemenin ve hâkimin hüküm veya beraat kararını içermez.
Bugün, Kurtuluş Savaşı’nın lideri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Aydınlanma devrimlerinin öncüsü olan Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümü.
New York ABD’nin en büyük kenti olduğu gibi, dünyanın da en büyük kentlerinden birisidir.
CHP’nin emperyalizm destekli AKP’nin baskılarına karşı direndiği bir ortamda, sosyal demokrasi ile “altı ok” arasında bir karşıtlık yaratarak, CHP’nin kurumsal kimliği ve CHP’nin kurultay tarafından belirlenen parti programındaki temel ilkeleri sorgulamak, CHP’de ideolojik bölünmeye ve emperyalizme yarar sağlar.
Britanya, Fransa, Yunanistan ve İtalya, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarını işgal ettiklerinde, Mustafa Kemal Atatürk işgal güçlerine karşı Kurtuluş Savaşı’nı başlatırken, Osmanlı İmparatorluğu’nun padişahı Vahdettin, önce Türkleri Anadolu’da küçük bir toprak parçasına sıkıştıran Sevr Antlaşması’nın imzalanmasını, sonra da Atatürk’ün idam fermanını onaylayarak, işgalci ülkelere boyun eğmişti.
29 Ekim’de Türkiye Cumhuriyeti’nin resmen kuruluşunun 102. yılı kutlanacak.
Bir hükümetin, milletin desteğiyle değil, sözde “savcıları” ve sözde “hâkimleri” kullanarak, polisin, jandarmanın, gardiyanın, kolluk kuvvetinin, askerin ve emperyalizmin desteğiyle ayakta durması, o hükümetin tükenmişliğinin ve çaresizliğinin göstergesidir.
Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde Aydın ilinde yer alan Miletos antik kenti, felsefe ve bilim tarihi açısından, dünyanın en önemli kentlerinden birisidir.
Ortadoğu (“Middle East”) ve Kuzey Afrika (“North Africa”) bölgesi kısaca MENA olarak da anılıyor.
Emperyalizm bir komplo teorisinin ürünü değildir, bir olgudur, bir gerçektir.
Antik Yunan filozofu Platon’un dediği gibi, görünüşlerle gerçeği ayırmak, algılara aldanmamak, retoriğin esiri olmamak gerekir.
Anayasanın 34. maddesinin tanıdığı hakkı kullanarak “Gezi” protesto eylemlerine milyonlarca vatandaş katıldığı ve destek verdiği halde, onların içinden işadamı Osman Kavala, milletvekili Can Atalay, akademisyen-bürokrat Tayfun Kahraman, belgeselci-sinemacı Mine Özerden, yapımcıgazeteci Çiğdem Mater Utku, yapımcı-menajer Ayşe Barım, ne olduğu belli olmayan ölçütlere göre ayıklandılar ve tutuklandılar.
ABD Devlet Başkanı Donald Trump bu hafta içerisinde 20 maddelik “Gazze Barış Planı”nı açıkladı.
ABD Devlet Başkanı Donald Trump ile AKP Genel Başkanı ve “Cumhurbaşkanı” Recep Tayyip Erdoğan’ın karşılıklı “dostlukları” ve birbirlerine duydukları “saygı”, dillere destan olacak nitelikte gelişmeye devam ediyor.
Türkiye’de muhalefetteki siyasetçiler, belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, bürokratlar, akademisyenler, gazeteciler, yazarlar, yayıncılar, sanatçılar, öğrenciler hukuka aykırı biçimde tutuklanırken...
İsrail devletinin onlarca yıldır Filistin’i işgal altında tutması; Batı Şeria ve Doğu Kudüs bölgelerinin işgalinden sonra, Gazze’yi yeniden işgal etmesi ve bu bölgede 60 bini aşkın insanı katletmiş olması, yüz binlerce insanı da göçe zorlaması, ABD’nin desteğinde gerçekleşmiştir.
Türkiye’de insanların birçoğunda adalet, merhamet, vicdan, insaf, sevgi duygusu kalmadı.
Türkiye Cumhuriyeti gibi laik bir ülkede, o ülkeyi yönetenlerin Müslüman olup olmadığını tartışmanın bir anlamı yoktur.
AKP iktidarının Cumhuriyet Halk Partisi üzerinde uyguladığı hukuk dışı baskılar Türkiye için birçok olumsuz sonuç doğurmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin milliyetçi bir parti olup olmadığı her zaman tartışma konusu olmuştur. Çünkü milliyetçi olmak tam bağımsız olmayı ve emperyalizme karşı mücadele etmeyi gerektirir.
Siyaset bir dava, ideoloji ve ilkeler bütünü doğrultusunda, toplumu ve ülkeyi iyiye doğru geliştirmek ve dönüştürmek için yapılır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu, ana muhalefet ve birinci partisi olan CHP tarihinin en zor dönemlerinden birisini yaşıyor.
Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı.
Sık sık laiklik karşıtı açıklamalar yapan Diyanet İşleri Başkanlığı yönetimi, son olarak, Kuran ayetine dayanarak, kadınların miras hakkında erkekle eşit olmadığına dair bir açıklama yaptı.
Cumhuriyetin, başka bir deyişle, halkın egemenliğine dayanan bir yönetim biçiminin yıkılması ve onun yerine teokratik ve monarşik bir yapının kurulması, normal değil, anormal bir durumdur.
CHP’li Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun AKP’ye geçmesi bir ahlaksızlık ve erdemsizlik örneğidir.
CHP’de 13 Ağustos’ta başlayıp 7 Eylül’e kadar sürecek olan mahalle/ muhtarlık bölgesi kongreleri, sadece CHP’nin değil, Türkiye’nin de geleceğini etkileyecektir.
7 Ekim 2023 tarihinde köktendinci terör örgütü Hamas’ın İsrail’e yönelik gerçekleştirdiği terör saldırısından ve bini aşkın İsrailli sivilin bu saldırıda ölmesinden sonra, İsrail’deki Binyamin Netanyahu hükümeti, terörizme karşı orantısız güç ve şiddet kullanarak, Filistin’in Gazze bölgesinde, aralarında çocukların ve kadınların da olduğu, on binlerce sivil insanı katletti.
Türkiye’nin ekonomi, siyaset, laiklik, yargı, adalet, eğitim, sağlık gibi alanlardaki sorunlarına ek olarak, bir sahte üniversite diploması krizi de patlak verdi!
Hem yaşamda hem de siyasette en önemli şeylerden birisi tutarlılık ve samimiyettir. Bir kişinin tutarsız olması onun samimi olmadığının da göstergesidir. Bir kişinin samimi olmaması da tutarsızlığa yol açar.
Cumhuriyet Halk Partisi’nde mahalle, ilçe ve il kongreleri süreci başladı.
Türkiye her açıdan, hem mecazi anlamda hem de fiilen, yangın yerine dönmüş durumda. Çünkü Türkiye yönetilemiyor!
Bu hafta, 24 Temmuz günü, Lozan Antlaşması’nın 102. yıldönümüydü.