ABD Devlet Başkanı Donald Trump ile AKP Genel Başkanı ve “Cumhurbaşkanı” Recep Tayyip Erdoğan’ın karşılıklı “dostlukları” ve birbirlerine duydukları “saygı”, dillere destan olacak nitelikte gelişmeye devam ediyor.
İnsanların arasındaki “dostluk” ve “saygı” ilişkisini anlamak için, bu insanların karakter yapılarını, eylemlerini ve söylemlerini araştırmak gerekir.
Erdoğan hakkında çok şey yazıldı, çizildi, söylendi. Türkiye’de halkın çoğunluğu Erdoğan’ı iyi tanıyor. Ancak Trump daha çok ABD devlet başkanı sıfatıyla anıldı, unvanı ve makamı, karakterinin önüne geçti.
Bu çerçevede Trump’ın hem siyasi açıdan hem de kişisel yaşamı açısından, ahlaki bağlamda neyi ve neleri temsil ettiğinin bilinmesi ve sık sık vurgulanması gerekir.
***
Trump, İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan itibaren gelişen ABD emperyalizminin günümüzdeki bir uzantısıdır. Ancak Trump, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra görev alan ABD devlet başkanları içinde, emperyalizmi en ileri noktaya götüren devlet başkanlarından da birisi olmuştur.
Trump devlet başkanı olarak ilk döneminde, İsrail’deki ABD Büyükelçiliği’ni İsrail işgali altındaki doğu Kudüs’e, yani Filistin topraklarına taşıyarak, İsrail’in Filistin’i işgal etmesini resmen onaylamıştır.
Trump devlet başkanı olarak ikinci döneminde de, Danimarka’nın, Kanada’nın, Panama’nın toprak bütünlüğünü ve egemenlik haklarını tehdit etmiştir; Danimarka’ya bağlı olan Grönland’ın ABD tarafından satın alınmasını, Kanada’nın ABD’nin bir eyaleti olmasını, Panama Kanalı’nın kontrolünün ABD’ye geçmesini savunmuştur!
Trump devlet başkanı olarak ikinci döneminde ayrıca, İsrail’deki Binyamin Netanyahu hükümetinin Filistin’in Gazze bölgesinde gerçekleştirdiği işgali, kitlesel katliamı ve zorunlu göçü desteklemiştir. Trump’ın devlet başkanlığı döneminde, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde hem bu katliamın durdurulmasına hem de Filistin devletinin tanınmasına yönelik tüm öneriler, ABD tarafından veto edilmiştir, ABD bu konuda BM Güvenlik Konseyi’nde bile tek başına kalmıştır!
***
Trump’ın özel ve kişisel yaşamına bakıldığında da oldukça ilginç bir tablo ortaya çıkmaktadır.
Her şeyden önce Trump, devlet başkanı olmadan önce, emlakçılık ve ticaret yaptığı dönemdeki bazı faaliyetlerinden dolayı, yargı kararıyla hüküm giymiş ve suç işlemiş bir devlet başkanıdır. Trump, evrakta ve muhasebe kayıtlarında sahtecilikle ilgili otuz dört ayrı suçtan dolayı mahkeme tarafından suçlu bulundu ve hüküm giydi. Trump ABD tarihinde, ağır suçtan ötürü hüküm giymiş ilk devlet başkanıdır!
Bu suçların bir kısmı, porno film oyuncusu Stormy Daniels ile ilişkisiyle bağlantılıdır. Mahkeme kararına göre, Trump bu ilişkiyi kamuoyuna açıklamaması için Stormy Daniels’e para teklif etmiştir ve ödemeyi yasal mevzuata aykırı bir biçimde gerçekleştirmiştir.
Trump son aylarda da, Jeffrey Epstein adlı işadamıyla olan dostluğu nedeniyle ABD kamuoyunda sorgulanmaktadır. Epstein, pedofiliyle, on sekiz yaşın altındaki kızlarla cinsel ilişkiye girmekle ve bu ilişkilerin ticaretinin yapıldığı bir şebekenin parçası olmakla suçlanmış, hüküm giymiş ve daha sonra cezaevinde intihar etmiştir.
Ortadoğu’daki güçlü laik ulus devletlerin İsrail için tehdit oluşturduğunu söyleyen; milletten alınan meşruiyeti yok sayarak, ABD’nin Erdoğan’a “meşruiyet” vermesinden söz eden, ABD’nin Türkiye’deki emlakçı büyükelçisi Tom Barrack da, Epstein’ın dostları arasında yer alıyordu!
***
Türkiye’de müzisyenlerin sahne kıyafetlerinden ve dans hareketlerinden dolayı bile hukuka aykırı biçimde gözaltına alınmasına ve tutuklanmasına yol açan bir düzenin mimarı olan ve Filistin’de adaletin sağlanması gerektiğini savunan Erdoğan’ın, Trump ile nasıl “dost” olabildiği, Trump’ın saygı duyulacak saygın bir insan olup olmadığı, AKP tabanının düşünmesi gereken bir konudur!