Türkiye’de insanların birçoğunda adalet, merhamet, vicdan, insaf, sevgi duygusu kalmadı. Ülkeyi yönetenler, onlarla işbirliği içinde olan iktidardaki ve muhalefetteki “siyasetçiler”, “bürokratlar”, “yargı üyeleri”, “medya üyeleri”, “akademisyenler”, “sivil toplum kuruluşları üyeleri”, hepsi bir ahlaki çöküş bataklığında, tarihe kara bir leke olarak geçiyorlar!
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve halk tarafından seçilen onlarca CHP’li belediye başkanı aylardır tutuklu; yüzlerce belediye yöneticisi, bürokratı tutuklu.
Oysa hukukta ve yasada esas olan tutuksuz yargılamadır. Tutuklu yargılama istisnadır. Suçüstü durumlarda, terör, cinayet, darp, tecavüz, hırsızlık gibi durumlarda ve suçun işlendiğine dair çok güçlü kanıtların olması durumunda, tutuklama uygulanır.
Bir kişi hakkında bir iddia, bir iddianame ve açılmış bir dava varsa, bu kişi, en üst mahkemeler dahil, tüm hukuk yollarının tüketilmesiyle hüküm giyene kadar, masumdur. Bunun hukuktaki adı masumiyet karinesidir.
Masumiyet karinesinin aynı zamanda ahlaki bir boyutu vardır. Çünkü masumiyet karinesini yok saymanın adı aynı zamanda iftiradır!
***
AKP Genel Başkanı ve “Cumhurbaşkanı” Recep Tayyip Erdoğan, tutuklanan CHP’lileri peşinen suçlu ilan ediyor; “siyasetçiler”, “bürokratlar”, “yargı üyeleri”, “medya üyeleri”, “akademisyenler”, “sivil toplum kuruluşları üyeleri” de sürü zihniyetiyle onun peşinden sürükleniyorlar!
Bunun adı adalet değil, yargısız infazdır!
Tutuklananların büyük çoğunluğu hakkında daha bir iddianame bile yazılmadı! Yani iddianın ne olduğu belli değil. Sözde “yargı” makamlarından AKP’nin propaganda aygıtı “medya” organlarına yansıyan iddialar üzerinden bir yargısız infaz hareketi işletiliyor!
Ayrıca iddianameler ortaya çıksa bile tutuksuz yargılama kolayca sağlanabilir, belediye başkanları görevlerinin başına dönebilirler; tüm hukuk yolları tüketildikten sonra hüküm giymeleri durumunda görevden alınırlar ve cezalarını çekerler.
***
Tutuklanan kişiler aylarca, yıllarca hapiste yattıktan sonra beraat ederlerse bu zalimliğin ve hukuksuzluğun hesabını kim verecektir?! AKP dönemindeki tutuklamaların birçoğunun beraat kararıyla sonuçlandığı, tutuklananların birçoğunun suçsuz olduğu, AKP’nin bu konuda cumhuriyet tarihinde bir rekor kırdığı bilinen bir gerçektir!
Aksine dair bir bulgu ve olgu varsa Adalet Bakanlığı bunu istatistiklerle açıklasın!
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, 1923 yılından 2025 yılına kadar, hangi yıllarda kaç kişi tutuklanmıştır ve bu tutuklamaların yüzde kaçı beraat kararıyla sonuçlanmıştır?!
CHP bu konuda TBMM’de bir soru önergesi vermelidir. Bu önergenin yanıtsız bırakılması bile, AKP dönemindeki bu gerçeğin kabul edilmesi anlamına gelecektir!
FETÖ olarak da adlandırılan Fethullah Gülen çetesinin AKP iktidarı döneminde AKP ile birlikte yürüttüğü “Ergenekon”, “Balyoz”, “Oda TV”, “Casusluk” gibi kumpas davalarında bu gerçek açık bir biçimde ortaya çıktı.
Sonraki yıllarda, FETÖ’yü bertaraf etme operasyonları başladıktan sonra da tutuklanan onlarca gazetecinin, yazarın, akademisyenin, siyasetçinin, öğrencinin, sivil toplum kuruluşu üyesinin, vatandaşın, aylar veya yıllar sonra beraat ettiklerine dair haberler medyaya yansıdı.
AKP döneminde aylarca, yıllarca tutuklu kalıp sonradan beraat eden yüzlerce, binlerce vatandaş var!
Bunun anlamı, suçsuz ve masum insanların cezalandırılmasıdır!
Bunun anlamı hem ahlaki çöküştür, hem de hukuki çöküştür! Bunun anlamı adaletin çökmesidir!
Adalet devletin temeli olduğuna göre, bunun anlamı devletin de çökmesidir!
Bunun anlamı halkın egemenliğinin ortadan kaldırılmasıdır!
Bu sorunu çözmenin tek yolu vardır: Yargı bağımsızlığının sağlanması, bununla ilgili anayasanın 138. maddesinin uygulanması, tutuksuz yargılamanın esas alınması, tutuklu yargılamanın istisna olmasıdır!