Sinir uçlarında siyaset

17 Haziran 2024 Pazartesi

Sınavlar bitti, okullar kapandı, uzun bayram tatili başladı. İmkânı olup memleketine aile ziyaretlerine gidenler, sahillere, tatil yörelerine akın edenler... Birçoğumuz biraz olsun nefes alabilmek için yazın durgunluğuna sığınma arayışında... Ama yaz, sanki ilkbahara küsüp en ateşli haliyle geldi. Sıcaklar mevsim normallerinin sıklıkla üzerine çıkıp yeni rekorlara koşarken ekonomik kriz gibi siyasetin de ateşi sönmüyor.

Geçen haftanın ana gündem başlıklarından biri kuşkusuz “yumuşama”, “normalleşme” söylemleri arasında AKP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 18 yıl sonra ilk kez kapısından girdiği CHP Genel Merkezi’ne iadei ziyareti, Özel ile bir araya gelmesiydi. Kimi görüşme sürecine abartılı anlamlar yükledi, kimi hepten önemsizleştirdi, kimi masa kurulmadan devirmeye girişti... Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP’nin lideri Bahçeli’den salvolar geldi, ardından her cepheden çıkışlar birbirini izledi. Trajikomik şekilde siyasi liderlerin diyalog kurabilme(me) adımını “normal-anormal” nasıl okumak gerektiği tartışmaları alıp başını gitti.

Tüm bu görüşme, açıklamalar ve perde arkası gelişmeleri siz değerli okuyucularımıza hafta boyunca aktardık. Ankara’dan Sarp Sağkal ve Selda Güneysu’nun kalemlerinden siyasetin nabzını tuttuk. Şimdi bu hafta gözler siyasi partiler arasında yapılacak bayram kutlamalarında. Bir de Erdoğan-Özel görüşmesinde alınan karar çerçevesinde, Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek ile CHP’nin ekonomi kurmayları arasında 24 Haziran’da yapılması planlanan buluşmanın seyrinde.

HİPOKRAT YEMİNİ İLE OYNADILAR

Geçen hafta gündeme yansıyan bir başka haberimiz ise Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde evrensel Hekimlik Andı’nın değiştirilmesine ilişkindi. Merve Kılıç imzalı “Hipokrat sansürü” başlıklı habere göre okul yönetiminin hazırladığı antta “cinsiyet ve cinsel yönelim” ibaresi kaldırıldı, “onur” yerine “namus” kullanıldı. Öğrencilerin mezuniyet töreninde sessiz protesto yaptıkları kaydedildi. Laik, çağdaş, bilimsel eğitimi hedef alan gerici yaklaşımlara ilişkin bir mezuniyet skandalı da Gebze’den aynı gün gazetemizde yer aldı. Bir lise müdürünün elbise giyen kız öğrencileri içeri almak istememesi üzerine tepkiler yükseldi. Öğrenciler ilçe milli eğitim müdürünün devreye girmesiyle törene katılabildi.

KURAKLIK ALARMI

Yani bir hafta daha, bir öncesi gibi... Siyasette toz duman hava, ekonomide kriz, eğitimde gerici hamleler eşliğinde zorlu bir gündemle sonlandı. Ama fazlası yok eksiği var! Yine çevre katliamları hızını kesmedi. Mustafa Çakır’ın haberine göre iktidar, ülkenin dört bir yanındaki 545 maden sahası için ihale kararı da aldı.

Her cuma siz değerli okuyucularımızla buluşan Cumhuriyet’in Ege’si ekimizde geçen hafta, ülkemizde küresel iklim krizinden etkilenen bölgeler arasında İzmir’in de olduğuna işaret edildi. Rıfat Kırcı imzalı haberde, aşırı sıcaklıklar ve kuraklık nedeniyle barajlardaki su oranında gerilemenin sürdüğü aktarıldı. Bir başka haberde ise Büyük Menderes Nehri’nin kuraklık alarmı verdiğine dikkat çekildi.

Şeyda Öztürk imzalı haberimizde ise uzmanların ve yaşam savunucularının tüm mücadelesine karşın ülkenin birçok noktasında maden çalışmalarının devam ettiğine vurgu yapılıyordu. Termik santrallar yüzünden suyu ve doğası tükenen Muğla’nın en büyük sorunlarından birisinin madencilik olduğu belirtiliyordu.

BAĞIMSIZ YARGININ GÜCÜ

Dünya kaynaklarını kullanmadaki adaletsizlik tablosu ortada. Çatışmalar, savaşlar, iklim krizi, çevresel felaketler, insan eliyle doğa katliamları sürüyor... Çoğu kişi yerinden memnun değil. Hızlanan teknolojik gelişmeler hayatın her alanına yansıyor, olumlu ve olumsuzluklarıyla birlikte elbette. Bu gelişmelerle “İnsanoğlu için işler nereye evrilecek” sorusuna ise yanıt aranıyor. Örneğin iklim krizinin yansımaları, su kaynaklarının tüketimi, örneğin plansız, rant zihniyetiyle yeşilin katli, tarım alanlarının yapılaşmaya, eni sonu düşünülmeden madenciliğe, tartışmalı enerji projelerine kurban edilişi...

Artık “mevsimsel sıcaklıklarda yeni bir rekor daha” haberleri şaşırtıcı değil. Ya kuraklık ya da ani bastıran şiddetli yağışlar, dolu baskınları... Arası, ortası yok. Sahillerimiz, ormanlarımız, tarım alanlarımız... Hepsi de milli servet, geleceğimiz. Ama bir bakıyorsunuz en verimli alanlara yapılan santrallar, toprağı, suyu kirleten sanayiler, göğü delmek istercesine inşaatlar... Yaşam savunucuları, çevre eylemcileri, bölge sakinlerinin direnişine karşın bu akıl yitirme hali sürüp gidiyor. Konu yargıya taşınıyor, ama bir o dava bir bu dava derken uzayıp giden süreçte bakıyorsunuz, iktidar cephesiyle yakın ilişkiler iddialarıyla birlikte ihaleyi alan Üsküdar’ı geçmiş, o projeler çoktan bitmiş bile! İşte demokratik, laik, sosyal hukuk devleti, bağımsız yargı bu nedenle de önemli. Sürecin uzamasından çıkarları uğruna faydalanmak isteyenlere karşı adaletin gücü gecikmeksizin kendini göstermeli.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları