Ahmet Güvener

Basit ve Ucuz Model!

03 Mart 2015 Salı

Eski Futbol Federasyon Başkanlarımızdan biri sosyal medyada haber paylaşmış. Yazıda özetle; bir genç takım maçında oyuncunun birisinin dilinin boğazını tıkadığı, sahada sağlık görevlisi olmadığı için saha komiserinin oyuncuyu kurtardığı yazılarak, sahada sağlık görevlisi olmaması eleştirilmiş. Bu haber vesilesi ile Sayın Başkan, amatör futbola gerekli desteğin verilmediğinden dem vuruyor. Bu haber ve yaklaşım ülkemizdeki yerel ve popülist anlayışın çok güzel bir ifadesidir.
Türk futbolunun en büyük eksikliklerinden birisi lisanslı oyuncu sayısının azlığı. Bu sayıyı arttırmak sorumluluğu taşıyan görevde iken konuyu karşılaştırmalı olarak araştırmıştım. Nüfusa oranla lisanslı futbolcu sayısı bizden çok daha fazla olan ülkelerin müsabaka organizasyonlarını incelediğimde, Türkiye’deki amatör futbol müsabaka organizasyonlarının bu ülkelere göre çok daha maliyetli ve karmaşık olduğunu gördüm. Amatör müsabaka ile kasıt U13’den Süper Amatör Lig müsabakalarına kadar uzanan yelpazedir. Bizde bir amatör müsabakada ortalama 3 hakem, 1 saha komiseri, 1 sağlık memuru, bazen güvenlik mensupları ve de Spor Genel Müdürlüğü’nün belirli sayıda elamanı görevlendirilir. Belirli sayıda diyorum çünkü bu rakam TASKF ile SGM ile yapılan protokoller sonunda yıllar içinde bu sayı azalmıştır ama bugün için bu rakam sağlık memuru dâhil 6 kişidir. (Bu sayı daha yeni dokuzdan altıya inmiştir) Tabii işin acı tarafı da bu 6 kişiden kaç kişinin o maçta görev aldığının bilinmemesidir. Genelde bu 6 kişinin parasını bir kişi almaktadır. Ve çoğu zaman da listede sağlıkçı olmasına rağmen bu görev alanı boş kalmaktadır. Bütün bu maçlar tribünlü ve soyunma odalı sahalarda oynanmaktadır. Tabii bu soyunma odalarının bazılarının halini hayal edebilirsiniz.
Kısaca amatör futbol müsabaka modelinden beklenti profesyonel futbol müsabaka modelinden pek farksızdır.
Peki, 7 milyon lisanslı futbolcusu olan ve nüfusu Türkiye kadar olan Almanya’da amatör müsabaka modeli nasıldır. Sıkı durun. Almanya’da amatör müsabakaların önemli bir kısmı tek hakemle ve tribünsüz (veya basit portatif tribünlü) ve de soyunma odasız sahalarda oynanmaktadır. Bu satırların yazarı ABD’de öyle sahalarda onlarca maç yönetmiş ve sonra da duşunu evde almıştır. Sahaları yapan ve bakımını yapan belediyeler bu hizmet için bir kuruş para almazlar. Kulüpler sadece hakem parası öderler. Sahada yukarıda Türkiye örneğinde bahsedilen gerçek ve sanal kişilerin bir teki bile yoktur. Amaç kitlelere en basit ve ucuz şekilde spor yaptırmaktır. Polis yokken ya kavga çıkarsa diyeceksiniz. Pek çıkmaz ama çıkarsa telefon edersiniz ekipler kısa sürede gelip gereğini yaparlar. Ya sağlık. Onun da iki çözümü vardır. Tüm antrenörlere ve hatta hakemlere ilk yardım eğitimi vermek ve de daha önemli durumlarda da ambulans çağırmaktır. 2008’de FGM Direktörü olmamdan sonra açılan tüm antrenör kurslarına girebilmek için kursiyerlerin ilk yârdim sertifikası alması şarttı hala da şarttır. Yoksa 300 bin lisanslı futbolcu rakamını 1 milyon ve üstüne çıkardığınızda her maça bir sağlık görevlisi vermek, bir ambulans yollamak ve de her maça birkaç polis yollamak sayısal olarak mümkün değildir.
Kısacası devletin spora bakış açısı değişmedikçe, amatör müsabakaların maliyeti azalmadıkça ve organizasyonlar basitleşmedikçe Türkiye’de lisanslı futbolcu sayısının artması sadece hayaldir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hakem lobisi 9 Temmuz 2016
Kardiac Kids 17 Kasım 2015
Yeter artık 29 Eylül 2015

Günün Köşe Yazıları