Kadın başkaldırınca

Kadın başkaldırınca

21.07.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesiyle İlgili Avrupa Konseyi Sözleşmesi, AK Bakanlar Konseyi’nin 2011 Nisanı’ndaki İstanbul toplantısında kabul edildi ve 2014’te yürürlüğe girdi.

Kadına karşı şiddeti bir insan hakkı ihlali ve bir ayrımcılık türü olarak kabul eden bu sözleşmeyi ilk imzalayan ve onaylayan ülke Türkiye oldu.

Sözleşme aşağıdaki hususları kapsıyor:

- Kadına yönelik şiddetin ve aile içi şiddetin önlenmesine yönelik çalışmalar,

- Kadına yönelik ve aile içi şiddetin mağdurlarının korunması

- Söz konusu şiddet olaylarının faillerinin yargılanması

- Tüm bunların kapsamlı ve koordineli bir şekilde ele alınacağı bütüncül politikalar geliştirilmesi.

***

Şiddeti, yalnız fiziksel şiddet değil, psikolojik şiddet, ısrar, takip, cinsel taciz, zorla evlendirme, kadın sünneti, kadını herhangi biriyle cinsel ilişkiye zorlamayı da kapsayacak biçimde genişleterek ele alıyor Sözleşme. Ayrıca şiddetin yargılanması sırasında, kültür, gelenek, görenek, namus gibi kavramların bu eylemlerin gerekçeleri olarak kabul edilemeyeceklerini belirten Sözleşmede, şiddet eylemlerinin kovuşturulmaları için mağdurun şikâyetinin aranmayacağı, hatta mağdurun şikâyetini geri çekmesinin bile kovuşturmayı engellemeyeceği belirtilmektedir.

Toplumsal cinsiyet kavramı üzerinde önemle duran, lezbiyen, gay, trans bireylere cinsel yönelimleri yüzünden ayrımcı uygulamaları da yasaklayan Sözleşme, Türkiye tarafından imzalanırken değil, sonrasında, özellikle başta AKP olmak üzere “muhafazakâr” çevreler tarafından çok eleştirildi. Sözleşmeye çekince koyulması ve hatta tümden çekilinmesi istendi.

Yapılan kamuoyu araştırmalarının ortaya koyduğuna göre, halkın yüzde 80’i İstanbul Sözleşmesi’nin ne olduğunu tam olarak bilmiyor.

Ama kimi çevrelerin şiddetli karşıtlıklarını, bilmemeye dayandıramayız.

Gerçekte, toplumsal cinsellik kavramına büyük önem veren Sözleşme, esas olarak AKP’nin kadın sorununa yaklaşımının tümüyle karşısındadır.

Bu gerçeği kabul edince de ortaya şöyle bir soru çıkıyor:

- Madem bu kavramlar size bu kadar ters, öyleyse Sözleşmeyi imzalamakta neden bu kadar acele ettiniz ve birinci imzacı oldunuz?

Bu durumda insan kendi kendine soruyor ister istemez:

- Yoksa bunlar Sözleşmeyi imzalamadan ve TBMM’de onaylamadan önce okumamışlar mıydı?

Bunun hiç değilse bir kısmı için böyle olduğu, kimi AKP’lilerin “Okumadık, böyle olduğunu bilmiyorduk” yollu samimi ikrarlarından anlaşılıyor.

Ama daha önce okunmadan imzalanmış olması halinin gerçek olması da daha tüyler ürpertici ihtimalleri ortaya çıkarıyor ve “Eyvah! Bu durumda acaba bunlar daha bilmeden nelere imza ve onay vermişlerdir” diye sorduruyor.

***

Evet, AKP içeriğini bilmeden imza verdiği İstanbul Sözleşmesi’ne şimdi karşı, çünkü İstanbul Sözleşmesi’nin kadına şiddet konusuna yaklaşımıyla AKP’nin aynı konudaki tutumu tümüyle birbirlerine zıt.

Bu zıtlık, AKP’nin kadına karşı şiddet sorununu çözmesinin de mümkün olmadığını gösteriyor.

AKP’nin bu konuda yaptığı ne varsa, Sözleşmenin yapılmaması gerekenleri arasında yer alıyor; Sözleşmenin yapılmaması gerektiğini ileri sürdüğü bütün yanlışlar da AKP tarafından yanlışlıkla değil, kasten yapılıyor.

Aslında bütün bunlarda şaşılacak bir yön yok. Avrupa Konseyi kadına şiddet konusuna açık yüreklilik ve cesaretle yaklaşıyor, AKP ise kadının esir konumuna dokunmadan sorunu çözmeye uğraşıyor, ki bu imkânsızdır.

Sözün özü, kadınlar başkaldırınca gericiler korkuyor.

Kadının özgürlüğü bunların kâbusudur.

Yazarın Son Yazıları

İyi insan (19 Mart 2024)

İyi insan

Devamını Oku
19.03.2024
Laiklik nedir?

Laiklik nedir?

Devamını Oku
06.03.2024
Yıldönümü

Yıldönümü

Devamını Oku
03.03.2024
Aslında biliyorlar

Aslında biliyorlar

Devamını Oku
01.03.2024
Vatan nöbeti

Vatan nöbeti

Devamını Oku
27.02.2024
Daha neler olacak?

Daha neler olacak?

Devamını Oku
25.02.2024
Ali Sirmen yazdı...

Türkiye hâlâ laik mi?

Devamını Oku
23.02.2024
Mutluluk mecburiyeti

Mutluluk mecburiyeti

Devamını Oku
20.02.2024
İşin özü

İşin özü

Devamını Oku
18.02.2024
Tehlikeli kavga

Tehlikeli kavga

Devamını Oku
13.02.2024
Kader mi?

Kader mi?

Devamını Oku
11.02.2024
Biat etmeyene hayat yok

Biat etmeyene hayat yok

Devamını Oku
09.02.2024
AKP yanıltıyor

AKP yanıltıyor

Devamını Oku
06.02.2024
Monşer

Monşer

Devamını Oku
04.02.2024
Neler olmaz ki?

Neler olmaz ki?

Devamını Oku
02.02.2024
Ne aceleniz var?

Ne aceleniz var?

Devamını Oku
30.01.2024
Bir ittifak nasıl kurulur?

Bir ittifak nasıl kurulur?

Devamını Oku
28.01.2024
Lütfedilen bir yaşam

Lütfedilen bir yaşam

Devamını Oku
27.01.2024
Ali Sirmen yazdı...

CHP-İsveç-NATO

Devamını Oku
26.01.2024
İyi insan (24 Ocak 2024)

İyi insan

Devamını Oku
24.01.2024
İflas budur işte

İflas budur işte

Devamını Oku
23.01.2024
Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Devamını Oku
21.01.2024
Sokak ve siyaset

Sokak ve siyaset

Devamını Oku
19.01.2024
Nasıl olacak?

Nasıl olacak?

Devamını Oku
16.01.2024
Zor günler

Zor günler

Devamını Oku
14.01.2024
Ali Sirmen yazdı

Türkiye’nin ekseni

Devamını Oku
12.01.2024
Yeni yerel yönetim

Yeni yerel yönetim

Devamını Oku
09.01.2024
Bir Kuvvacı dost

Bir Kuvvacı d

Devamını Oku
07.01.2024
Büyük çıkmaz

Büyük çıkmaz

Devamını Oku
06.01.2024
Din devleti

Din devleti

Devamını Oku
05.01.2024
Belliydi

Belliydi

Devamını Oku
02.01.2024
Aynı anıyı paylaşmak

Aynı anıyı paylaşmak

Devamını Oku
31.12.2023
Aynı vatanı paylaşmak

Aynı vatanı paylaşmak

Devamını Oku
29.12.2023
Durum

Durum

Devamını Oku
26.12.2023
‘Dostum Mozart’

‘Dostum Mozart’

Devamını Oku
24.12.2023
‘Anayasal kabahat!’

‘Anayasal kabahat!’

Devamını Oku
22.12.2023
Seçmenin tepkisi

Seçmenin tepkisi

Devamını Oku
19.12.2023
Bir garip patron

Bir garip patron

Devamını Oku
17.12.2023
Ali Sirmen yazdı...

‘Allah’ın gazabı’

Devamını Oku
15.12.2023
Hamas ve Kuvvacılar

Hamas ve Kuvvacılar

Devamını Oku
12.12.2023