Dolar ve ‘Ulusların Düşüşü’
Aslı Aydıntaşbaş
Son Köşe Yazıları

Dolar ve ‘Ulusların Düşüşü’

20.11.2016 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

 “Üst akıl” falan aramaya gerek yok; yaşananların tümünden biz mesulüz. Ülkeyi bu hale getiren biziz. Kutuplaşmayı körükleyen bizleriz. Darbe yapmaya çalışanlar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Darbe karşıtı sürecin mağduriyetlerini yaratanlar da öyle. Gazetecilerin, siyasetçilerin cezaevine girmesini talep eden, bunun önünü açan ve uygulamasını yapanlar da öyle.Üst akla falan hacet yok; bu ülkeyi biz bu hale getirdik.
Ama bunları zaten biliyorsunuz. Şu anda körüklenen Batı-karşıtlığının da aslında “Hayır biz Türkiye’yi evrensel demokratik normlara göre değil; kafamıza göre yönetmek istiyoruz” güdüsünden kaynaklandığını da biliyorsunuz.
Ama konumuz tam bu değil; bugün ekonomiyi konuşalım.
Dolar neden yükseliyor? Başka türlü bakalım meseleye: Zamanında TL neden değer kazandı? Ekonomi bilimi çok net. Petrolünüz yoksa ya da Çin gibi hakkı hukuku olmayan milyonlarca köle-vatandaşı yönetmiyorsanız, zengin olmak için ek şansınız demokrasi. Türkiye, 15 yıl önce Avrupa’ya yönelme ve demokrasiyi tesis etme kararı aldığı için zenginleşti. Bu yüzden bir noktada kişi başına milli gelir neredeyse 11 bin dolar oldu, büyüme yüzde 8’leri gördü. Onlar, Türkiye demokrasisinin altın yıllarıydı. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ilk dönemlerinde “Ben hukukun üstünlüğünü, eşitliği getireceğim; diğer Ortadoğu ülkeleri gibi olmayacağım” vaadiyle, dünyanın her yerinden Türkiye’ye yönelik yatırımları cezbetti. Türkiye halkının kendi iç cevherinin ortaya çıkmasını sağladı. Yatırım, hukukun üstünlüğü olan ve yönetimin tekelleşmediği yerlere akar; dünyadaki para bu yüzden Türkiye’ye aktı. Bu yoldan sapınca da para akışı durdu.
Demokrasi yolundan sapmaya başladığımız ölçüde Türkiye’ye “doğrudan yatırım” (FDI) durdu. Şöyle anlatayım. Bugün Türkiye’deki birçok bankanın yabancı ortağı var. Bunlar son 10 yılda yapılan alımlar. Ama bu bankalar bugünkü Türkiye resmiyle karşı karşıya olsaydı, asla bu ortaklıklara girmezdi. Kimse bu görüntüdeki bir ülkede büyük bir yatırım yapmaz. Bu kadar gerilim varken, denetimsizlik varken, belirsizlik varken, mal mülk de almaz.
Daha da kötüsü, elimizdekini de kaybetme riski var. Geçen hafta Diken. com’da ekonomist ve siyaset stratejisti Cenk Sidar’la güzel bir röportaj yayımlandı. Okumayanların 2 dakika göz gezdirmesini tavsiye ederim. (http://www.diken.com.tr/sidar-sekuler-hicret-yasaniyor-ekonomik-kriz-akpnin-sonunu-getirebilir/
Sidar’ın şu cümleleri çok çarpıcı: “Ülkenin aydın, özgürlükçü, çağdaş ve demokrat gençleri artık siyasi olarak mücadele edemeyeceğini anladı ve çözümü ülke dışına çıkmakta buldu. Bugün tam anlamıyla seküler bir hicretten bahsediyoruz. Bunun örneğini daha geçen gördük. Almanya, Türkiye’deki muhaliflere bir çağrıda bulundu ve kucak açabileceğini söyledi. Bu acıklı bir durum. 1930’lardaki Türkiye, Almanya’daki zulümden kaçan bilim insanlarına kapıyı açarken, 80 sene sonra siyasi nedenlerle biz göç veriyoruz.”
Gerçekten de, sizi bilmiyorum ama benim çevremde herkes, “Bir yolunu bulsak da yurtdışına kapağı atabilsek” havasında. Çoğu gidemeyecek muhtemelen; ama ağızlardaki laf bu. Birikimi olanlar, çoktan parasının bir bölümünü çıkardı. Onu bırakın, Türkiye’nin en köklü şirketleri bile artık yavaştan yavaştan uzamaya bakıyor. Kalanlar da (iktidara göbekten bağlı ya da kamu müteahhidi değilse), ekonomik geleceğini garantide görmüyor. Bütün bunların otoriterleşmeyle ilgili olduğunu fark etmiyor musunuz?
“Defolup gitsinler. Kalanlarla yürürüz” diyebilirsiniz. İyi de, mutlak-itaatçı kesim siyaseten oy getirse de, topluma artı-değer sunmuyor. Gitmek isteyenler, sadece memleketin ressamı, öğrencisi, mimarı, müzisyeni değil, aynı zamanda beyaz yakalı bankacısı, doktoru, parlak beyinleri. Yaratıcı bir insan, bugün hangi üniversitede, hangi inovasyonu yapsın? Toplumun yaratıcı, özgürlükçü kesimiyle kavga edince, geriye ne patent kalır, ne yatırım...
Bu teoriler, bana ait de değil. Evrensel gerçekler bunlar. Ekonominin temel taşları. Daron Acemoğlu’nun “Ulusların Düşüşü” kitabı, insanlık tarihinde muhteşem bir ufuk turu. Binlerce yıllık tarihimizde, idare/yetki/güç, kral ya da padişahlarda toplandıkça, uluslar fakirleşmiş; bu güç parlamento, yargı, basın ya da diğer kurumlarla paylaşılınca, yani tepedeki erk “denetlenebilir” olunca, toplumlar her anlamda zenginleşmiş.
Türkiye’nin hikâyesi bu şablona tam uyuyor. Bu yüzden doların yükselmesine, yatırımların düşmesine şaşmamak lazım...

Yazarın Son Yazıları

Yaklaşan facia

Yaklaşan facia

Devamını Oku
06.09.2018
Yalancı bahar mı ikinci bahar mı?

Yalancı bahar mı ikinci bahar mı?

Devamını Oku
30.08.2018
Bu mu devlet aklı?

Bu mu devlet aklı?

Devamını Oku
26.08.2018
Lale Devri bitti!

Lale Devri bitti!

Devamını Oku
23.08.2018
Mutsuzluk beter umutsuzluk daha beter

Mutsuzluk beter umutsuzluk daha beter

Devamını Oku
19.08.2018
Avrupa ile yakınlaşmak için

Avrupa ile yakınlaşmak için

Devamını Oku
17.08.2018
Trump, Brunson’la ilgili ne demiş?

Trump, Brunson’la ilgili ne demiş?

Devamını Oku
12.08.2018
Alis harikalar diyarında

Alis harikalar diyarında

Devamını Oku
09.08.2018
Takas formülü: Önce Rahip Brunson sonra Hakan Atilla

Türkiye ile ABD arasında tarihin en büyük krizinde gerilim düşüyor. Henüz bir “el sıkışma” olmasa da, Brunson krizinin nasıl aşılacağı konusunda bir formül yavaş yavaş şekillenmeye başladı. Formül, iki ülkenin de aylardır konuştuğu “Andrew Brunson-Hakan Atilla” takası. Brunson’ın ABD’ye gönderilmesi karşılığında Atilla bir süre sonra Türkiye’ye gelecek.

Devamını Oku
05.08.2018
Brunson yaptırımları ve devam eden pazarlıklar

Brunson yaptırımları ve devam eden pazarlıklar

Devamını Oku
02.08.2018
Brunson’la takas fikri kimden çıktı

Brunson’la takas fikri kimden çıktı

Devamını Oku
29.07.2018
Al Papaz’ı ver Halkbank’ı

Al Papaz’ı ver Halkbank’ı

Devamını Oku
26.07.2018
Sessizlik

Sessizlik

Devamını Oku
22.07.2018
Bir demokrasi kendini nasıl savunur?

Bir demokrasi kendini nasıl savunur?

Devamını Oku
19.07.2018
Batı’yla pazarlık

Batı’yla pazarlık

Devamını Oku
15.07.2018
Osmanlı bu değildi

Osmanlı bu değildi

Devamını Oku
12.07.2018
Yeni dönem ne olur?

Yeni dönem ne olur?

Devamını Oku
08.07.2018
Dünya karıştıkça biz geriliyoruz

Dünya karıştıkça biz geriliyoruz

Devamını Oku
05.07.2018
Hüzün

Hüzün

Devamını Oku
01.07.2018
Sonuçlara bir de böyle bakın

Sonuçlara bir de böyle bakın

Devamını Oku
28.06.2018
Kazanacağız

Kazanacağız

Devamını Oku
24.06.2018
25 Haziran Türkiye’si

25 Haziran Türkiye’si

Devamını Oku
21.06.2018
Emanetim sende saklı

Emanetim sende saklı

Devamını Oku
17.06.2018
İki seçim arası

İki seçim arası

Devamını Oku
14.06.2018
MERKEL: Kendine gel! TRUMP: Dükkân benim

MERKEL: Kendine gel! TRUMP: Dükkân benim

Devamını Oku
11.06.2018
"Akşener'in İnce'yi desteklemesinin önünü kesmeye çalışacaklar"

Oyun büyük

Devamını Oku
10.06.2018
Ver Papaz’ı, Al Münbiç’i

Ver Papaz’ı, Al Münbiç’i

Devamını Oku
07.06.2018
Ben sana iktidar olamazsın demedim...

Ben sana iktidar olamazsın demedim...

Devamını Oku
03.06.2018
Sessiz çoğunluk

Sessiz çoğunluk

Devamını Oku
31.05.2018
Burası Rusya değil kardeşim

Burası Rusya değil kardeşim

Devamını Oku
27.05.2018
Ne yapmalı? (24.05.2018)

Ne yapmalı?

Devamını Oku
24.05.2018
Dip dalga ne gösteriyor?

Dip dalga ne gösteriyor?

Devamını Oku
20.05.2018
Baskıda kaosa geçiş süreci

Baskıda kaosa geçiş süreci

Devamını Oku
17.05.2018
Dışarıda olan seçimi nasıl etkiler?

Dışarıda olan seçimi nasıl etkiler?

Devamını Oku
13.05.2018
Attım bunu cebe

Attım bunu cebe

Devamını Oku
11.05.2018
Bilinenler, bilinmeyenler

Bilinenler, bilinmeyenler

Devamını Oku
06.05.2018
Piyesin son sahnesi

Piyesin son sahnesi

Devamını Oku
03.05.2018
Diktatörlüğün sıradanlaşması

Diktatörlüğün sıradanlaşması

Devamını Oku
29.04.2018
CHP’nin zor kararı

CHP’nin zor kararı

Devamını Oku
26.04.2018
İki çift lafım var...

İki çift lafım var...

Devamını Oku
22.04.2018