Sorun Böyle mi Çözülecek?

24 Ekim 2011 Pazartesi
\n

Son yaşadığımız acılar Kürt sorununa ilişkin aklımızı başımıza getireceğine tam tersi oldu, ipin ucunu tümden kaçırdık. Hayatta hiçbir karşılığı olmayan bir sürü ıvır zıvır öneri havada uçuşuyor. Partiler, kurumlar, insanlar birbirleriyle kavgalı; sesi en gür çıkanın kavganın galibi olacağı sanısıyla herkes giderek anlaşılması olanaksızlaşan söylemlerle bağırıp çağırıyor. Sorun böyle mi, bu harala gürele içinde mi çözülecek?

\n

***

\n

Barış kavramının bile içini boşaltmayı başardık. Bunu başarmamız hiç de zor olmadı, çünkü zaten başından beri yaşadığımız belanın adını doğru dürüst koymayı becerememiştik. Terör diyorduk söz gelimi. Ne biçim bir terör ise yaklaşık 30 biniterörist, 10 bini de asker, polis, sivil yurttaş olmak üzere 40 bin insanımızı yitirmiştik. Bir yandan bu bir savaş değildirdiyor, ama öbür yanda barış istiyorduk. Nasıl olacaktı bu?

\n

Yakın dünya tarihinde hiçbir ülkede terör denilen tedhiş hareketleri bizdeki kadar cana mal olmamıştı. En tanınan terör örgütü olan Euskadi Ta Askatasuna ETA (Vatan ve Özgürlük) İspanyada 20.10.2011 günü silah bıraktığını açıkladı. 1959 yılında Franco Diktatörlüğüne karşı kurulan örgütün 1968 yılından bu yana neden olduğu toplam insan zayiatı 849’du.

\n

1969 yılında ortaya çıkan ve 2005 yılında silah bıraktığını açıklayan ayrılıkçı İrlanda Cumhuriyet Ordusunun (Irish Republican Army IRA) yol açtığı insan kaybı ise ETAnınkinin çok daha altındaydı.

\n

Bu örnekler İtalyan Brigade Rosso (Kızıl Tugaylar), Alman Rote Armee Fraktion (Kızıl Ordu Fraksiyonu) gibi örgütlerle çoğaltılabilir.

\n

Bunlar terör örgütleridir.

\n

***

\n

İlk kim dile getirmişti, anımsamıyorum ama düşük yoğunluklu savaş PKK ile sürdürülen mücadeleye ilişkin doğru ve gerçekçi bir tanımdı. Dünyadaki başlıca örnekleri arasında Uruguayda Tupamarolar(1962-1985), Peruda 1980-1992 yılları arasında 70 bin insanın ölümüne neden olan Aydınlık Yol(Sendero Luminoso) ve Sri Lankada Tamil Kaplanları (1976-2009) ile yürütülen mücadeleler sayılabilir.

\n

Terörist faaliyetleri de bir eylem aracı olarak gören bu örgütlerin tümü devlet güçleri tarafından ortadan kaldırıldı. Bunların ortak özelliği halk içinde geniş bir destek bulmuş olmalarıydı. Yukarıdaki her üç ülke örneğinde de devletler kendilerine karşı ilan edilen savaşa savaşla karşılık verirken, aynı zamanda da halkın, bu örgütlerin daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi gibi talepleriyle özdeşleşen isteklerini karşılayarak, onların tabandan beslenme kanallarını kuruttular.

\n

Zaman içinde bu ülkelerde hayat normale döndü; öyle ki Uruguayda 2009 yılında yapılan devlet başkanlığı seçimlerini eski bir Tupamaro üyesi olan José Mujica kazandı.

\n

***

\n

Türkiyede devlet başından beri PKK ile mücadeleyi terorizmle mücadele olarak değerlendirdi, mücadelesini bu değerlendirme temelinde yürüttü. PKK ise 1984 yılından bu yana en az beş kez ezildi fakat her seferinde daha da güçlenerek doğruldu. 30 bin militanını yitirmesine karşın hâlâ savaşını sürdürüyor olması, özellikle de yurtiçinde kamplar kuracak ölçüde özgüven kazanması onun bölgede görece geniş bir halk desteğine sahip olduğunu gösteriyor.

\n

Halkı suçlama yanlışlığına düşmeden bu gerçek dikkate alınmalı, Türkiye iktidarı, muhalefeti, sivil toplum kuruluşları ve insanlarıyla bölge halkını bu desteğe yönlendiren koşulların bir an önce değişmesi yolunda kafa yormalı, çözümler üretmelidir.

\n

Bu ise gerçeklere göz kapatarak, bağırıp çağırarak, mahalle çocuğu ağzıyla sağa sola sataşarak altından kalkılacak bir görev değildir. Unutmayalım, sorunun adı doğru konmaz, tanımı doğru yapılmazsa doğru çözüme de varılamaz. Kavramlardan korkmayalım.

\n

Türkiye hepimizin biricik yurdudur. Gözümüzün bebeği gibi sakınılası, sevgilimiz gibi sevilesi bir ülkedir.

\n

Aklımızı başımıza devşirip Türkiyeye layık olmaya çalışalım, derim.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları