Elçin Poyrazlar

Adaletin belleği

11 Ekim 2021 Pazartesi

Türkiye’de toplumsal belleğin zayıf olduğu, yaşanan adaletsizliklerin, hak ihlallerinin, acıların kısa süre içinde unutulduğu iddiası var. 

Her yeni kuşakta, önceki nesillerin yaşadığı zorlukların, haksızlıkların ve adaletsizliklerin yeterince önemsenmediği, canlı tutulmadığı, günlük dertlere feda edildiği eleştirisi olduğu gibi.

Hatta sistematik biçimde tecavüz ve cinayete kurban edilen kadın ve çocukların isimlerinin birkaç gün sonra unutulduğu, yenileri medyanın gündemine girene kadar da pek anımsanmadığı söylenir. 

Üniversitelerinde kayyum istemedikleri için gözaltına alınan, ev hapsine atılan, taze hayatlarına her türlü eziyetin reva görüldüğü öğrencilerin mücadelesine ‘Bu da unutulur’ diye burun kıvrılır.

Yoksulluk ve açlık nedeniyle intihar eden insanların haberlerine yayın yasağı getirilmesine şaşırmamak gerektiği salık verilir. 

Çok maaşlı makam sahiplerinin yolsuzlukları, pişkinlikleri ve suçları arttıkça ‘unutulacaklar’ torbasına en önce bu isimlerin gireceğine inanılır. 

İddialara örnek olarak 2013’te Türkiye’nin en mühim sivil hareketi Gezi Parkı protestosunun söndüğü, bir yere varamadığı, ‘zaten bu ülke balık hafızalı’ denilerek her şeyin bir çırpıda geride bırakıldığı anlatılır.  

Denir ki; ‘AİHM kararlarına karşın Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın tutuklulukları hala devam ediyor, bakın onlar da hapiste unutuldu’.  

Ya da Türkiye tarihinin en kanlı intihar saldırısı 10 Ekim Ankara Katliamı’nda yitirdiğimiz hayatlar ve umutlar yetmezmiş gibi güvenlik güçlerinin anma törenlerini engellemesi, katılanları tehdit etmesi ve baskı kurmasına işaret edilir. 

Siyasetçilerin, ranta doymayan oligarkları ile birlikte beslendiği bu düzenin asla değişmeyeceğini, halk unuttukça iktidarın kendine geniş alan açtığı bu yüzden de bir türlü gelişemediğimiz inatla savunulur. 

Oysa bu ileri sürülenler, belleğimize sinsice işlenen iktidar fısıldamalarıdır. 

Sistemi bir şekilde yaşatmaktan çıkar sağlayan kesimlerin sesidir. 

‘Mücadeleyi bırakın, zaten bir yere varamazsınız…Nafile’ der o ses. 

Bize doğumumuzdan itibaren sürekli tekrarlanan, gençliğimizin baharında duvar gibi dikilen, ’Hiçbir şeyi değiştiremezsin’ cümlesi belleğimizin demirbaşı haline gelir. 

Bir ülkeye adaletin asla gelmeyeceği fikri, gücü elinde tutanların halkı yönetebilmek için kullandığı sivri bir araçtır. 

O sivri umutsuzlukta, o keskin çaresizlikte, o buz gibi yalnızlıkta, beton gibi katılaşır iktidarlar. 

Mücadele yoksa, itaatsizlik yoksa, itiraz yoksa iktidarın gücü katlanır. 

Onlarca yıldır içimizde aşılmaz bir dağ gibi yükselen adaletsizliğin belleği, gün be gün var oluşumuzun nabzında çarpıyor. 

Ve acil, gerçek bir toplumsal adalet talebi hiç olmadığı kadar canlı. 

Adaleti inşa etmek kolay değil, hiçbir zaman olmadı. 

İlk adım ‘Hiçbir şeyi değiştiremezsin’ yalanına kulak tıkamak olacak, gerisi çorap söküğü.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları