HDP - Kobani operasyonunun anlamı

29 Eylül 2020 Salı

Yanlış politikalarla sürekli taban kaybeden Erdoğan/AKP iktidarı, son çare olarak Parlamenter Demokrasiyi yürürlükten kaldırıp onun yerine “Şahsım Devleti Rejimi” kurmuştu.

Şahsım devleti:

1) Yanlış iç ve dış politikaları, hem de şiddetlendirilmiş biçimde sürdürerek...

2) Kadroları, liyakati iyice bir yana bırakıp sadakat ilkesine göre daraltarak ve kalitesizleştirerek...

3) Karar alma mekanizmasını da tek bir kişinin onayına bağlayarak...

Bütün sistemi tam bir çıkmaza soktu!

***

Ülke en geç iki yıl sonra seçime gidiyor.

Artık Erdoğan/AKP iktidarının elinde seçmene önereceği hiçbir yeni vaat kırıntısı, hiçbir yeni umut kıvılcımı kalmadı.

Tam tersine Demokrasi, Temel Hak ve Özgürlükler, Hukuk Devleti, Avrupa Birliği, Ekonomi konularında ne vaat ettiyse tam tersini yaptığı için kendisine duyulan tüm güveni de yitirdi.

Üstelik seçmene soyut gelen bütün Bağımsızlık, Özgürlük, Adalet, Eşitlik konularındaki sınırlama ve kısıtlamalar bir yana, mutfakta yol açtığı yangın ve geçim sıkıntısı da büyük kitleleri iktidardan soğuttu!

İktidar ise bu seçimi kaybedeceğini gördüğü için, yanlış politikalardan dönmek yerine, bu politikalarda ısrar ederek seçim sonucunu “Demagoji” yoluyla etkilemeye çalışıyor.

***

Demagoji” terimi günlük dilde “çok konuşarak konuyu saptırmak, gerçeği saptırarak tartışmayı başka yönlere çekmek” anlamlarında kullanılır.

Oysa “Demagoji”nin gerçek anlamı “Halkın duygularını okşayarak geniş kitleleri aldatmak”tır.

Tarih boyunca bütün Demagog liderler bir yandan dini ve etnik milliyetçiliği kullanarak, öte yandan bu ideolojiler üzerinden düşman ve hain yaratarak halkın duygularıyla oynamışlar ve bu yolla geniş kitleleri faşizme yönlendirmişlerdir.

Demokratik yollarla iktidara gelip “Demokrasi Tramvayı”ndan istediği durakta ineceğini belirten Erdoğan/AKP iktidar şunları yaptı:

1) Önce Parlamenter Rejimin yasama organını, sivil ve asker bürokrasisini, medyasını, üniversitelerini, yargısını, denetim altına aldı.

2) Sonra “Şahsım Rejimi” kurmak için seçmen nezdinde “Demagojik Siyasetin” en önemli ideolojik alanı olan “din” ile birlikte hemen hemen aynı derecede etkili olan “Etnik Milliyetçiliği” de kullanmaya başladı.

3) İlk “Etnik Milliyetçilik” denemesi Kürtlerle yapıldı.

Kobani olayı bu arada, Suriye’deki IŞİD saldırısı dolayısıyla yaşandı. Bu sırada iktidar Kürtlerle ittifak arıyordu.

4) 7 Haziran 2015 seçimi öncesinde Kürtlerle yapılan ittifak bozuldu, AKP yüzde 40 dolayına düştü ve “Etnik Milliyetçilik” kozunun “Şahsım Rejimini” kurmak için Kürtlerle kullanılamayacağı görüldü.

5) Onun üzerine, Demagogların hiç vazgeçmediği “din” ile birlikte kullanılan “Etnik Milliyetçilik” kozu, bu kez MHP ile ittifak için kullanılmaya başlandı.

6) Bu ittifak, 4 ay sonra yapılan 1 Kasım 2015 seçimlerinde iktidarın oylarını 10 puan (yüzde 25) dolayında artırdı ve 2017’de Erdoğan/AKP iktidarını “Şahsım Rejimine” taşıdı.

7) Bu ittifak bugün de sürüyor.

***

İşte bugün, 6 yıl önce olmuş, yargıya intikal etmiş, Anayasa Mahkemesi kararlarına bile konu edilmiş Kobani olaylarının yeniden gündeme getirilmesi, bu “Demagojik politikaların” yansıması olarak ortaya çıkıyor:

 “Etnik Milliyetçilik” kozunun hem “Cumhur İttifakı” için “safları sıkılaştırmak” adına hem de karşısında kendiliğinden oluşan “Demokratik Cepheyi” ve resmen kurulan “Millet İttifakı’nı” bölmek ve yok etmek için “düşman ve hain yaratma” amaçlı kullanımından kaynaklanıyor.

Geniş kitlelerin duygularını gıcıklayan din ve etnik milliyetçilik ideolojileri, eşitlik ve özgürlük ilkelerine dayalı Demokratik Rejimi doğrudan tehdit eden ideolojilerdir.

Erdoğan/AKP iktidarı çoktan tarihe mal olmuş ve kapanmış olan Kobani olaylarını yeniden gündeme getirerek:

1) Kendi otoriter “Cumhur İttifakı’nı” güçlendirmeyi...

2) Demokrasiyi korumak için kurulan ittifakları dağıtmayı...

3) HDP’yi etkisizleştirmeyi...

4) Otoriter “Etnik Milliyetçiliği” reddederek Atatürkçü “Demokratik Milliyetçilik” çizgisine yerleşen ve Demokratik Rejimi sahiplenen Milliyetçi İYİ Parti’yi kendi yanına çekmeyi, bunu yapamazsa, “Millet İttifakı’ndan” ayrılmasını sağlamayı...

5) Zaten sayıları çok azalmış bulunan bağımsız medyayı ve bütün demokratik oluşumları sindirmeyi...

Umut ediyor.

***

Ama o kadar çağ gerisi kaldı, o kadar başarısız ve son çare olarak başvurduğu Şahıs Rejimi o kadar kötü ki ne yaparsa yapsın ilk seçimde iktidardan düşmesi pek engellenebilir gibi görünmüyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları