Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kırmızı kart

19 Ocak 2025 Pazar

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “Seçimi getirene kadar Erdoğan’a kırmızı kartı gösteriyoruz” diyerek başlattığı kampanya, toplumun farklı kesimlerinden farklı tepkiler aldı. Kampanya duyurulmadan önce “sürpriz” denerek yaratılan büyük beklenti, yüksek enflasyon, göstermelik zam ve yerle bir olan hukuk devleti karşısında tam anlamıyla yaşam savaşı veren vatandaşlarda hayal kırıklığına yol açtı ama bunun tek nedeni o değildi.

CHP’nin kırmızı kart kampanyasının sert eleştirilerle karşılanmasının asıl nedeni, 31 Mart’ta AKP’ye güçlü bir mesaj gönderebilmek için oyunu CHP’de birleştiren ve bu yolla iktidara zaten kırmızı kart göstermiş olan vatandaşların iradesinin CHP yönetimi tarafından değerlendirilmemesi ve büyük bir fırsatın harcanmasıydı.

Türkiye’nin birinci partisiyiz” diyerek Erdoğan’la görüşme çabaları, sonrasında yumuşama/normalleşme siyaseti ve “makama saygı” söylemi ile birlikte CHP’li milletvekillerine Erdoğan TBMM’ye girince ayağa kalkma talimatı verilmesi ile yaşanan tuhaflaşma, vatandaşın saha dışına çıkarmak için kırmızı kartı gösterdiği AKP’yi tekrar oyuna soktu.

Özgür Özel ve ekibi, belki yalnızca bir siyasi kampanya duyurmak istedi ama siyaseti yönlendirme ve zamanlama konusundaki yetersizlikleri yüzünden amaçladıklarının tersi yönde bir sonuç aldılar.

***

Üstelik kırmızı kartın çok sayıda vatandaşa fiziken dağıtılması sorun olunca internet aracılığıyla telefonlara indirilmesini sağlamaya çalıştılar ama sorun bitmedi. Çünkü hem herkesin akıllı telefonu yoktu hem de kartı olanlar da onu nerede, kime göstereceğini soruyordu. Sokakta yürürken birbirlerine mi göstereceklerdi, manavda ya da pazarda mağdur durumdaki esnafa mı göstereceklerdi yoksa yalnızca CHP mitinglerinde kullanılacak bir kart mı olacaktı bu?

Belli ki bu kampanya, Amerika ve Avrupa’da birçok örneği görüldüğü şekilde sosyal medya düşünülerek ortaya atılmış.

Ama burası ne Amerika ne de Avrupa. Karşınızdaki de demokrasinin asgari ölçüde sürdürülebildiği bir ülkede yasalara uyan bir parti ve politikacı değil. Bir sabah gözünüzü açtığınızda halkın oylarıyla seçilmiş yöneticilerin yerine kayyımları atayan, anayasayı her gün delip geçen, ağzını her açtığında siyasetin gündemini allak bullak eden Saray rejimi var karşınızda!

***

Kırmızı kart kampanyasının ne zararı var diyebilirsiniz. İnsanları oyalamaktan başka bir zararı olmayabilir ama iktidar üzerinde herhangi bir etkisi de yok. Halkın tepkisi bundan! Artık dayanılmaz bir hale varan totaliterlik karşısında bu tür sembolik uygulamalar ne heyecan yaratıyor ne de siyaseti yönlendiriyor.

Peki ne yapmalı? Ülkeyi istedikleri gibi yağmalayan tüm sömürücülerin ipliğini pazara çıkarmak gerekir. Vatandaşı soyan sermaye kesimi, emperyalizm, tarikat ve siyasal İslamcı işbirliğini ifşa etmek ve dağıtmak gerekir. Ama bunun için öncelikle sömürücülerle herhangi bir çıkar ilişkisi içinde olmamak gerekir. Kendisi de o kirli çarkın içinde yer alanlar, bu iradeyi hiçbir zaman gösteremeyecek ve gün gelecek, tüm işbirlikçiler er ya da geç siyaset sahnesinden silinecektir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları