Vatan nasıl sevilir?
Işıl Özgentürk
Son Köşe Yazıları

Vatan nasıl sevilir?

19.01.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bugün bütün önemli işleri başkalarına bırakıp bir masal cadısı olmaya karar verdim. Masalın sonunda size bir sorum var, ben bu masalı biliyordum diye okumadan geçmeyin!

Efendim, bir varmış bir yokmuş, çok eski zamanlarda bir Doğu ülkesinde bir hükümdar yaşarmış. Hükümdarın kaprisli, gösteriş meraklısı bir karısı ve henüz üç aylık nur topu gibi bir oğlu varmış. Her hükümdar gibi bu hükümdarın da hem dostları hem düşmanları pek çokmuş. Günlerden bir gün hükümdarın orduları düşmana yenik düşmüş. Düşman, hükümdarın ülkesine dört nala girip ne var ne yoksa talan etmiş, erkekleri kılıçtan geçirmiş, kadınlara olmadık eziyetler yapmış. Hal böyle olunca hükümdar ne yapsın, ordularının başında savaşmaya devam etmiş, ta ki bir ok yüreğine saplanıp ölünceye kadar. Hükümdarın karısı da her şeyi kaybettiklerini anlayıp yükte hafif pahada ağır ne varsa toplayıp hızla saraydan uzaklaşmış.

Ama o da ne? Hükümdarın üç aylık oğlu altın beşiğinde her şeyden habersiz mışıl mışıl uyuyor. Az sonra düşman saraya girecek ve hiç kuşkusuz bu küçük yavru, babasının izini sürmesin diye öldürülecek. Mücevherlerini, altın tacını unutmayan annesi onu unutup gitmiş.

Hükümdar oğlunun bakıcısı çok olur ya, şimdi herkes canının derdinde, kimsenin onu gördüğü, onunla ilgilendiği yok, en genç bakıcı Gülçiçek’ten başka. Gülçiçek henüz 18’inde bir kız. Saraya hükümdarın oğlunun doğduğu gün geldi. Gelir gelmez de çocuğun bakımıyla görevlendirildi. Şimdi o da bohçasını toplamış bir an önce saraydan uzaklaşmaya çalışıyor. Uzaklaşmak istiyor ama içi de elvermiyor, son bir kez oğlana sarılmak, onu bağrına basmak istiyor. Üç ay masallar söyleyip uyuttu onu.

Aman Tanrı’m, şuna bakın nasıl da mışıl ışıl uyuyor, nasıl da tatlı. Az sonra sarayın kapısı açılıp düşman askerleri içeri girdiğinde... Gülçiçek bundan ötesini düşünemiyor bile, oğlanı kaptığı gibi sırtına vurup saraydan fırlıyor. Yolu uzun zorluklarla dolu, oğlanı doyuracak süt onda yok. Oğlanı sarıp sarmalayacak çul onda yok. Ama onda kocaman bir yürek var. Bilir ki o pes etti mi bu yavrucak ya dağlarda kartallara yem olur ya da düşman kılıcıyla ikiye bölünür. Buna dayanamaz Gülçiçek, buna dayanamaz. Dağ keçilerinden süt bulur, sarmaşık dallarından çul dokur.

Günler günleri kovalar, Gülçiçek, sonunda sırtında oğlan ülke dışına çıkmayı başarır. Orada bir dost evine yerleşirler. Gülçiçek halinden hiç yakınmaz, oğlana saçını süpürge eder. Oğlan da en önce ana demeyi öğrenir. Gülçiçek, oğlan ana dediği gün ağlar sevincinden. Çok ağlar.

Böyle sürüp gider. Gel zaman git zaman devran değişir. Hükümdarın karısı dostlarının yardımıyla düşmanı yener, yeniden tahta oturur. Bu arada sarayda bıraktığı oğlunun ölmediğini, Gülçiçek adlı bir kız tarafından kurtarıldığını öğrenir. Hemen yola adamlar çıkarır, adamlar dağ taş arayıp Gülçiçek’i ve 10 yaşına gelen oğlanı bulurlar. Alıp saraya getirirler.

Saraya gelince hükümdarın karısı oğlunu ister. Gülçiçek vermez, “O benim oğlum” der. “Ben büyüttüm onu, karnını ben doyurdum, hastalandığında başucunda ben bekledim.” Hükümdarın karısı bu sözler üstüne sinirlenir, “O benim canımdan, o benim kanımdan, onu bana ver” diye bağırmaya başlar. Sonunda kadıya başvurulur. Kadı adaletiyle bilinen bir adamdır. Karar günü bütün şehir halkı meydanda toplanır. Kadı her iki kadını da dinler. Sonra bir tebeşir ister, tebeşiri alır, ortaya kocaman bir daire çizer. Dairenin tam orta yerine oğlanı yerleştirir. Kadınlara da emreder: “Şimdi siz ikiniz oğlanın birer kolundan tutun!” Kadınlardan biri oğlanın sağ kolunu, öteki sol kolunu tutar. Kadı devam eder: “Şimdi de çizdiğim dairenin dışına çıkın ve ben başla deyince her biriniz oğlanı kendinize doğru çekmeye başlayın! Kim oğlanı dairenin dışına kendi yanına çekmeyi başarırsa çocuk onun olacaktır.”

Kadı bu açıklamadan sonra bağırır: “Başla!” Bu komut üzerine Gülçiçek bir yandan hükümdarın karısı öbür yandan oğlanın kollarından çekmeye başlarlar. Ama o da ne? Gülçiçek birdenbire oğlanın kolunu bırakır, “Böyle ikiye bölünecek, ölecek, varsın onun olsun” der. Herkes donup kalır, soluklarını tutup kadıya bakarlar. Kadının yüzünde mutlu bir gülümseme belirir, tok bir sesle bağırır: “Çocuğu Gülçiçek’e verdim.”

Şimdi derin bir soluk alıp bir an düşünelim. Hepimiz vatanı çok sevdiğimizi söyleriz, peki vatan nasıl sevilir? Onu korumadan, bir çocuk gibi her olumsuz şeyden sakınmadan, gerekirse onun için savaşmadan, bilmeden, öğrenmeden nasıl sevilir? Bu ara herkese soruyorum: “Vatan nasıl sevilir?” Hadi bakalım kendi hayatınızdan yola çıkarak bu soruyu yanıtlamaya başlayın. Kolay gelsin. İyi pazarlar.

Yazarın Son Yazıları

Yetti bu uyuşturucu magazini!

Sevgili okurlarım vallahi billahi bana iki şeyden daral geldi.

Devamını Oku
21.12.2025
Hereke yolunda

Sevgili okurlarım sevdiğim tahta heykeller diyarı Değirmendere’ye taşındığımdan beri dostlarım, okurlarım beni hiç yalnız bırakmıyorlar.

Devamını Oku
14.12.2025
Boji’yle dünyayı gezdik!

Sevgili okurlarım, son yazdıklarıma bir göz gezdirdim.

Devamını Oku
07.12.2025
Canım şaka yapmışlardır

Sevgili okurlarım, yıllar önce İspanya’nın Endülüs bölgesinde dolanırken nereden aklıma düştüyse yolda gördüğüm Çağlar Boyu İşkence Aletleri Müzesi’ne girivermiştim.

Devamını Oku
30.11.2025
Denize düşen yılana sarılır

Sevgili okurlarım gerçekten bıktım, neden mi?

Devamını Oku
23.11.2025
Müjde! Ölüm kokan parfümlerim var!

Sevgili okurlarım bir an kendimi bir reklam şirketinde çalışırken buldum.

Devamını Oku
16.11.2025
Dünya unuttuğu bir sözcüğü yeniden anımsadı: Sosyalizm!

Geçtiğimiz hafta, uzun zamandır siyasal ve ekonomik belirsizlik, biri biterken öteki başlayan savaşlar ve giderek şiddetini artıran emek sömürüsü karşısında umutsuzluğa kapılan dünya halkları, uzun zamandır egemen güçler tarafından özellikle unutturulan bir sözcüğü yeniden anımsadı: “Sosyalizm!”

Devamını Oku
09.11.2025
Kraldan çok kralcılar

Sevgili okurlarım tarih bize, ülkelerin çökmesine en çok yardım edenlerin kraldan çok kralcılar olduğunu gösterir.

Devamını Oku
02.11.2025
İmecenin muhteşem gücü

Sevgili okurlarım ülkemin içinde bulunduğu belirsizlik durumu, giderek çoğalan çocuk çetelerinden söz etmek, öldürülen yoldaşların ardından ağıt yakmak, her gün bir kadın cinayetiyle yüz yüze gelmek beni hiç olmadığım kadar umutsuzluğa sürükledi.

Devamını Oku
26.10.2025
Hakan Tosun sen gittin gideli

Sevgili okurlarım bu hafta bir vatanseveri, bir doğa koruyucusunu, işi sadece gerçekleri belgelemek olan bir güzel insanı Hakan Tosun’u toprağa verdik.

Devamını Oku
19.10.2025
Düzenin yeni kurbanları: Katil çocuklar!

Bir avukat İstanbul’da kalabalık bir caddede, ofisi önünde maskeli kişiler tarafından Kalaşnikoflarla taranarak öldürülüyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap!

Sevgili okurlarım insanın tüylerini ürperten. “Bu kadar da olmaz” dedirten bir fotoğrafa bakıp duruyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Adana’nın yolları taştan sen çıkardın beni baştan!

Sevgili okurlarım hepiniz benim Adana sevgimi bilirsiniz.

Devamını Oku
28.09.2025
Kırmızı elbiseli küçük kız

Onun hiçbir şeyden haberi yoktu.

Devamını Oku
21.09.2025
Vahşetin korkunç sularında

Sevgili okurlarım şimdi gelin İtalya’nın Roma kentinde vahşet resimlerinin sergilendiği bir müzeye girelim.

Devamını Oku
14.09.2025
Bir kitap: ‘Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım’

Sevgili okurlarım bugüne kadar hiçbir kitap beni böylesine acıtmamıştı.

Devamını Oku
07.09.2025
Devlet bir sivil itaatsizlik örgütü müdür?

Sevgili okurlarım, sivil itaatsizlik özellikle yasalardan, yönetimden hoşnut olmayanların başvurduğu bir eylemdir.

Devamını Oku
31.08.2025
Bize kim düşe?

Sevgili okurlarım bugün yazıma Leonard Cohen’in “Herkes biliyor geminin su aldığını./ Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini./ Ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu” şiiriyle başlayayım dedim, herkes biliyor da ben neden böyle doktorun az önce biyopsi yaptığı bir hasta gibi endişeyle bekliyorum.

Devamını Oku
24.08.2025
Ah ah beni belediye başkanı yapmadılar!

Sevgili okurlarım iyice kafa sersemi olduk.

Devamını Oku
17.08.2025
Parayı veren düdüğü çalar!

Sevgili okurlarım bu yaz kendimi büyük bir açık hava tiyatrosunda oyun izliyor gibi hissediyorum.

Devamını Oku
10.08.2025
Şu nitelikli ol ne demek? Biri bana anlatsın!

Sevgili okurlarım bir hafta önce ülkemizde her yer yanıyordu.

Devamını Oku
03.08.2025
‘Kolay ölümler ülkesi’

Sevgili okurlarım başlık benim değil, sosyal medyada gördüm, sahibini aradım, bulamadım ama bu başlığa vuruldum.

Devamını Oku
27.07.2025
Asılacak kadınlar ülkesi

Sevgili okurlarım bu hafta yazar Pınar Kür’ü sonsuza uğurladık.

Devamını Oku
20.07.2025
Kavşaktayız yeni sorular sorma zamanı!

Sevgili okurlarım ne yazık ki kavşağa geldik arabayı ya uçurumdan aşağı süreceğiz ya da hepimiz yepyeni sorular sormaya, çözümler bulmaya çalışacağız.

Devamını Oku
13.07.2025
Topyekûn savaştayız!

Başlığım kimseyi şaşırtmadı değil mi? Evet, bu canım ülkede yepyeni bir savaş deneniyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Zeytine ağıt

Sevgili okurlarım şimdilik füzelerle, insansız uçaklarla yapılan savaş bitmiş görünüyor, doğrusu ben bittiğine hiç inanmıyorum. Bir yerlerde gene füzeler uçacak, çocuklar ölecek, ölüyor da. Şimdi gelelim bizdeki asıl savaşa. Evet dostlarım ülkemizin zeytinliklerimizi bitirme savaşı bu.

Devamını Oku
29.06.2025
Dünyanın hali gibi halimiz

Sevgili okurlarım meğer bizim bu kadim ülkemizde ne kadar çok savaş uzmanı varmış.

Devamını Oku
22.06.2025
Yeniden Türkiş Dekameron

Sevgili okurlarım, epey bir zamandır yaklaşık 20 yıldır bu köşede neredeyse aynı sorunları yazmaktan bıktım.

Devamını Oku
15.06.2025
‘Bana denizi göster’

Sevgili okurlarım gene bir bayram günü, üstelik pazar. Açık konuşmayı severim bilirsiniz öyleyse açık konuşayım ben bu bayramı hiç sevmem.

Devamını Oku
08.06.2025
Unutma biz Anadolu’yuz!

Sevgili okurlarım bir kentten başka bir kente taşınmak ne kadar zormuş.

Devamını Oku
01.06.2025
Biraz mevzu değiştirelim

Sevgili okurlarım 50 yıldır yaşadığım İstanbul’u bırakıp Kocaeli’nin Değirmendere Mahallesi’ne taşınıyorum.

Devamını Oku
25.05.2025
Cebinde şiirlerle dolaşan bir film yönetmenini uğurlarken

Sevgili okurlarım 25 yıllık hayat ve iş arkadaşım, kızım Dünya’nın babası cebinde şiirlerle dolaşan tüm hayatı boyunca devrime inanan film yönetmeni Ali Özgentürk’ü sonsuzluğa uğurladık.

Devamını Oku
18.05.2025
Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Devamını Oku
11.05.2025
24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali’nde toplu anılar

24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festival

Devamını Oku
04.05.2025
Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Devamını Oku
27.04.2025
Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Devamını Oku
20.04.2025
Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Devamını Oku
13.04.2025
Boykotun sessiz çığlığı

Boykotun sessiz çığlığı

Devamını Oku
06.04.2025
Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Devamını Oku
30.03.2025
Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Devamını Oku
23.03.2025