Aynı Göğün Altında: Zülfü Livaneli ve Maria Farandouri

Aynı Göğün Altında: Zülfü Livaneli ve Maria Farandouri

09.09.2023 13:32
Güncellenme:
Takip Et:

Kimi şarkılar vardır, başlangıç ezgisi bile bütün bir hayatı anlatır sana. Önceki gece Atina’da Akropolis’in eteklerinde Zülfü Livaneli ve Maria Farandouri konseri ülkelerimizde yıllardır güzel bir gelecek için düşleriyle gökyüzünü özgür kılmaya çalışanların bir kere daha sesi oldu. Şarkıları dinlerken yalnızca kendi tarihimiz değil acılı coğrafyamızın da tarihi birleşti. Müziğin tanrısı Apollon’a adanan Odeon’da yaşanan geceden Apollon da razıdır. Eminim! 
*
Kırk yıllık dostluklarını müzik tarihine armağan eden Zülfü Livaneli ve Maria Farandouri’nin sahneye el ele çıkıp, el ele inmeleri Troya savaşından beri karşı karşıya getirilmeye çalışılan iki halkın çocuklarına yeniden kardeşlik armağanıydı. Ege’nin iki kıyısının barış denizi olması için Atatürk ve Venizelos’tan başlayarak pek çok isim çaba gösterdi. Gecede İsmail Cem saygıyla anıldı. Yorgo Papandreu ise konsere katılarak barışın hiç bitmeyecek bir mücadele olduğunu gösterdi. Öyle ya; “İlkyaz gelince sürgün açar ölülerimiz yan yana/kalkar horon teperler ve sirtaki/Girit’ten dedem seslenir/ Foça’dan senin deden”* Bizler bağlama ve buzukiyle gözyaşlarımızı silerken bir gün birbirimize sarılma düşünü kurarız. 
*
Mikis Theodorakis’in Yunan cuntasına doğru giden yolda ve sonrasındaki karanlıkta anılarını sunduğu “Direnme Günlüğü” kitabı “Tehdit artıyor...” cümlesiyle başlar. Her iki yakada karanlığın esiri olan dönemler her zaman özgür düşüncenin önünde set olur. Yunan Ulusal Senfoni Orkestrası sahne alıp, daha ilk şarkıda, “Merhaba”nın çalınmasıyla gözyaşlarımın boşalması bundandır. Çocukluğuma giderim. Ankara’da kurt kışı kendini hissettirmeye başlamış. Bestekâr Sokak’taki evimizin penceresinden rüzgârda kelebek gibi uçuşan kar tanelerine bakarım. Küçük bir kasetçalarımız var. Babam daha çok Yunan müziği dinliyor. Manos Loizos’tan Theodorakis’e, acıyla ve aşkla harmanlanan ezgilere vurgun... Ataol Behramoğlu, “Ne anlatır Yunan şarkıları/sonsuz güzelliğe, sonsuz barışa dair” diyor ya... Belki de düşlerinde gelecekteki güzel günlerin tasarımını şarkılarla yapıyor. Oysa 12 Eylül’ün üstünden en fazla birkaç yıl geçmiş. Ataol Abi sürgünde. Biz kasvet içinde... “Kan çiçekleri” dört bir yanımızı kuşatmış. İşte Maria ile Zülfü’nün her sözünde, ezgisinde ruhumu kuşatan sevinç ve gözyaşı bu. Çünkü her şarkı anılarımızla bütünleşiyor. Kimi yurt odasında gizlice dinliyor şarkıları, kimi hapishanenin taş avlusunda, kimi de küçük evinin salonunda. Şarkılarla belleğimizin arasında muhteşem bir bağ var. Operacı arkadaşlarımız Teyfik Rodos ve Görkem Ezgi Yıldırım’ın özellikli sesleriyle konser güçleniyor, bağlamasıyla Erdem Şimşek harikalar yaratıyor. Yine geçmişe gidiyorum. Murat Karayalçın’ın belediye başkanlığı döneminde binlerce kişinin tek bir ağızdan şarkılar söylediği Zülfü Livaneli - Mikis Theodorakis hipodrom konserindeyim. Ortaokuldayım. Arkadan bir amca bağırıyor: “Helal olsun Mikis. Artık kardeşiz. Kimse bizi ayıramaz.”  Siyasetçilere en güzel yanıtı sanatçılar verir! 
*
Son birkaç gündür Atina yağmurlu. Konser saatinde yağmur yok diye sevinirken önce çiselemeye başlıyor. Sonra şiddetini arttırıyor. Orkestra üyeleri sazlarını korumak için sahneyi mecburen terk ediyor. Artık Zülfü ve Maria’ya konser alanını dolduranlar eşlik ediyor. “Eğil yağmur rüzgar eğil/bu benimki sevda değil” derken Poseidon da şarkılara eğiliyor. Yağmur diniyor. Zülfü Livaneli, Poseidon’a teşekkür ediyor. Sadece Poseidon mu? Şiirleriyle şarkılara ilham veren onca şairin de dileği bu... Aragon’un, Lorca’nın, Nâzım’ın, Eluard’ın, Orhan Veli’nin, Ataol Behramoğlu’nun, çevirisiyle adı anılsa da “ozanların Zeus”u Yannis Ritsos’un. Onlar bizim bütün kurbanlarımızın sesi oldular. Ve Türkçe şarkılara konsere gelen binden fazla Türk ve konser alanını dolduran Yunanlı kardeşlerimiz kendi dilleriyle eşlik ettiler bu dizelere. 
*
Çok sevdiğim Murat Uyurkulak’ın çok sevdiğim Tol romanı, “Devrim vaktiyle bir ihtimaldi, ve çok güzeldi,” cümlesiyle başlar. Aydınlık bir gelecek adına nice aydınımızı, insanımızı gömdük toprağın altına. Katillerin korunmasına tanıklık ettik. “Güzel” kendini  karanlığın eline bıraktı. Oysa o eşit ve gerçek anlamda demokrasiyle taçlanmış geleceğe kavuşmak bu kadar ağır bedellerle kuşanmamalıydı. Zülfü ve Maria’nın şarkılarıyla örülü gece gökyüzüne baktım. Herkesin gökyüzüne... benim de gökyüzüme... Babamla uzun süre sonra tekrar konuştum. Çocukluğumda en sevdiğim kaseti, Pablo Neruda’nın o olağanüstü dizeleriyle bezeli Theodorakis bestesiyle Canto General’i düşündüm. Maria Farandouri’nin en kudretli dalgaları bile sütliman hale dönüştürecek sesini... Bana bu güzelim şarkıları öğrettiği için babama bir kere daha teşekkür ettim. Birlikte konsere geldiğim canım kardeşim Zeynep Altıok’un da gökyüzüne bakışını gördüm. 
*
Bize senelerdir güzel bir hayali yaşatan Zülfü Livaneli’ye, Maria Farandouri’ye ve o gece yüreğimizle bütünleşen son yıllarda aldığı politik tutum nedeniyle içim burulsa da Mikis Theodorakis’e bin kere teşekkürle...

Yazarın Son Yazıları

Erhan Gökgücü Ödülleri

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında aklımda ellenmeden duran bir bölüm vardır.

Devamını Oku
29.11.2025
Çocuk Mezarlığı

Geçtiğimiz hafta Urfa’da marangoz atölyesinde çalışan bir çocuk işçi cezalandırılmak maksadıyla önce soyuldu.

Devamını Oku
22.11.2025
Evler...

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de...

Devamını Oku
15.11.2025
Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025
İç dökümü

İç dökümü

Devamını Oku
01.03.2025
Kral Çıplak

Kral Çıplak

Devamını Oku
22.02.2025
Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Devamını Oku
15.02.2025