Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bretton Woods Kurumlarında İstihdam Sorunu
“Büyük durgunluk” derinleştikçe kaygıların kısa dönemli istikrar ve “finansal derecelendirme” sorunlarından giderek daha reel ve daha kalıcı sorunlara kaydığı gözleniyor. Bu tespit, genellikle ana gerekçelerinin istikrar sorunu olarak yansıtıldığı IMF ve Dünya Bankası gibi Bretton Woods kurumlarınca da paylaşılmakta. Bu konuda en son örnek, Dünya Bankası’nın son Kalkınma Raporu’nda sergilenmekte. Dünya Bankası’nın bu seneki Kalkınma Raporu’nun ana başlığı İstihdam ve İş olarak belirlenmiş.
\nDünya Bankası’nın istihdam sorunu üzerine olan yaklaşımının genelde “piyasaların tökezlemesi” ve işgücü piyasalarının “katılığı” sorunları olarak görmekte olduğu bilinmekteydi. Bu defa Dünya Bankası’nın geleneksel, tutucu tutumunu bir yana bırakarak, iş ve istihdam sorunlarına daha gerçekçi ve yapısalcı gözlerle baktığını söylemek mümkün gözüküyor.
\nDünya Bankası, verilerinin ve analizlerinin çoğu kaynağının Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından üretilen belgelere dayandırdığı Rapor’unda ilk olarak günümüz finansal krizinin sadece bir sene içerisinde 22 milyon yeni işsiz yarattığını; 2008 öncesinde dünya işgücü piyasalarında istihdam artışının yüzde 1.8’lik bir oran ile aslında zaten çok düşük olduğunu; 2009’da ise bu oranın yüzde 0.5’e gerilediğini; 2011 itibarıyla da hâlâ kriz öncesi düzeyine çıkartılamadığını vurguluyor.
\nKamunun maliye alanının daraltılmış olması nedeniyle, kamuda istihdam olanaklarının daha da daraltıldığını; bu sürecin ise enformalleşme ve kayıtdışı çalışmayı özendirdiğini; eğitimin itibarsızlaştırıldığı ve sosyal dışlanmanın hızlandırıldığı yeni sosyal sorunlar yarattığını kabul ediyor.
\nGünümüzde küresel ekonomide toplam 200 milyon civarında açık işsiz bulunuyor. 2 milyara yakın insan ise işgücü piyasasına katılmıyor -dolayısıyla ne işsiz, ne de iş aramakta...
\n115 milyon çocuk, insan sağlığını tehdit eden, tehlikeli işlerde çalıştırılmakta. 21 milyon insan zorunlu iş koşullarında çalıştırılıyor.
\n***
\nBu gözlemlere ilave olarak, ILO’nun çalışmaları bir uyarıda daha bulunmaktadır: Büyümede son dönemde görülen yavaşlama ve yeniden toparlanmanın hangi hızda sağlanabileceğinin belirsiz olması nedeniyle dünya ekonomisi, kriz öncesi istihdam oranlarını yeniden tutturabilme açısından önümüzdeki iki yıl içinde yaratılması gereken 80 milyon işin ancak yarısını yaratabilecek konumdadır. ILO tahminleri, küresel işsizliğin 2012 yılında 200, 2016 yılında da 206 milyona ulaşabileceğine işaret etmektedir. Tahminlere göre işsizler arasında genç işsizlerinin sayısı yaklaşık 60 milyon, kadın işsiz sayısı da 80 milyon civarında olacaktır.
\nKüresel ekonomide toparlanmanın sağlanamamasından en fazla yoksulların ve güç durumda olanların etkilendiği açıktır. ILO tahminlerine göre dünyadaki her üç işçiden biri ailesiyle birlikte günde 2 dolarlık yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır.
\n***
\nBurada ironik olan nokta, tam da işsizliğin, eksik istihdamın ve yoksulluğun kritik sorunlar olarak gündemde odak noktasına oturduğu bir sırada istihdam yaratma sorunsalının ülkelerin makro ekonomik istikrar gündeminden düşürülmüş olmasıdır. Dahası, Çin’in ve Hindistan’ın küresel piyasalara açılması ve Sovyet sisteminin çöküşüyle birlikte dünyada ekonomik olarak faal nüfusa 1.5 milyar yeni çalışanın katıldığını da unutmamak gerekir. Bu, küresel işgücünün neredeyse iki kat artması ve küresel sermaye-emek oranının yarı yarıya azalması demektir. İşte bu koşullarda gelişmekte olan çok sayıda ülke sanayisizleşme, ciddi boyutlarda kayıtdışına kayma ve bunların sonucu olarak ücretli emeğin durumunun daha da kötüleşmesi gibi sorunlarla karşılaşmış, bunlar da gelir dağılımında yeni bozulmaları ve artan yoksulluğu beraberinde getirmiştir.
\nTemel sorun, sürmekte olan “finansal küreselleşmenin” sabit sermaye birikimini küresel ölçekte hızlandırmak yerine, daralan yatırım fonlarını ve sınırlı iş imkânlarını ülkelere yeniden dağıtmasından ibaret kalmasındadır. Daha somut olarak ifade edilirse, dünya ekonomisi yeterli iş yaratılması açısından çok yavaş büyümekte ve gelirinin çok daha küçük bir bölümünü sabit sermaye oluşumuna tahsis etmektedir.
\nBu sorunların ayırdında olmak, finansal derecelendirme kuruluşlarının tehdit ve kaprislerinin yönlendirdiği “istikrar arayışlarının” dışında başka sosyal ve ekonomik hedeflerin de söz konusu olduğunu kabul etmekten geçmektedir.
\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
Alfa Romeo'nun ilk elektrikli modeli: Junior Elettrica
-
'Kayyum atamaları, hukuksuzluk ve kontrollü kaos'
-
AKP’de kongre öncesi hazırlığı devam ediyor: Prof. Kalay
-
Emeklilerin Gözü Bayram İkramiyesinde: Beklentiler Karşı
-
Hutbelerde Bunlara Dikkat Edin!
-
Ekonomist Atilla Özkan'dan Şok Eden Enflasyon Yorumu!
-
Trump döneminde ABD ve dünya nereye gidiyor?
-
Yurttaşın Ekonomi Çığlığı:
-
'Erken kaos bekliyorum' Fatih Ergin açıkladı!
-
Türkiye’de siyasi ve toplumsal baskı artıyor
En Çok Okunan Haberler
-
‘Savunmasına katılmazsam namerdim’
-
İmamoğlu'ndan YÖK raporuna suç duyurusu!
-
Hukuksuzluk bitti, gazetecilik beraat etti
-
Bozdağ, AKP’li Osman Gökçek’i yalanladı!
-
Zorlu Holding'ten Cem Köksal'ın yerine 'eski' atama!
-
Özel'den TBMM Başkanı Kurtulmuş'a 'süreç' çağrısı
-
O şartı sağlayanların aylıkları artacak!
-
Bakan Ersoy’un eşinden ‘destek’ geldi!
-
Sigara fiyatlarına dev zam: Tarih verildi!
-
163 bıçak darbesiyle öldürdü, 'gülerek' savunma yaptı