Asıl Tehlike Sonra

19 Nisan 2015 Pazar

Kamuoyu yoklamalarına bakarsanız siyaset kilitlenmiş durumda. Nedeni, AKP’nin seçimleri birinci sırada bitireceği konusundaki neredeyse ortak görüştür. İkinci, üçüncü, dördüncü sıraları tartışıyoruz. Yine de genel kanı AKP oylarında bir miktar düşüş olduğu yönündedir. Ne kadar? Rivayet muhtelif; rivayetler AKP’nin anayasa değişikliği için gerekli sayıya ulaşamayacağı, hatta hükümet kurmakta zorlanacağı iddialarını içeriyor. Yüzde 40’ın altı ise neredeyse kesin yenilgi sayılıyor.
Öyle olmayabilir.

***

Olmayabilir, çünkü seçim sonrasının nasıl şekilleneceği sorusu siyasetin tüm faktörleri dikkate alınmadan yanıtlanamaz. Sandıktan çıkacak sonuçlar kuşkusuz önemlidir ama sandığa odaklı analizler, iktidarı bugünkü koşullarda neredeyse tek başına “temellük” eden Cumhurbaşkanı’nın seçim öncesi ve sonrası tutumunu, siyasi belirleyiciliğini hesaba katmıyor; her şeyin “kitaba göre” yürüyeceğini var sayıyor. HDP barajı aşsa, CHP, MHP oylarını belirgin biçimde artırsa bile seçimleri birinci sırada bitirmesi koşullarında AKP’nin eksikleri Cumhurbaşkanı’nın anayasayı kendine göre yorumlama kapasitesiyle kapatılacaktır. Bunu hesaba katmayan her analiz tökezlemeye mahkûmdur.
Siyasetin kilitlendiği nokta tam da burasıdır.

***

İşte bu nedenle iş seçimde değil, seçim sonrasındadır diyoruz. Çünkü seçim sonrasında AKP meşruiyet mücadelesine girişecek; bunun için yasaları zorlayacak, seçim öncesi hazırlıklarını yaptığı “güvenlik yasaları” ile sokakları kapatacak, muhalefet partilerini çizgi dışına çıkmakla suçlayacak; durum gerçekten kendisi için tehlike sınırlarını aşıyorsa, uluslararası koşullarda da bir açık, bir gedik bulursa milliyetçi duyguları körükleyerek dış serüvenlere girişmekten kaçınmayacaktır. Bu hep gönüllerinde yatan aslandır. Çekinmeyecektir; “Suudilerle ortak harekât” dedikodularının Amerikan gazetelerine, örneğin Huffington Post gazetesine düşmesinden de mutlu olmuşlardır.

***

“Seçimlerden sonra” diyorlar “teorik hazırlığın tamamlandığını” söyleyen Suudi kaynaklar, önce değil. Kuşkusuz öyledir; AKP henüz seçimlerden umudunu kesmiş değildir. Propaganda sürecini iyi değerlendireceği Ağrı olaylarından bellidir. Üstelik daha zaman var. Cumhurbaşkanı’nı iyi tanıyanlar “şapkadan çıkarılacak başka tavşanlar olabileceğini” neredeyse bilerek söylüyorlar. Neyse, bu türden şapka-tavşan oyunlarını önlemek zordur ama en azından seyircinin uyanık olması bir ölçüde sağlanabilir.

***

Bizi asıl ilgilendiren seçim sonrasıdır. Tüm dikkati buraya vermek, burada yoğunlaşmak, AKP’nin, özellikle de Cumhurbaşkanı’nın meşruiyet sınırlarını zorlayacağı gerçeğinden hareket ederek hakları savunmaya hazırlanmak yerinde olacaktır. Toplantı ve gösteri hakkının, özgürce yazıp çizme, haberleşme hakkının karşılaşacağı saldırılara karşı direnmek yaşamsal önem taşıyacaktır. Sandıkta istediği sonucu, yani anayasa değiştirecek çoğunluğu elde edemeyen parti, amacına başka yöntemlerle ulaşmak isteyecektir. “Dur” diyebilecek güç ancak haklarına sahip çıkacak yığınlar olabilir.

***

Seçim sonuçlarında AKP’nin arkasında yer alan ama parlamentoya daha güçlenerek girecekleri varsayılan CHP oylarını artıramasa ya da HDP barajı geçemese bile, hem politik etkinliklerini korumak hem de Türkiye’nin bir serüvene girmesini önlemek için, yasal, meşru, evrensel demokratik hakları savunan toplumsal muhalefetle, Hazirancılarla diyalog kurmaya hazır olmalıdırlar.
Kısacası yalnız seçim öncesi değil, sonrası da tehlikelerle doludur.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları