Bizi Kurtaracak Olan...

27 Mart 2016 Pazar

ABD savcısı Rıza Sarraf’ı tutuklayınca ortalık karıştı. Kimi iktidar yandaşlarının “Sarraf konuşur da ayakkabı kutuları, saatler, yatıp kalkmalar, sıfırlamalar yeniden gündeme gelirse” telaşını anlamak mümkün. Gazetelerin, gazetecilerin bu tuhaf tutuklama olayının öncesini sonrasını, ABD - İran anlaşması ile ilişkisini, Babek Zencani’nin idama mahkûm edilmesi ile bağlantısını araştırmaları, haberin peşine düşmeleri ise ertelenmesi ayıp gazetecilik görevi. Ama bu gerçekten ilginç gelişmeden, “AKP’ye büyük darbe” sevinci çıkarmak anlamsız.

***

Peki ama Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük yolsuzluk olaylarını yeniden gündeme getirmesi kaçınılmaz olan bu gelişme iktidar çevrelerini hiç sarsmayacak mı? Sarsıldılar; 7 büyüklüğünde depreme tutulmuş gibi bir halleri var. Nereden anlıyoruz? Öncelikle Havuz Medyası’nın ışık görmüş yarasa halinden; tetikçilerin hiç vakit yitirmeden harekete geçmelerinden, “Sarraf’ın ne kadar hayırsever bir işadamı” olduğunu, “Türkiye’ye ne çok paralar kazandırdığını” anlatmaya soyunmalarından anlıyoruz.

***

Anlamadığımız, neden kendilerini bu kadar yorduklarıdır. Telaşa mahal yoktur “gazatacı” kardeşler; uluslararası politikada AKP hükümeti eliyle çıkılması zor bir çıkmaza sokulmuş Türkiye için bu gelişme hiçbir şeydir, önemsizdir. Bu durum yalnızca gerçekten sıkıntılı dış politikanın kimi “iç politika durumları” ile yani yolsuzluklarla; inşaat, yani çimento, kereste, yani odun, sürekli kendini çoğaltan rant, yani su yolları, boğaz köprüleri vesaire ile bağlantısını ortaya koyan küçük, gerçekten küçük bir gelişmedir.

***

Peki o halde halkımız neden bu kadar diline doladı, neden Twitter âlemi bu kadar heyecanlandı? Doğal karşılamalı; birtakım rant işlerini kovalayacak, siyasi nitelikli davalarda kendini ortaya atabilecek savcı hasretindendir. Ama siz kolay mı sanıyorsunuz; oradan oraya sürülmek ne demektir bilir misiniz? Hadi sürülmedi diyelim, yarın “solcu, paralelci, işe yaramaz, bizden değil” listelerinde adının çıkmayacağı ne malum. Zor zamanlardadır memleketin hukuk adamları; işte bakın gözü kara avukatları “sen kimi savunuyorsun bakalım” diye derdest etmediler mi; “avukat dediğin kim olursa olsun sanığı savunmak durumunda olan kişidir” dedin de seni dinleyen mi oldu?

***

Konuyu dağıtmayalım; bu Sarraf işi çok da karışık değildir. Korkunun dağları beklemesi işin tabiatı gereğidir. Güç bela örtbas edilmiş ağır bir suçun yeniden konuşulur hale gelmesi kuşkusuz zanlıların telaşa kapılmasına yol açar. Halkımızın hiç unutmadığı bu yolsuzluk, rüşvet, rant mant işlerinin uzaklarda bir savcının marifeti ile yeniden gündeme gelmesine sevinmesi normaldir. Normal olmayan bu gelişmeden memleketin kurtuluşu konusunda derin anlamlar çıkartılması, dış politikası artık beğenilmeyen AKP iktidarının bu nedenle yıkılıp gideceği türünden abuk subuk yorumlara bel bağlanmasıdır.

***

Biz egemen güçlerin, emperyalist merkezlerin memleket kurtarmasından fena halde korkarız. Başımıza gelen tüm “kurtarma” operasyonlarının bedelinin ne kadar ağır olduğunu yaşadık, gördük, iyi biliriz.
Tarih boyunca, yılmadan, bıkmadan, usanmadan, yenilsek de yeniden ayağa kalkıp, “bizi kurtaracak olan kendi kollarımızdır” dememizin nedeni budur.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları