Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Cumhuriyet Okuru (09.02.2015)

09 Şubat 2015 Pazartesi

Cumhuriyet okuru farklıdır diye başlayalım söze. Gerçekten de öyledir. Okurlarımız biliyorlar; Türkiye’de medya zor durumdadır, ağır koşullarda çalışıyor, baskı geçmiş dönemlere göre olağanüstüdür. Medyaya yönelen baskıda akla gelebilecek her türden yöntemin kullanıldığını da biliyor, yaşıyoruz. Yazılı basının karşılaştığı zorluklar ise teknolojik gelişme nedeniyle ayrıca katlanmış durumdadır. Gazete çalışanları binbir emekle hazırladıkları haberlerin, yorumların daha gazete bayilerde yerini almadan internet sitelerinde “kes yapıştır” usulüyle yer aldığını görürler. Bunun nasıl yorumlanması gerektiğini okurlarımıza bırakıyorum. Ama üzücüdür. Ne yazık ki internet siteleri henüz kendi kaynaklarıyla gazetecilik yapmaktan uzaktırlar. Öte yandan bu durumun gazetelerin satış rakamlarını etkilediği de bir gerçektir.
Cumhuriyet gazetesinin şu günlerdeki satış rakamı 50-55 bin arasında gidip geliyor. Bu rakamlardan okurlarımız gibi gazete yönetimi de hoşnut değil. Nedenleri, nasıl üstesinden gelinebileceği konularında yoğun çaba harcadıklarını yakından biliyorum.
Bu arada bağımsız bir araştırma kuruluşunun verilerine göre, Cumhuriyet gazetesini satın alanların dışında da okurlarımız var bizim. Bu veriler okur sayısının satın alınan gazete sayısının 11 katına ulaştığını gösteriyor. Kuşkusuz bu rakamlar gazeteye gelir olarak geri dönmüyor ama biz yine de Cumhuriyet okurlarının sayısının satın alarak okuyanlardan daha fazla olmasından da yakınmıyoruz.
Daha iyi bir gazete verebilmek için okurlarımızın eleştirilerini aktarmaya büyük özen gösterdiğimi bu köşenin izleyicileri biliyorlar. Bu arada Cumhuriyet okurunun okur sayısı kadar farklı yaklaşımlara sahip özgün bir kitle oluğunu da söylemek yerinde olur. Bu farklılıklar kimi zaman haberler, kimi zaman gazete yazarları konusunda olabiliyor. Bir okurumuzun beğenmediği yazarımızı geniş bir okur kitlesinin ısrarla izlediğini saptayabiliyoruz. Bu farklı yaklaşımlar siyasi yorumlar konusunda da olabiliyor. Kimi okurlarımız gazetenin hemen her konuda kendine özgü bir görüşe sahip olması gerektiğini savunuyorlar. Gazetenin bu konudaki tutumu ise Yayın İlkeleri’nde açık net bir şekilde belirtilmiştir. Gazete haberde, gerçeği nesnel bir şekilde okurlarına aktarmak durumunda ve zorundadır. Yorumlarda ise hukuksal sakınca, hakaret, nefret söylemi dışında tam bir özgürlük esas alınmıştır. Bu konuda gazete yönetiminin kimi zaman gazeteye zarar verebilecek polemikler de dahil bu yorumlarda özgürlük konusunda hassas davrandığını okurlarımız yakından biliyorlar. Peki, hiç mi kural yok. Kuşkusuz tüm gazete çalışanlarını bağlayan kural laik, demokratik Cumhuriyet’i savunma kuralıdır.
Bu arada Cumhuriyet gazetesinin bir de aktif okur grubu var. CUMOK’lar diyoruz biz onlara. Kendi kendilerine unvanlar vererek gazete aleyhine çalışanlar bir yana CUMOK’lar bizim gönüllü eleştirmenlerimizdir. Her zaman gazetenin çıkarlarını önde tutarlar. CUMOK’lar gazetenin Ombudsman’ı olarak da benim en fazla desteğine gereksinim duyduğum aktif okurlar grubudur. Kimi zaman kızarlar, eleştirilerinin dilini keskinleştirirler ama gazetelerini kimilerinin öğütlediği gibi terk etmeye yanaşmazlar. Onlar satış rakamlarının çok çok üstünde olan okur kitlesinin gazeteyle yakından ilgili okurlarıdır. Onlardan gelen mektupları yanıtsız bırakmamaya özen gösteriyorum.

Okurlardan kısa kısa

Avrupa maçları
Gazetemizde Avrupa’nın futbol devlerinin maçlarıyla ilgili haberler pek yayımlanmıyor. Avrupa devlerinin maçları ayrıntılı olarak verilirse gençlerin gazetemize olan ilgisinin artacağını düşünüyorum. Saygılarımla. Yusuf Türkoğlu

Beşiktaş’a da ilgi lütfen
Gazetenizde Beşiktaş haberlerine diğer takımlar kadar (Fenerbahçe ve Galatasaray) yer vermediğinizi veya onlar kadar alan ayırmadığınızı gözlemledim. Sizden ricam, benim gibi hem gazetenizi hem de Beşiktaş’ı takip eden okurlarınızın bulunduğunu bilmeniz ve sayfalarınızda eşit oranda yer vermenizdir. Okuduğum gazeteyi alınca orada takımımdan haberler bulamamam beni ve diğer BJK’lileri mutsuz eder. İyi çalışmalar dilerim. Hamdi Kılıçoğlu

Başkanlık sistemleri
Başkanlık sisteminin tartışıldığı şu günlerde hepimize büyük görevler düşüyor. Sanıyorum dünyada çeşitli ülkelerde uygulaması olan başkanlık sistemini bütün yönleriyle inceleyen, bizim eski Cumhurbaşkanlığı, Senato, Anayasa Mahkemesi’nden oluşan sistemimizle karşılaştıran, riskleri inceleyen bir dosya yazı serisi hazırlamanızı bekliyorum. Sanıyorum tam zamanı. Saygılarımla. Serdar Yurdakul

Türkçede Katolik Demek Yeterlidir
Sayfanın alt-ortasındaki “Kürtaj yasağı ...” haberinin girişini “Roman Katoliklerin belirleyici olduğu Şili’nin ...” dikkatle okuyunca eminim sorunu sizler de hemen anlayacaksınız. Bizim yalnızca “Katolik” dediğimiz kimselere İngilizce konuşan ülkelerde (belki başkalarında da?) “Roman Catholic- Roma’ya, Vatikan’a bağlı Katolik anlamında” derler. Oysa haberdeki ifadeden uzun süredir -aşağılayıcı sayılan- “Çingene” yerine artık “Roman” denilen insanlar anlaşılıyor. Haberi aktararak yazanın iki kat (Hem İngilizce kullanımı, hem de Şili halkını) bilgisizliğinden olsa gerek. Gazetede bu gibi kusurlar -kimi zaman beterleri- zaman zaman görülüyor. İnsanı “Acaba tiraj düşüşünde etkisi var mı?” diye de düşündürüyor. Lütfen ilgilileri uyarın, hatta eğitin. Selamlarımla. Ömür Akyüz

Başlıklar Yanıltmasa
36 yaşındayım ve 19 yıllık Cumhuriyet okuruyum ve bireysel aydınlanmamın önemli bir kısmını Cumhuriyet gazetesine borçlu olduğumu söylemem abartı olmaz sanırım. Bu yüzden internet sayfasında gördüğüm bir hatayı size bildirmeyi bir ödev olarak görüyorum. İlgili haberin başlığı şöyle: “Polisin 24 saat ‘Bilal’ nöbeti: 340 milyon lira” Bu başlığı okuduğumda, polisin 24 saatlik nöbetinin 340 milyon liralık bir maliyeti olduğunu zannettim. Ancak haberi okuduğumda polisin, adı geçen şahsın 340 milyon TL değerindeki villasının önünde nöbet tuttuğunu anladım. Son zamanlarda gazeteniz internet sayfasında bu tarz “yanıltıcı” ya da “provokatif” denilebilecek başlık hatalarına pek çok kez rastladım. Bu hataları büyük bir üzüntü ile karşılıyorum. Saygılarımla. Hürcan Kömürcü

Daha mı Önemsiz Buldunuz?
Ben Ezgi Bozkurt, Cumhuriyet okuruyum, aynı zamanda 2012 yılında Dış Haberler servisinde yaz stajı yapmıştım. Biliyorsunuzdur İranlı yasaklı müzisyen Mohsen Namjoo Ankara’da ve İstanbul’da konser verdi. Kim Kardashian’ın üvey babasının cinsiyet değiştirmesine, Shakira’nın ikinci çocuğuna, Hadise’nin hatlarına internet sitenizde geniş yer verilirken bu konserlerden sadece Kültür Sanat bölümünde “böyle de bir şey olacak” şeklinde bahsedilmesine çok şaşırdığımı ve bu şaşkınlığı birçok okurunuzla paylaştığımı belirtmek istedim. Teşekkürler, saygılar. Ezgi Bozkurt

Övgü ve Eleştiri
Gazetenizin sadık bir okuyucusuyum. “Kadınsız Kadın Komisyonu” manşetiniz beni oldukça heyecanlandırdı. Kadın hakları ihlalini görmezden gelmemeniz oldukça tatmin edici. Kendi kendime düşündüm; acaba sadece gazeteler değil de televizyondaki kuru gürültüyü aratan tartışma programları da bu konuya sessiz kalmasalardı ne güzel olurdu diye. Cinayetler, hak ihlalleri sadece sözde değil, gerçekten tartışılır olsa, akademisyenler, gazeteciler, örgütler bir araya gelseler ve bu tatsız mevzu gözler önüne serilse ve iç karartıcı tabloya gerçekten çözüm odaklı yaklaşılsa nasılsa faydalı olurdu diye düşündüm. Takdir ettiğim manşetinizden sonra üçüncü sayfa haberlerini okumaya konulduğumda “Lekeli bardakla zafer kazandı” haberinizin dile getiriliş şekli dikkatimi çekti. Haber değeri ve tiraj kaygısı göze alındığında böylesi küçük kelime oyunlarının değeri aşikâr. “Kadın hâkim” vurgusu kadını alçaltmakla kalmıyor, aynı zamanda erkeği de yeriyor. Bulaşık kadın işidir, bulaşıktan kadın anlar, erkek bu işten anlamaz, kadının yıkadığı bulaşığı umursamaz, empati kuramaz, kadın kadını anlar, hâkimse bir de cezayı keser mi demeye getirdiniz? Böylesi bir tezat, en azından kadın hakları ihlaline dikkat çekmeye çalıştığınız bir güne denk gelmeseymiş keşke. Merve Yanmaz  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları