Biz kadınlarımızın onurunu “etek boyu”nda arıyor; acı ama gerçek, “kadın sorunu”nun cinsel ayrımcılığa dayandığını bir türlü anlamıyoruz.\n

Yazıma böyle başlamamın nedeni, THY hosteslerine giydirmeyi düşündükleri giysiden ötürü...\n

Aslında burada yazmak istediğim, kadınların giydiği giysinin uzunluğu değil, kadınların “tepeden tırnağa örtünmesinin” amaçlanması...\n

Türkiye bu yola girdi artık, ne yaparsanız yapın çıkması çok zor!\n

Kadın sorunları evrenseldir, tüm dünyada görülür...\n

Hele Ortadoğu ve Kuzey Afrika gibi Müslümanların egemen olduğu toplumlarda kadına şiddet ve ayrımcılık tüm ayrıntılarıyla gözler önüne çıkar.\n

Ülkelere göre farklı bile olsa, kadın dışlanır, evden çıkmaz.\n

Ülkelere göre kadınların hem okuma hem de çalışma olanaklarından yoksun olduğuna tanık oluruz.\n

Prof. Dr. Server Tanilli, bir kitabında “Kadın sorununun neresindeyiz” diye sorarken, bir gerçeğin altını şöyle çiziyordu:\n

“...Artık biliyoruz, kadının doğasından değil, tarihten gelen bir durumdur bu itiliş; tarih boyunca, ‘kozmolojiler, dinler, boş inançlar, ideolojiler, edebiyatlar’, yarattıkları kadın imgesiyle böylesi bir itilişe hazırlayıp durmuşlardır.” \n

***\n

Asla “kadın doğası” ve “ebedi kadın” diye bir şey yoktur.\n

Cinsler arasındaki farklılıklar toplumların yarattığı gerçeklerdir, doğadan gelmezler...\n

Cinsiyet ayrımcılığı, kadına şiddet konusunda Server Tanilli’nin yazdığı çok sayıda yazı vardır.\n

Bunların tümü okunması gereken yazılardır...\n

Yaşamı kucaklayan, kadınların tarihini anlatan...\n

Üstelik erkeklerin tarihini içine katarak!\n

Çünkü her iki cinsin eşitliği, ağır ağır yürümüş bir tarihtir...\n

19. ve 20. yüzyıldan beri her iki cinsi “eşitlik ilkesi”nin kapsadığı bir devrim...\n

Bugün kadınlar hâlâ sömürülüyor, dövülüyor, öldürülüyor, ırzına geçiliyor.\n

Bunun Türkiye’de ve dünyada örnekleri çoktur...\n

Artık bu kayıtsızlığa boyun eğmek, susmak, tepki göstermemek dönemi çoktan geçmiştir.\n

Türkiye’de kadın hakları savunucuları vardır.\n

Korkusuz!\n

Mücadeleci!\n

Dik duran!\n

Avrupa’da kadınların devrimine, özellikle kadın-erkek eşitliğine, gecikerek bile olsa Türkiye de katılmıştır.\n

Peki nasıl olmuştur bu?\n

Batı’daki aydınlanmanın, yani akılcı laik devrime, sonunda Türkiye’nin katılmasıyla...\n

Bu süreçte radikal adımlar Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu, laik demokratik cumhuriyetle olmuştur, yobazların karşı çıkmasına karşın.\n

Bu uyanış, dünyadaki tüm Müslüman ülkeler arasında, salt Türkiye’de gerçekleşmiştir.\n

***\n

Türkiye’de “1923, Aydınlanma Devrimi”nin başlangıcıdır.\n

Kadınlara seçme ve seçilme hakkı kimi Avrupa ülkelerinden önce, 1934 yılında verilmiştir.\n

Laik demokratik cumhuriyete karşı güçler, gerici faşist iktidarlar, dinciler laik demokratik devrimi yıkmak, kadın-erkek eşitliğini ortadan kaldırmak için büyük çaba harcamışlardır.\n

Bu süreç bugün ivme kazanmış, kadının onuru, iffeti “giysi boyu”yla ölçülür olmuştur.\n

2013 yılında acı ama gerçek olan, kadınların ikinci sınıf yurttaş olmasıdır.\n

Kız çocukları okula gönderilmemekte, 14-15 yaşlarında evlendirilmektedir.\n

Kadın cinayetleri aldı başını gidiyor...\n

Batman’da intihar eden genç kadınları, kızları anımsayın...\n

90’lı yıllarda Hizbullah’ın, pantolon giyen kızların kulaklarını, burunlarını kestiğini...\n

Ya bitip tükenmeyen şu töre vahşeti...\n

Erkek kardeşin, kız kardeşini kasap bıçağıyla doğraması...\n

Tüm bunlara karşı ülkemizde kadınlar, kadınlarımız savaşıyorlar.\n

Başları dik ve onurlu!\n

Ben onları saygıyla selamlıyorum...