Hikmet Çetinkaya

Öğretmenim...

25 Kasım 2014 Salı

Benim öğretmenim din bezirgânlarına ödün vermez, tarikat şeyhlerine teslim olmaz...
Bilimden, uygarlıktan yanadır o!
Demokrasiyi, özgürlükleri yaşam biçimi olarak görür; laik, demokratik cumhuriyeti savunur!
Hurafelerle işi olmaz...
Din, dil, ırk, mezhap, inanç ayrımcılığı yapmaz...
Benim öğretmenim onurludur...
Van’da, Edirne’de, İstanbul’da, Samsun’da, Hakkâri’de...
Memleketin dört bir yanında...
Çalmaz, çaldırmaz benim öğretmenim...
Mustafa Kemal’i, Aydınlanma Devrimi’ni savunur; savaş değil barış ister, eşit yurttaşlık, kardeşlik...
Sevdayı büyütür gözlerinde, insan sıcaklığını, sevgiyi...
Sınıfın sobasını yakar öğrencileriyle o viran dağlarda, vadilerde, ovalarda...
O okullarda!
Düşleriyle yaşar...
Öğretmenler Günü’nde dağ köylerinde, soğuk gecelerde neler düşünüyorsun öğretmenim? Büyük kentlerde nasıl geçiniyorsun aldığın maaşla öğretmenim?
Sen düşünürken ben de çocukluk günlerime gidiyorum, Edremit’in Güre beldesine...
O ilkokulumu, taş öğretmenevini, gaz lambası ışığı altında ders çalıştığım yılları...
Yıllardır Paris’te yaşayan Hasan Kudar’ı anımsıyorum...

***

Türkiye bugün eğitim sorununu çözebildi mi?
Öğretmeni düşman sayan, okulları ticarethaneye, öğrencileri müşteriye çevirmeyi hedefleyen, bunu başaran bir zihniyet zaten yapacağını yaptı...
12 Eylül’ün ürünü olan özel okullar, dershaneler patladı...
Milli eğitim çukura düştü, öğretim birliği devrimi yıllar ve yıllar önce tarihin çöplüğüne atıldı...
Bilim yerine eğitimde dincilik anlayışı körüklendi, dini bütün “altın nesil”ler yetmedi, karşılığında dindar nesil”ler ortaya atıldı...
Dinciliği amaçlayan bir kafa yapısı, bilimden uzak üniversite eğitimi, yoksul alilelerin çocuklarına “imam hatip” adresi...
Zorunlu din dersi, derken sözde “Alevi Açılımı”, Tunceli’ye müze, yol falan yutturmacası...
Kürtlere “çözüm yakında” kandırmacası...
Ortada ne açılım var, ne çözüm...
İlhan Selçuk 10 yıl önce şöyle yazmış:
“Hastaya hekim gerekli...
Bunlar üfürükçü!
Peki, ne yapmalı?
Yalnız çocuklarımız mı sınavda sıfır çekiyorlar?
Büyüklerimiz siyasette ne çekiyorlar?
Sıfıra sıfır...
Elde var sıfır...”

***

Aydınlanmanın ışığı olan, devrimci, yurtsever öğretmenlerimi saygıyla selamlıyorum...
İstanbul yine soğuk ve yağmurlu!
Sen üşüyorsun öğretmenim...
Dudakların çatlak, umutların kırık senin!
Eğitimdeki ayrımcılık ve gericilik, zorunlu din dersleri...
Üstelik camilerde ve mezarlıklarda uygulamalı din dersi!
Çocuklar arasında başlayan “kâfir, yobaz, dinsiz” tartışmaları...
Başbakan 15 bin atama yapılacağını söylese de hâlâ atama bekleyen binlerce öğretmen adayı...
Kimi maden ocağında, kimi fırında, kimi garson...
Pazarcılık yapan öğretmenler, öğretmen adayları...
Eğitim sisteminde son 12 yıl içinde yapılan köklü değişiklikler...
AKP’nin tutucu eğitim sistemi!
Alın size “Yeni Türkiye”, çağdaşlık, bilim...
Eğitim-İş’in araştırmasına göre öğretmenlerin yüzde 81’i kredi kartına, yüzde 79’u bankaya, yüzde 39’u kişilere borçlu.
Öğretmenlerin yüzde 40’ı ise ailelerinden parasal destek alıyor...
Üç öğretmenden biri yukarıda değindiğim gibi ek iş yapıyor.
OECD ülkeleri arasında benim öğretmenim en çok çalışıyor, ama en az ücreti alıyor...

***

İşşiz öğretmenler ülkesi benim ülkem...
Öğretmenim yalnız, öğretmenim itilip kakılıyor, kimi zaman demokratik haklarını kullandıkları için güvenlik güçlerinin saldırısına uğruyor...
Dayak yiyor, gözaltına alınıp tutuklanıyor...
Yine de Öğretmenler Günün kutlu olsun benim acılı, hüzünlü, yalnız öğretmenim!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları