Genç Bir Girişimciye Öneriler

26 Nisan 2011 Salı
\n\n\n

Bu öneriyi bir yıl önce yapmıştım, yeniden öneriyorum.

\n

Dünya giderek benim için daha anlaşılmaz oluyor, oysa tam tersi olacağını düşünmüştüm. Yaşlandıkça her şeyi daha net kavrayacağım gibi şu anda tümüyle çürütülmüş bir saplantım vardı. İşte açıkça itiraf ediyorum; bu yeni, bu hızlı ve her şeyin tüketilmek için var olduğu bu dünyayı kavrayamıyorum. Ve kendimi çok uzakta, ıssız bir adada gibi hissettiğim günlerin sayısı hiç de az değil.

\n

Hayatım boyunca sanatın ve aşkın dünyayı değiştireceğine inandım. Şimdi bu inancım da kökünden sarsılıyor. Nedeni benim için çok açık; özgürlüğün ve bireyin en büyük varoluşu aşk, çoktan ayağa düşmüş durumda. Canım yeni yazılmış hiçbir aşk romanını okumak istemiyor. Birkaç tane denedim; biliyorsunuz şimdilerde adında aşk olan her şey çok hızlı sattığından günde en az bir tane aşk romanı basılıyor. Aşk psikologlarından, aşk hocalarından geçilmiyor. Ama ne yazık, okuduklarımdan hiçbiri beni sarmadı, sahici bulmadım, sadece satılmak için yazıldıkları duygusu daha ilk sayfadan beni yakaladı.

\n

Sadece kitaplar mı? Çevremde duyup gördüğüm aşklar da beni hiç etkilemiyor. Yaşlandık mı nedir, altı gün süren ya da en uzunu iki ayı bulan, kimsenin kimseye hiçbir yaşam tadı katmadığı, sadece cinselliğin, o da dergilerden öğrenilen biçimiyle, yaşandığı aşklar bana aşk gibi gelmiyor. Hiç kimsenin statüsünden vazgeçmediği, herkesin bir başkasını düşünerek yaşadığı aşklar ne kadar sahici olabilir ki?

\n

Gerçekten bozuluyorum, örneğin gencecik insanlara, öğrencilerime Mavi Melek” filmindeki yaşlı profesörün genç ve hoppa kabare şarkıcısına duyduğu aşkı anlatıyorum. Bu aşk için mesleğini, tüm yaşamını geride bıraktığını, sadece ve sadece kadının yanında olmak için yaşadığını söylüyorum. Yanıt şaşırtıcı oluyor: Adam da bir kadın için amma düşmüş!” Evet, profesörün tutkusu, çoğunluk tarafından üstelik bunların epeyi genç insanlar, bir düşüş olarak algılanıyor. Tutkunun derin ve karmaşık suları artık insanlara çok uzak. Bütün bunlara ne neden oldu, diyorum... Ortaçağdan bu yana değişmeyen insan olma hallerimize ne oldu?

\n

Sadece moda olanın peşinden sürüklenen bir dünyada tutkudan ne kadar söz edilebilir? Her şey, evet her şey satış için artık! Sadece bizde değil, dünyada bu böyle. Şu hale bakın, en iç gıdıklayıcı seks kliplerinin ve şarkılarının bir numaralısı Madonna, çocuk kitabı yazıyor ve bu kitap hit oluyor. Madonna ve masumiyet! Tanrım dünya hiç bu kadar karmaşık ve anlaşılmaz bir hale gelmemişti.

\n

Bu yazı bir iç dökmeye dönüştü, ama biliyorum benim gibi bazı günler kendilerini bu azgın dünyadan çok uzakta, ıssız bir adada hissedenlerin sayısı hiç de az değil. Derin bir çaresizlik ve yalnızlık duygusu pek çoğumuzun yakın arkadaşı oldu artık. İşte bu noktada benim bir önerim var. Biliyorum her şeyin satılık olduğu bu dünyada benim bu önerimi ciddiye alacak pek çok özel girişimci ortaya çıkacaktır. Şimdi sıkı durun, muhteşem önerim geliyor.

\n

Efendim, benim gibi bu yeni dünyayı kavrayamayanları, hâlâ eski değerlere sımsıkı sarılanları, etik, erdem, vicdan, aşk, tutku, arkadaşlık, yoldaşlık diyenleri bir ilanla bir araya toplasınlar. Sayılarının çok fazla olduğunu sanmıyorum, bunları topladıktan sonra hepsini şöyle iklimi güzel, ağaçlar içinde, ağaçlar zeytin ağacı olursa daha etkili olur, evet böyle bir adaya getirsinler. Herkese bir kulübe, herkese bir bilgisayar versinler, bu lüksten vazgeçmek olanaksız. E sonra” diyorsanız bekleyin. Şimdi işin püf noktasına geliyorum. Girişimcimiz bize orada bedava bakmayacak değil mi? Ayrıca tek bir amacı var, bizden para kazanmak. O zaman ne yapacak, adaya yirmi beş kişilik turlar tertipleyecek ve sırayla hepimiz bu turların müşterilerine artık eskimiş değerlerimizi, eskimiş tutkularımızı tek tek anlatacağız. Yani sizin anlayacağınız bir açık hava müzesinin canlı ve konuşan heykelleri olacağız.

\n

Müşteriler bizi hayretle dinleyecekler, bir kitap uğruna on yıl içerde yatmanın ne olduğunu hiç anlamayacaklar. İnatla öğrencilere şiir okuyan birinin sürgün yaşamını dudak bükerek izleyecekler. Bir erkeğe ya da bir kadına duyduğu tutku nedeniyle yollara düşen, her şeyini terk eden birini biraz enayi bulacaklar ve ah iyi ki, biz bunları yaşamıyoruz diye mutlu ve mesut evlerine dönecekler; biz de kulübelerimize. Ama o kulübelerde her zaman yeni tutkular ve hikâyeler bizi bekleyecek. Bizim de tek tesellimiz bu olacak.

\n

Evet, önerimi bir yıl sonra yeniden gündeme getiriyorum ve yerine getirecek genç girişimcileri şiddetle bekliyorum.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları