Leyla Tavşanoğlu

Aklınızı başınıza toplayın

17 Ağustos 2014 Pazar

HDP milletvekili Altan Tan Ortadoğu’daki farklı Kürt gruplarına birleşme çağrısı yaptı:
IŞİD şu an küresel güçlerin ingilizanahtarı. Bu ingilizanahtarı Erdoğan’a, Barzani’ye, Nuri el Maliki’ye ayar vermek için kullanılıyor. Irak konfederasyon olacak. Orada İran ve Türkiye etkisi balanslanacak.
Rojava’yı, Irak Kürdistan bölgesini Barzani olarak tek başıma yönetirim, bu mümkün değil. Bunun mümkün olmadığını en ufak bir rüzgârda kartondan kalelerin yıkıldığını, Erbil’de feryat eden Kürtlerle Mahmur’u 24 saatte boşaltan Kürtlerin anlaması lazım.

LEYLA TAVŞANOĞLU
HDP Diyarbakır milletvekili Altan Tan, Tayyip Erdoğan’ın 12. Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin nedeninin muhalefetin halkın önüne düzgün bir proje ve vizyon koymaması olduğunu söylüyor. Bir dönem çok eleştirdiği HDP’nin, bütün toplumu kucaklayıcı bir kitle partisi olmayı başarması durumunda muhalefetin yükselen yıldızı haline gelebileceğinin altını çiziyor. Başta Barzani takımı olmak üzere de bütün Kürt gruplarına birleşme çağrısı yaparak, bunu beceremedikleri takdirde Kürdistan hayalinden vazgeçmeleri gerektiğine dikkat çekiyor. Kanlı terör örgütü IŞİD ya da yeni adıyla İD’nin uluslararası güçler tarafından Erdoğan ve Barzani’ye ayar vermek için kullanıldığını biraz da alaycı bir dille anlatıyor.
- Son Cumhurbaşkanı seçimlerinde, bunca yolsuzluk iddialarına, Gezi olaylarında onlarca gencin polis tarafından öldürülmesine, otokrat eğilimlere rağmen Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı seçildi. Öte yandan HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş oy oranını yükseltirken çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu, yerel seçimlerde CHP ve MHP’nin aldığı toplam oyun altında kaldı. Siz bu sonuçları nasıl değerlendiriyorsunuz?
A.T.- Önümüzdeki bu rakamlarla çok farklı sonuçlar ortaya koyabiliriz. Süleyman Demirel için “rakamların cambazı” derler. Yani önüne rakamları verirsiniz istediği gibi yorumlar. İsterse bundan felaket senaryosu, isterse büyük başarı tablosu çıkarabilir. Dolayısıyla bu rakamları mümkün olduğunca objektif yorumlamak lazım. Tayyip Erdoğan’ın, dediğiniz gibi bu kadar soruna, Kürt, Alevi meselesi, ekonomideki yolsuzluklar, hırsızlık iddiaları, Gezi olayları vesaireye rağmen yüzde 51.8’le cumhurbaşkanı seçilmesi başarıdır. Ama en önemlisi de dış politikadaki sefalet. Bölgesel güç olayım derken İran, Suriye, Suudi Arabistan’ın bile arkasına düştü. Mısır’da Sisi’nin bile gerisinde kaldı. Bu bir rezalet, sefalet tablosudur. Erdoğan’ın hâlâ böyle yüksek bir oranla seçilmesinin birinci sebebi CHP’yle MHP’nin hâlâ “Tayyip Erdoğan’ı istemezük ve anti-Tayyipçilik” ötesinde Türkiye toplumunun önüne bir proje, bir çözüm ortaya koyabilmemeleri. Dolayısıyla siz Erdoğan’ı ne kadar başarısız, eksik, yanlış bulursanız bulun CHP ve MHP’den yeni bir ışığı toplum göremiyor. Bu ışık Selahattin Demirtaş’ın şahsında yeni HPD’de gözüktü.
- Niye yeni HDP diyorsunuz?
A.T.- HDP ilk kurulduğu dönem olmadı. Olmadığını da ben en yüksek sesle söyledim. Bu partiyi sosyalist, sol, marjinal bir çizgide kurarsanız, Türkiye’deki dindarları ihmal ederseniz, Türkiye’deki ana Kürt gövdesini ilkel milliyetçilik diye damgalarsanız böyle bir HDP olmaz, dedim. Nitekim HDP’yi yeniden inşa sürecine soktuk. Bir olağanüstü kongre yaptık, genel başkanı değiştirdik, kadroları yeniledik ve yeni bir yola çıktık. Türkiyelilik, sorunların çözümü, demokratlık Selahattin Demirtaş’ın şahsında yeni HDP’de gözüktü. Dikkat ederseniz gözüktü diyorum. Öte yandan Erdoğan bu oy oranıyla istediğine ulaşamadı. Çünkü onun hedeflediği rakam yüzde 56-58 bandındaydı. Çünkü cumhurbaşkanı değil başkan olmak, bütün ülkeyi avucunun içine almak istiyor. Yüzde 56-58 alsaydı kasımda hemen erken seçime gitmeyi tasarlıyordu. O rüzgârla belki yüzde 53 gibi bir oy alacak ve anayasayı değiştirebilecek, bütün hayal ettiklerini yapabilme imkânını elde edecekti. Olmadı. O nedenle seçim gecesinden beri yüzü gülmüyor ve çok parıltılı cümleler kuramıyor.

HDP demokrat kitle partisi olacak
- Peki, yeni HDP’yi irdeler misiniz?
A.T.- AKP’nin yanlışlarına alternatif olabilecek, solu, liberalleri, dindarları kucaklayabilecek hem Kürtlerin büyük bir kısmının desteğini alacak hem de Türkiye’nin demokrasi güçleriyle buluşacak bir parti ümidi doğdu. HDP olarak bunu ileriye taşıyabilmeliyiz. Yüzde 9.8 bize yetmiyor. Bunu yüzde 15’e getirmemiz lazım. Selahattin Bey doğru bir seçim oldu. Annemin tabiriyle, bu yemeğin tadının tuzunun muhafaza edilmesi lazım. Yani HDP demokratik bir kitle partisi olmalıdır. İşte, tat, tuz dediğim bu. Bunun içine bir avuç tuz ya da biber atarsanız ya da yağını beş misline çıkarırsanız o yemek yenmez. İyi bir aşçı olduğum için yemek metaforunu kullandım.
- Bu doğrultuda çalışmaya başlıyor musunuz?
A.T.- Seçimden bir gün sonra A ve G araştırma şirketi başkanı Adil Gür parti meclisine bir brifing verdi. Oylarımızda aşağı yukarı yüzde 50’lik bir artış var. Rakamsal olarak da katılım düşmesine rağmen 1 milyon 25 bin oy artışı var. Bu oy nereden geldi? Bunun analizini Adil Gür önümüze koydu. Kabaca bu oyun yarısı AKP’den, yarısı da CHP’den geldi. AKP’den dindar Müslüman Kürtlerden geldi. Özellikle de Erdoğan’ın Zazayı hakaret olarak kullanması tepki oylarına neden oldu. Diyarbakır’da oyumuz 9, Mardin’de 9, Batman’da 8, Hakkâri’de 15, Şırnak’ta 10 puan arttı. Öbür yarısı da CHP içinde Aleviler, liberal demokratlar, sosyalistlerden geldi. Bunun analizinin doğru yapılması lazım. Şu anda dediklerim kabacadır. Bu doğrultuda partinin yeni inşa sürecinin devam etmesi, korunması, eski tabirle tahkim edilmesi lazım.
- IŞİD ya da İD Musul’u ele geçirdi. Bağdat kapılarına dayandı. Ezidi bölgesini aldı. İnsanları öldürüyor. Erbil’e dayandı. Peşmergeyi kesiyor. Bütün bunlar olurken Barzani ABD’den yardım istedi. Sonuçta ABD uçakları IŞİD mevzilerini bombalamaya başladılar...
A.T.- IŞİD olayı çok enteresan. Geçen yıl Erbil’e Rudaw televizyonundaki bir program için gittim. Bu kanal Barzani’nin, özellikle de Neçirvan Barzani’nin televizyonu. Televizyonun üst düzey yetkilileriyle sohbet ettik. Onlara şöyle dedim: “Siz, Barzani güçleri Tayyip Erdoğan’la birlikte petrol satmaya başladınız. Bu, uluslararası hukuka göre kaçak petrol. Irak hükümeti, ABD, İngiltere buna karşı çıkıyor. Ne kadar ve kaça petrol sattığınız belli değil. Uluslararası piyasalarda varili 100 ile 110 dolarken sizin bu petrolü 50-60 dolara sattığınız dedikoduları var. Bu para nereye gidiyor? Belli değil. Kâğıt üzerinde 100 milyon dolar görünüyor. Ama o kâğıt üzerindeki paranın dışındaki para kimin cebine, Barzani’nin partisinin mi, Türkiye’de hükümetin belli şahıslarının özel hesaplarına mı gidiyor? İsviçre bankalarına mı kayıyor? Malezya’ya, Singapur’a mı gidiyor? Kimin gemisiyle taşınıyor petrol? Bununla ilgili TBMM’de bir konuşma yaptım; soru önergesi verdim. Enerji Bakanı’na bunları sormama rağmen bana hiçbir şey söylemediğini anlattım. Dedim ki: Ben bu soru önergesini CIA’ya, İngiliz istihbaratı MI6’e, Mossad’a, KGB’ye vereceğim. Çünkü onlar her şeyi biliyor. Onların bu bildiklerini siz TBMM’den niye saklıyorsunuz? Burada (Kuzey Irak) bu işleri yapıyorsunuz. Buna ABD, AB ne diyecek?”
Bana verilen cevap, müstehzi bir ifade ve el kol hareketi yapılarak şu oldu: “ABD’nin burada işi bitti.” Peki, ne oldu? ABD’nin işi bittiyse Mesud Barzani o zaman neden IŞİD’e karşı ABD’den yardım istedi? IŞİD bombalanınca da Erbil’de gençler sokaklara döküldü, utanmadan halay çektiler.
Barzanici Kürtler ille tokat mı yemeliydi?
- Yani IŞİD sizce nedir?
A.T.- Tayyip Erdoğan’a da, Mesud Barzani’ye de, PYD’ye de uluslararası, Ortadoğu’yu dizayn etmek isteyen güçler tarafından verilmek istenilen ayarın bir aletidir. Erdoğan’a konsolosluk baskınıyla, Barzani’ye Erbil’i tehdidiyle PYD ve PKK’yi Mahmur’a yöneltmeyle vermek istedikleri bir ayardır. Erbil’deki Barzani televizyonunun üst düzey yetkililerinden, ABD’nin artık burada işi bitti, biz istediğimizi yaparız, Tayyip Erdoğan’la birlikte yürürüz, bu işleri yapar, petrolü de satarız diyenlerden biri, nezaket olsun diye adını vermeyeyim, Türkiye televizyonlarına birkaç gün önce çıktı; yorum yaptı. Çok da güzel Türkçe konuşuyor. Aynen benim dediğim gibi, “ABD bu bölgedeki bütün güçlere ayar vermek için IŞİD’i kullandı” dedi. O zaman senin geçen sene aklın neredeydi? İlle tokat mı yemen lazım? Buradan biz ABD ne istiyorsa yapalım sonucu çıkarmasın ucuzcu, üçüncü dünyacı antiemperyalist kardeşlerimiz. Diyorlar ki: “Bölgenin petrollerini emperyalistlere mi yedirelim?” Hayır, ama parasını İsviçre, Malezya bankalarındaki hesaplarınıza da götürmeyin.
Suudiler Erdoğan’ı ağa düşürdü
- ABD’de bölge uzmanları son zamanlarda yazdıkları makalelerde kısa ve orta vadede bir Kürdistan’ın kurulmasının mümkün olmadığı görüşünü savunuyorlar. Sizce böyle bir analiz doğru mu?
A.T.- Bu analizin doğru ve eksik olan yönleri var. Eksikler üzerinde duralım. Küresel sistem Beşşar Esad’ın Suriye’den gitmesini oraya El Kaide otursun diye mi istedi? Hayır. Liberal demokrasi, ılımlı İslam, Türkiye modeli, Suriye, Mısır bir projeydi. Bunu en fazla sabote eden Suudi Arabistan ve Tayyip Erdoğan oldu. Erdoğan bunu bilmediğinden, Suudi Arabistan ise tasarlayarak, Erdoğan’ı da halk tabiriyle ağa düşürerek, kendini kurtarmak için yaptı. Esas mesele şu: Mesud Barzani’yle birkaç gemi petrol satıp IŞİD’den tokat mı yiyeceksiniz yoksa daha dengeli davranıp dünyadaki sistemle çatışma yerine “uyumla” mı hareket edeceksiniz?
IŞİD zaman içinde tıraşlanacak
- Uluslararası finans sistemine nereden geldiği belli olmayan paralar giriyor. O zaman finans sisteminin altüst olması küresel sistem için bir tehdit oluşturmuyor mu?
A.T.- Vücut tabiriyle tansiyonu canınız istediği şekilde yükseltip alçaltamazsınız. Vücudun dengesiyle oynayamazsınız. Sonuçta Batı’nın önümüzdeki dönem Irak için öngördüğü direkt kendi etkisi altında kalacak bir Kürt, bir Şii ve bir Sünni bölgesi. IŞİD de zaman içinde tıraşlanacak. Yani IŞİD şu an küresel güçlerin ingilizanahtarı. Bunu alet anlamında kullandım. Bu ingilizanahtarı Erdoğan’a, Barzani’ye, Nuri el Maliki’ye ayar vermek için kullanılıyor. Dolayısıyla Irak bir müddet daha “bütünlüğünü muhafaza edecek”. Ama eski şekilde değil, konfederasyon halinde. Orada İran ve Türkiye etkisi balanslanacak. Ben Rojawa’yı Irak Kürdistan bölgesini Barzani olarak tek başıma yönetirim, bu mümkün değil. Bunun mümkün olmadığını en ufak bir rüzgârda kartondan kalelerin yıkıldığını, Erbil’de feryat eden Kürtlerle Mahmur’u 24 saatte boşaltan Kürtlerin anlaması lazım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tedavi olsunlar 1 Mart 2015

Günün Köşe Yazıları