Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Politika ve Ordu
İÇTE VE DIŞTA uluorta konuşulan ve üzerinde, Uğur’un deyimiyle, “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunan” bir konudur bu.
Üstelik, sahip olunması gereken bilgi, tek bir alanda birkaç sayfalık olmayan, tam tersine tarih, toplumbilim, sosyal psikoloji ve Türkiye Cumhuriyeti’nin özellikleri konusunda hayli birikim gerektiren bir bilgi yığınıdır.
Buna karşılık, evrensel ve tartışmasız bir doğruymuş gibi yine içte ve dışta herkesçe sahiplenilen fikir, basmakalıp bir tekerlemeden ibaret: “Demokrasilerde ordu politikanın emrinde olmalıdır.” Böyle bir “doğru”nun hemen ardından, “Sivil ya da asker bütün ‘atanmış’ görevliler ‘seçilmiş’ politikacılara tabi olmalıdır” türünden başka “doğru”lar da sıralanır.
Ayrıca, sorun tartışılırken konunun hukuk yönü mü söz konusudur, yoksa başka yönler mi tartışılmalıdır, genellikle o bile pek belli olmaz.
Kısacası, kestirilip atılmaması gereken, enine boyuna irdelenmeye değer bir sorundur bu. Sık sık da gündeme gelir.
Aslında, anayasa hukuku açısından, 1961’den beri devlet yapısı ve hukuk çerçevesinde sağlam çözümlere bağlanmaya çalışılan bir yanı oldu bu konunun.
Niçin?
Çünkü 1960’ın 27 Mayıs, daha sonra emir ve komuta zinciri içinde yüksek komuta kademelerince girişilen 12 Mart ve 12 Eylül’lerden farklı olarak, görünürde çeşitli rütbelerden bir araya gelmiş askerlerin, yani klasik bir “cunta”nın ürünüydü. Ama, sisteme getirdikleri ve sonuçları açısından, başka birçok konuda olduğu gibi, bu konuda da bir daha askeri darbe olmaması için belirli bir çözüm sunmaktaydı: Milli Güvenlik Kurulu.
Böyle bir kurulun sisteme eklenmesi basit bir gerekçeye dayanır: 27 Mayıs göstermiştir ki, siyasal iktidar sahiplerinin davranışları, bazı durumlarda toplumun çeşitli kesimlerini karşı karşıya getirip cumhuriyetin geleceği açısından tehlikeli gerilimler yaratabilir. Böyle durumlarda cumhuriyeti koruyup kollamakla görevli Silahlı Kuvvetler içinde duruma müdahale etmeyi kaçınılmaz sayan bir görev duygusu ister istemez ağırlık kazanıyor. Oysa, siyaseten sorumlu politikacılar ile askeri kanadı bir araya getiren Milli Güvenlik Kurulu gibi karma bir organ temel görüşlerini Bakanlar Kurulu’na bildirerek yersiz gerilimleri önleyip darbe olasılığını ortadan kaldırır.
Kısacası, iki yanlı bir eşgüdüm ve karşılıklı uyarı mekanizması.
Ne var ki, çözüm sanıldığı kadar kolay olmamıştır. Bunun nedenlerini ortaya koymak ve tartışmak elbet böyle bir sütuna sığmaz. Ama, sütunu birkaç gün daha bu konuya ayırmak birçok soruna açıklık getirmek açısından ilginç ve yararlı olabilir.
mumtazsoysal@gmail.comYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- ‘Hepinize test yapalım, bakalım kim ne kadar geçiyor!’
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt