Çıkar Amaçlı İktidar Ortaklığı!

21 Ocak 2015 Çarşamba

İleri demokrasi diyerek 100 yıl önceki çöküşü başlangıç yapmak isteyen iktidarın köklerini biraz da 20. yüzyılın başında aramak gerekiyor.
Tarih, sadece geçmişi değil, bugünü ve geleceği anlamak için de yol göstericidir.
Turgut Özakman’ın “1881-1938 Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Kronolojisi” kitabı 19. yüzyıldan 20. yüzyıla bu topraklarda olup biteni Mustafa Kemal Atatürk’ün etrafında gün gün anlatır. Kritik yılların başında tabii ki 1. Dünya Savaşı’nın sonrası geliyordu. 1918 sonrasında Osmanlı’nın ne olacağı, Wilson prensipleri yaşama geçerse imparatorluk topraklarında kaç devletin doğacağı sorularına yanıt aranıyordu.
Özakman kitabının 79. sayfasında 25 Aralık 1919’da İngiliz Yüksek Komiserliği Baştercümanı A. Ryan’ın raporundan bir özete yer veriyor. Şöyle:
“Amacımız bölmek ve hükmetmek olmalıdır. Biz, gerçek ideali dinmiş gibi davranacak çıkarcı bir grubu idareci olarak takdim etmeye çalışacağız.”
İşte özlenen film budur...
Gerçek ideali dinmiş gibi davranacak...
Özünde çıkarcı olacak...
Bir grup halinde oluşacak...

***

Mübarek, sanki AKP iktidarını tarif ediyor!
Bir iktidar işbaşına geldiğinde ilk ne yaparsa, ruhunu da o temsil eder. 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra işbaşına gelen AKP hükümetinin ilk icraatı, o günler için önemli tartışma konusu olan “nereden buldun” yasasını kaldırmak ve devlet ihalelerini denetim altına sokan Kamu İhale Yasası’nı daraltmak oldu.
Kamu İhale Yasası o günden bu yana dikiş tutmuyor. 13 yılda tam 137 kez değişti. Neden? İhalelerin yasaya uygun hale gelmesi yerine yasanın, verilecek ihaleye uygun duruma sokulması benimsendiği için. Bu bağlamda AKP hükümetinin sadece 4 bakanı değil, temelde icraat anlayışı tartışmalıdır.
Yasalarımızda “çıkar amaçlı” diye başlayan pek çok düzenleme vardır; bunlardan öte, bu hükümete çıkar amaçlı bakanlar kurulu oluşturmak dense abartı sayılmaz.
Bütün bunları örtmek için en ideal görüntü, dine sarılmak.
AKP’nin başlıca icraat anlayışı budur.

***

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecini reklam arasına ya da parantez içine koyduğunuzda tarih nereden başlar?
Sevr’den...
Sevr, sadece Anadolu topraklarının 7 düvele pay edilmesi değil, aynı zamanda Osmanlı’nın 600 yıllık tarihinin acı sonla bitirilmesidir. Bu anlaşmayı 10 Ağustos 1920’de imzalayan Osmanlı Kurulu’nun ardından Osmanlı Meclisi ve Ayan’ının da (Senato) onaylaması gerekiyordu. Ancak anlaşmanın bu haliyle oradan geçmeyeceği düşünüldüğü için Ankara hükümetini ikna etmenin yolu aranmıştı.
Ankara hükümeti bu anlaşmayı onaylamak bir yana, 17 Ağustos 1920’de altına imza atanları hain ilan etti.
Devamında, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte Sevr değil, Lozan yaşama geçti. Bu açıdan bakıldığında Osmanlı’nın yeni bir doğumla sona ermesini; son noktanın Sevr’le değil de, onurla konmasını sağlayan Mustafa Kemal Atatürk ve mücadele arkadaşları olmuştur.
Kurtuluş Savaşı sürecinde 309 Osmanlı paşasından 6’sı Mustafa Kemal’e inanmış ve onunla birlikte savaşa katılmıştır.
Böylece Osmanlı’nın çürüyen yanı, bugünün AKP zihniyetinin o günkü temsilcileriyle birlikte tarihe gömülmüştür.
Osmanlı’dan kendilerinin kontrol edebilecekleri bir yönetim çıkarmak isteyenlerin cümlesini sakın unutmayalım:
Gerçek ideali dinmiş gibi davranacak çıkarcı bir grup...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çare demokrasi! 5 Haziran 2024
Bahardan sonra... 4 Haziran 2024

Günün Köşe Yazıları