Obama 'Sezarlaşırken'

25 Ocak 2009 Pazar

Başkanlık yarışındaki Obama ve Başkan Obama.. farklıolgular”.

Aday Obama, New Orleans kiliselerinin gospel müzisyenlerini çağrıştırıyordu

Vücut dili, seçim kürsülerinde kullandığı sözler ve sözcüklerin ötesinde; sadece blues ve caz şarkıcılarında rastlanan Tanrı vergisi bir tempo, ritim ve tona sahipti Başkanlık koşusundaki Obama. Siyaset arenasına çıkmış bir Ray Charles gibiydi

Dünyayı efsunlayan benzersiz karizmasının temelinde bu kimya vardı.

Başkanlık töreni konuşmasında başka bir Obama izledik.

Ray Charlesvari adam gitmiş, yerine haşmetli bir Sezar gelmiş

Capitol Hill önünden Beyaz Saraya uzanan yollar ve meydanları dolduran insan selini selamlayan bir Siyah Sezar izledik salı günkü törenlerde

Ne bekliyordun? Başka ne olacaktı?” diyeceksiniz

Metamorfoz ani oldu

Başka ne olacaktı da.. bu metamorfoz da biraz fazla ani oldu.

İmkânsız düşlerin peşine düşen bir Siyah Orfe beklerken, dakika bir gol bir; üslup, ton, söylem itibarıyla tarihin ilk Siyah Sezarıyla burun buruna geldik.

Yalnız ekran başındakilerin değil, kutup soğuğunu göze alarak Washingtona akan kalabalığın heyecanında da, -inauguration speech- Başkanlık konuşmasının ardından bariz bir düşüş oldu.

O-ba-ma, O-ba-ma...” diye yeri göğü inleten çığlıklarda -TV ekranlarına yansıyan- bir duraksama, gevşeme, garip bir boşluk, tereddüt hissedildi.

Yenilik, değişim, ezilmişlerin zaferi, sol/liberal söylemler adına herkesin kendi hesabına bambaşka beklentiler yüklediği Obama mitosu ile bu ilk gerçek saati karşılaşmasında, farklı biçimler ve farklı nedenlerle bir kopukluk ve boşluk doğdu.

Tarih yazan kara derili ilk ABD Başkanının beni boşluğa bırakan cümleleri şunlar oldu örneğin:

Müslüman dünyasıyla, karşılıklı çıkar ve karşılıklı saygıya dayanan yeni bir yol arıyoruz. Nifak tohumları ekmeye çalışan, toplumlarının sorunlarından Batı yı sorumlu tutan liderlere sesleniyoruz: Halkınızın sizi neyi yıkacağınız değil, neyi inşa edebileceğiniz üzerinden değerlendireceğini bilin. İktidara yolsuzluk ve aldatmaca, muhalefetin susturulmasıyla sarılanlara sesleniyoruz: tarihin yanlış safında olduğunuzu, ancak yumruğunuzu açarsanız, elimizi sizlere de uzatacağımızı bilin…”

Ne münasebetsiz ve kibirli (patronizing!) bir ton bu böyle?” diye düşünmekten kendimi alamadım..

Gazze’nin dumanları tüterken…

Gazze bombalarının dumanı tüterken daha, şimdi, şu sırada, bu zamanlamayla, söylenecek laf mı bu? Bir.

Uygarlık camiası içinde ayrı kategoride ele alınan Müslüman dünyası retoriği, biteviye böyle sürüp gidecek mi?

Bush dönemi uygarlık çatışmasışablonundan -öz itibarıyla- ne farkı var neticede bunun? İki.

Müslüman dünyası -salt din faktörüyle şekillenen- monolitik bir bloktan mı ibaret?

Uygar dünya içinden İslam ümmetine seslenen bir ABD Başkanıyla mı karşı karşıyayız?” başka deyişle...

Nihayet şu karşılıklı saygı meselesi...

Karşılıklı saygı bağlamında akla gelen ilk koşul karşılıklı çıkar mı olmalı?

Saygı/çıkar denklemi böylesine nüanssız ve doğrudan bir önşartla tek nefeste telaffuz edilecekse, ha Bush, ha Obama.. olmuş. “Müslüman dünyası adına ne fark edecek ki? Üç.

Obamanın Müslüman dünyasına yaptığı bu basit, toptancı çağrı; bu gezegenin dışında yaşayan başka bir gezegenin -yekmili rogue/failed state (haydut/çökmüş devlet) vatandaşı- insanlarına sesleniş gibi geldi. Ve talihli bir başlangıç oluşturmadı.

El Cezirede konuşmanın içeriğini hemen o anının tazeliğiyle değerlendiren Ortadoğu uzmanı gazeteci Robert Fisk nitekim; Bu, İslamcılara Siz geçmişin adamlarısınız! demek adına verilmiş bir vaazdır! diyerek yorumladı.

Müslüman dünyası=İslamcı=siyasi İslam kavramlarındaki tüm farkları yok eden bu vaaz karşılığında Fisk; Obamanın Başkan sıfatıyla ilk konuşmasında Ortadoğu sorununa dair tek söz sarf etmemiş olmasını büyük bir zaaf olarak nitelendirdi...

Müslüman dünyasının neresinden, hangi köşesinden bakarsanız bakın, yeni yol arayışında olduğunu iddia eden bir Başkan için sorunlu bir söylem bu.

[email protected]

 

 


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları