Olaylar Ve Görüşler

Kadın üniversitelerinin hukuki gerekçesi

05 Ağustos 2019 Pazartesi

Denge-kontrolden azade tekadamın G-20 toplantısı için gitmişken Japonya’da yapıverdiği tekil bir “yeni tespit”ten ve YÖK’e verdiği buyruktan ibaret değil kadın üniversiteleri. Buzdağının görünen yüzüdür: Hem hukuk sistemimize aykırıdır, hem de ortaöğretim düzeyinde hızla yüzde 15’e ulaşan tek cinsli okul oranının da gösterdiği gibi ucu açık bir meydan okumadır.
Söz konusu girişim muktedirin son yıllardaki, kadının güçsüz bir fıtrata sahip olduğu, bu nedenle erkekle eşit olmadığı fetvalarına uzanır. Bu görüşe göre, “yaradılıştan gelen becerilerini gözetmeden erkeği ve kadını aynı kefeye koymak ve güçlüyle zayıfı aynı yarışa sokmak adaletsizlik(tir).” Bunun doğal sonucu, kadınların cinsiyetlerinin getirdiği becerilerine uygun üniversitelere gitmesi olacaktır. Yani, “Eski Türkiye”yi “başörtülerini bahane ederek kadınları kamudan dışlama(kla)” suçlayan “Yeni Türkiye”nin amacı, kadınları fıtratlarına uygun üniversiteler ve çalışma alanlarıyla sınırlamaktır.
Öyleyse iktidara sormamız gerekiyor; kadın üniversitelerinin:
Kaynağı nedir? Kadınların fıtratı nedir? Erkeklerin fıtratı nedir? Diğer cinslerin fıtratı nedir? Bunları atıf yaptığınız hangi kaynak belirlemiş veya belirleyecek? Uygulaması nasıldır? Örnek aldığınız Japonya’da olduğu gibi ve tekadam buyruğunun öngördüğü gibi, kadın üniversitelerinin mekânlarına ek olarak, konuları da farklı olacaktır. Bu farkları hangi kaynak, hangi ölçütlere göre belirleyecek?
Hukuki gerekçesi nedir? Kamu yararı/talebi içeren herhangi bir hukuksal dayanağı var mı? Eğitim Temel Kanunu’nun 15. maddesine göre bir “zorunluluk” mudur, anayasa madde 10’a göre bir “pozitif ayrımcılık” mıdır, nedir?
Girişim özetle aşağıdaki mevzuat çerçevesinde irdelenebilir:

1. Uluslararası Sözleşmeler
Türkiye, onayladığı uluslararası sözleşmelerle özellikle BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ve Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi ile kadın-erkek eşitliğini tanımayı, cinsiyet ayrımcılığını “kadına karşı şiddet” olarak kabul etmeyi, toplumun kadınlara karşı geleneksel önyargılarına ve onlar için uygun gördüğü “toplumsal cinsiyet” rollerine dayalı her türlü ayrımcılıkla mücadele etmeyi taahhüt etmiştir. Ayrıca BM Binyıl Kalkınma Hedefleri kapsamında, 2030 yılına kadar toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirmek için çalışacaktır. Bu taahhütler çerçevesinde Meclis’te “Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu” kurulmuştur.
Kadın üniversiteleri ise, tekadamın kadın-erkek eşitliğini ve toplumsal cinsiyet eşitliğini reddeden fetvalarının bir ürünü olarak, tüm bu taahhütlerimizi hiçe sayan bir girişimdir.

2. Anayasa
Anayasanın 10. maddesine göre kadın ve erkek kanun önünde eşittir ve eşit haklara sahiptir. Devletin bu eşitliği yaşama geçirmek maksadıyla alacağı tedbirler eşitlik ilkesine aykırı değildir. Madde 41; ailenin, eşlerin eşitliğine dayandığı hükmünü amirdir.

3. Milli Eğitim Temel Kanunu
Bu girişim, öğretimi laikleştiren Tevhidi Tedrisat Kanunu’yla olduğu kadar, Eğitim Temel Kanunu’yla da çelişmektedir çünkü Eğitim Kanunu’nun temel ilkesi karma eğitimdir, ancak “zorunluluk” halinde bazı okullar yalnızca kız veya yalnızca erkek öğrencilere ayrılabilir.
Halen ülkemizde kızların isteyip de gidemediği bir okul bulunmadığına göre, zorunluluk kılıfının geçersiz olduğu aşikâr. Buna rağmen, iktidarın kadın üniversitesini hangi gerekçeyle bir “zorunluluk” haline getirebileceği sorusunda Aydeniz A. Tuskan dinsel referanslara işaret etmekte: “Karma eğitimden sapma, ortaöğretimde imam hatipleşmeye yol açtı. Gerekçesi, kadını dini baskı altına almak, bu yıl Meclis onayına sunulan İslam Kalkınma Örgütü Tüzüğü’nün de amaçladığı gibi onu ‘erkeğin saygıdeğer eşi’ olarak eğitmektir. Biliyorsunuz YÖK, Yükseköğretim Kurumları Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi’ni durdurdu ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Tutum Belgesi’ni web sitesinden kaldırdı. Yani iktidar, kanundaki ‘zorunluluk’ halini dinsel gerekçeler olarak anlıyor.”

4. Medeni Kanun
Medeni Kanun, aile birliğini eşlerin beraberce yönettiğine, her bir eşin birliği temsil ettiğine hükmeder.

5. Kalkınma planları
2019-2023 dönemini kapsayan 11. Kalkınma Planı öncesindeki kalkınma planları “kadın-erkek eşitliğine” ve “toplumsal cinsiyete” atıfta bulunurdu. Yeni planda bu iki kavram da çıkarıldı.
Görüldüğü gibi kadın üniversitelerinin hukuksal tabanı yoktur, zira iç ve dış birincil mevzuatın hepsi özetle şuna hükmediyor: 1) Kanun önünde kadın ve erkek eşittir. 2) Devletin görevi, “toplumsal cinsiyet” eşitsizliğiyle mücadele etmektir. Burada, altı tekrar tekrar çizilmesi gerekli nokta, cinslerin eşitliğine asıl dayanağın, Cumhuriyetin laik felsefesi olduğudur.
Öyleyse, tüm hukuk sistemimiz kadın-erkek eşitliği üzerine inşa edilmişken, kadının erkeğe eşit olmadığına tekadam nereden aldığı bilgisiyle, hangi donanımla ve daha da önemlisi, hangi cesaretle hüküm veriyor? Anlaşılıyor ki, kadınlar talep etmediğine göre bu girişim dinsel referanslarla politika yapan bir tekadamın kişisel tercihidir.
Kadınlara eğitim imkânının verilmediği dönemlerde bir teşvik, bir ara dönem aracı olarak dünya genelinde yararlı olan kadın üniversiteleri, eşitliğin simgesi olan karma eğitimin sağlanabilmesi sayesinde başlangıçtaki fonksiyonunu ve ilerici rolünü kaybetmiştir. Çoğu ülkenin önüne geçerek ta 1924’te karma eğitimi ve kadın haklarını tanıyan Türkiye’de, üstelik bu hakların hukukumuzda kökleşmesinin 100. yılını kutlamaya hazırlandığımız bu aşamada, karma eğitimi sorunlu bir mesele haline getirme ve dünyaca kabul gören bir trendi tersine çevirme çabasındaki kadın üniversiteleri, bu nitelikleri nedeniyle gerici bir girişimdir; olumsuzluğa geri dönüştür. Amacı seçme özgürlüğü sağlamak değil, laik bir ülkede cinsiyet ayrımcılığı yapmaktır. Kadın-erkek eşitliğini reddeden, kadını eşit eğitim ve öğrenim hakkından mahrum ederek temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayan bu girişime, muhalefet partileri başkanları başta olmak üzere tüm Cumhuriyet bileşenleri karşı durmalıdır. Güçlü bir şekilde.

RAZİYE KARABEY



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları