Rüştü Onur'u Özlemle Anıyoruz - İbrahim TIĞ
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Rüştü Onur'u Özlemle Anıyoruz - İbrahim TIĞ

02.12.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

3 Ağustos 1920 yılında Devrek’te doğan Rüştü Onur’u ölümünün 78.yıldönümünde özlemle anıyoruz.

Rüştü Onur’u, dostu, şair-yazar, Salah Birsel şöyle anlatıyordu:

“Uzunca boyluydu. Esmer, yağız bir yüzü vardı. Sevgisine hiçbir sınır çizmemişti. Onu bol bol dağıtıyordu. Aklı fikri dünyanın öbür sokaklarında, öbür şehirlerindeydi. Sessizdi. Kendi içinde yaşar kimseyi kırmak istemezdi. Ölümü de dünyadakileri fazla tedirgin etmemek isteğinden doğmuş olmalıdır. Şiirleriyle Tanrı’yı tedirgin ettiğine inanır, kendini bağışlaması için Tanrı’ya yalvarırdı.”

Bilindiği gibi 22 yaşında yaşama veda eden Rüştü Onur’u, edebiyat dünyamıza Salah Birsel kazandırmıştır. Şöyle ki, onun şiir ve mektuplarının yanı sıra ardından yazılanları ölümünden sonra 1956 yılında Rüştü Onur adlı bir kitapta toplayarak ona karşı vefa borcunu ödedi.

Şiirleri, Garip şiiriyle Cahit Sıtkı arasında yer alan Rüştü Onur, büyük umutlarla yerelden merkeze uzanma yolunda çaba göstermiştir.

Rüştü Onur, Salah Birsel’e yazdığı bir mektubunda şöyle diyor:

“Güvendiğim bütün dağlara kar yağdı. Ve ben bütün şiirlerimi mahrumiyet içinde yazdığım halde onlardan neden saadet kokuyor? Saadeti ömrümde bir kez bile tatmış değilim” Ancak, “Memnuniyet” şiirinde de yine kendisi yanıtlıyor sorusunu:

“Benden zarar gelmez / Kovanındaki arıya / yuvasındaki kuşa; / Ben kendi halimde yaşarım / Şapkamın altında. / Sebepsiz gülüşüm caddelerde / Memnuniyetimden; / Ve bu çılgınlık delicesine  / İçimden geliyor / Dilsiz değilim susamam, / Öyle ölüler gibi /  Bu güzel dünya ortasında.”

Sait Faik’in “Her şey bir insanı sevmekle başlar.” dediği gibi, Rüştü Onur da insanlara karşı büyük bir sevgi besler.  Bunu şiir ve mektuplarında görmek mümkündür:

“Ve bütün bu insanların / Derdi bana düşüyor / Akşam olunca…”

Bir başkası: “Ben insanları düşünüyorum / Ve dünyayı./ O insanlar ki/ Böyle her akşamüstü, / Şarkı söyler ve şiir yazarlar/ Ölüme dair”

Rüştü Onur şiirlerinde “yalnızlık” temasını da sıkça işlemiştir. İnsan ve doğa sevgisinin canlılığı yanı sıra içinde biriktirdiği yalnızlık olgusunu da şiirlerinde yansıtan Onur da bu kavram zamanla özleme dönüşür:

“Bütün tanıdığım insanlar / Susarak bana bakıyor/ Her pencereden sen uzanıyorsun/ Her odada annem/ Ve her sokaktan kardeşim geliyor”

Rüştü Onur’un yalnızlığına Garip akımı çerçevesinde bakılırsa “garip olma, garip kalma gibi bir yalnızlık”tır bu. Hayalleriyle birleşir, bazen de aile özlemine dönüşür. Bu bakımdan da Cahit Sıtkı yalnızlığını anıştırır. Şair, Cahit Sıtkı Tarancı’ya ithaf ettiği “Hülasa” şiirinde yalnızlığını son dizelerde vurgulayarak bu savumızı doğrular: “Ben ölsem be anacığım /Nem var ki sana kalacak./ Ceketimi kasap alacak,/Pardösömü bakkal/ Borcuma mahsuben.,/Ya aşklarım şiirlerim ne olacak /Ya sen ele güne karşı /Nasıl bakacaksın insan yüzüne./Hülasa anacığım/Ne ambarda darım/Ne evde karım var./Çıplak doğurdun beni/ Çıplak gideceğim”

Rüştü Onur’un şiirlerinde Allah, çocuk, şehir gibi kavramlar da yoğundur. Bunları “benimsin” diyerek içselleştirir.

“Sen aziz şehrim,/Uykusuz yaşadığımı bilmelisin./Bütün işçilerin Saçak altında uyuduğu bir saatte,/Ben mızıka çalarak geçiyorum sokaktan.”, “Nasibin dalda çocuk/Uzan uzan dallara/Nasibi yolda çocuk/Düş düş yollara.”, “Beklenilen rahmet ve bahar,/Gelecektir nasıl olsa/Şükret Allah’a çocuğum/Mademki günler kısa.” şiirlerinde olduğu gibi.

Rüştü Onur’dayaşadığı şehirden bitimsiz bir gitme/kaçma isteği vardır. Bu istek bazen bir gemi bazen de bir trenledir. Bu durumu içinde bulunduğu hastalığına, hastalığının getirdiği bir ruh haline, zaman zaman işsiz kalışına bağlamak da mümkündür: “Beni kaçır kaptan,/ Bu küçük şehirden./ Çımacı olurum gemine/ Hattâ kürek çekmek de gelir elimden/ Akıntıya karşı.”

“Paramın çıkışacağı kadar / Bir bilet alsam./ Ve kimseler bilmeden / Kaçacağımı bu küçük şehirden/ Atlasam trene”

Rüştü Onur’un şiirlerinde ölüm teması da egemendir. Salah Birsel’e yazdığı bir mektubunda şöyle diyor:

“…Bugün çok sevdiğim dünyaya doyamıyacağım gibi geliyor bana. Daha koklamadığım çiçekler var, tadamadığım meyvalar, havasını teneffüs edemediğim, insanlarıyla omuz omuza gezemediğim şehirler. Ve nihayet yazamadığım şiirler. Ben ölecek adam değilim Sâlah. Fakat bilinmez ki, mukadderat.”

“Ellerime Ayaklarıma Veda” adlı şiirinde ise:

“Öleceğim vakti bekliyorum, Bilinmez hangi gün hangi saat./ Kim bilir belki öldüm / Bir şeyin farkına varmadan./ Ama henüz veda etmedim/ Ellerime ayaklarıma” diyerek ölüme kapılarını açmak istemez.ama da “Şair Leyla Sokağı” adlı şiiriyle de kendini teselli eder:

“Ölüm içimde/ Ölüm dışımda/ Ölüm talihsiz aşımda/ Ölüm kuru başımda / Teselli benim gözyaşımda”

Şair Ahmet Özer’in Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu’yu değerlendirdiği şu satırları da tarihe not düşmek istiyorum: “Bu çocuklar bir mucizeyi gerçekleştirdi.Bu mucize küçücük bir dünyadan kendilerine yakın bulduğu insanlarla diyaloglar kurarak Garip şiirinin güçlü sesi olmalarıdır. Şair olduklarını ispat etmek için verdikleri çaba da takdire şayandır”

       Yazımı, Rüştü Onur’un ölümü üzerine  dostu Behçet Necatigil’in yazdığı şu dizelerle bitiriyorum:

      “Bir şair yaşamıştı Zonguldak’ta

       Adı Rüştü Onur’du

       Bilseydi hatırlanacağını

       Ölümünden sonra

       Memnun olurdu”

İBRAHİM TIĞ
RÜŞTÜ ONUR SANAT VE KÜLTÜR DERNEĞİ BAŞKANI


Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyetin kurucu felsefesine dönüş - Basri Gürsoy

Türkiye bugün yalnızca bir iktidar değişimi tartışması yaşamamaktadır.

Devamını Oku
31.12.2025
Umut korkuyu yensin - Abdullah Yüksel

2025’in omuzlarımızda bıraktığı ağırlıkla giriyoruz yeni yıla.

Devamını Oku
31.12.2025
İyilik biriktirenlerin yolu - Serpil Güleçyüz

Yeni bir yıla, bin bir umutla merhaba derken tartışmaların dayatmaların gölgesinde, bizi biz yapan değerlerimizden ne kadar uzaklaştığımızı fark ediyoruz.

Devamını Oku
31.12.2025
Askeri hastanelerin yeniden açılması - Dr. Süleyman Kalman

Sıkça gündeme gelen askeri hastanelerin yeniden açılması yönündeki tartışmalar, yalnızca yönetsel bir düzenleme sorunu değil, görünüşte ani ama belki de “bile bile” yapılmış bir yanlıştan dönmenin ve silinmeye yeltenilmiş Cumhuriyetin sağlık belleği ile kurulan ilişkinin de bir göstergesidir.

Devamını Oku
30.12.2025
Barış üzerine bir deneme - Av. Ekrem Demiröz

Savaş kabadır, çirkindir ve acımasızdır.

Devamını Oku
30.12.2025
Yeni bir toplumsal yalnızlık - Dr. Alper Demir

Türkiye’de son yıllarda yaşanan siyasal gerilimler, derinleşen kutuplaşma ve kamusal alanın giderek daralması, artık yalnızca güncel siyasetin değil, toplumsal yapının kendisinin sorgulanmasını zorunlu kılıyor.

Devamını Oku
29.12.2025
Yıl biterken... - Erol Ertuğrul

23 yıldır Türkiye hak etmediği acıları yaşıyor.

Devamını Oku
28.12.2025
Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelişi: Kızılca Gün - Hüner Tuncer

Birinci Dünya Savaşı sonucunda Osmanlı topraklarını Avrupa devletleri arasında paylaştıran Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında, Mustafa Kemal’in öncelikli düşüncesi, “ulusal birlik” düşüncesiydi.

Devamını Oku
27.12.2025
Su kıtlığına doğru... - İsmail Özcan

Herkesin bildiği üzere yaşadığımız dünyanın insanlar ve tüm canlılar için olmazsa olmaz iki büyük nimetinden biri hava, diğeri sudur.

Devamını Oku
27.12.2025
Devlet geleneği, demokrasi ve vicdan - Halil Sarıgöz

Dün İsmet İnönü’yü aramızdan ayrılışının 52’nci yılında andık..

Devamını Oku
26.12.2025
‘Asgari’ sömürü - Aydın Öncel

Aralık ayının son günlerinde yaşanan “asgari ücret” tartışmalarında gelenek bu yıl da bozulmadı!

Devamını Oku
25.12.2025
İBB davasında yargılama süresi - Hikmet Sami Türk

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) hakkındaki yolsuzluk iddianamesiyle İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 12.12.2025’te başlayan ve ilk duruşmasının 9 Mart 2026 günü yapılmasına karar verilen davada hedeflenen yargılama süresi, mahkeme tarafından en çok 12 yıl 6 ay olarak belirlendi.

Devamını Oku
24.12.2025
Menemen Devrim Şehitleri Anıtı ve Cumhuriyet -

Yunus Nadi: “Kubilay timsalini taziz için ne yapsak yerinde olacağına şüphe yoktur.

Devamını Oku
23.12.2025
Kubilay olayının anlattıkları - Osman Selim Kocahanoğlu

23 Aralık 1930 salı günü, Menemen’de insanlık tarihi- nin en hunhar cinayetlerinden bi- ri işlendi.

Devamını Oku
23.12.2025
Cumhuriyetimizin vazgeçilmez değeri - Azmi Kişnişci

“Eşitlik”, Cumhuriyetin yalnızca hukuki bir ilkesi değil; toplumsal yaşamımızın adalet duygusunu ayakta tutan temel dayanaklarından biridir.

Devamını Oku
22.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma - Prof. Dr. Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025