Tarihin dönüm noktası: Çanakkale Savaşları - Doç. Dr. Hüner Tuncer
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Tarihin dönüm noktası: Çanakkale Savaşları - Doç. Dr. Hüner Tuncer

25.04.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Mustafa Kemal cephede... (Çanakkale, 1915)

Ülkemizin kurtarıcısı ve Cumhuriyetimiz’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 1934 yılında, Çanakkale Savaşlarında ölen Anzak askerleri ve onların aileleri için kendi eliyle bir metin hazırlamıştı. Bu metin, dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya tarafından 18 Mart Deniz Savaşlarının yıldönümü vesilesiyle yapılan törende okundu:

“Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır.”

Sofya’da askerî ataşe olarak görev yapan Mustafa Kemal, Birinci Dünya Savaşı başladığında artık bu etkin olmayan görevde kalmak istemediğini Genelkurmay’a bildirmiş ve bunun üzerine, 19. Tümen Komutanlığı’na atanmıştı (20 Ocak 1915). 19. Tümen, 7. Tümen’den 57. Piyade Alayı ile 6. Kolordu’nun 72. ve 77. Alaylarından oluşuyordu. 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal’e, “Maydos Mıntıka Komutanlığı” adı altında, Ece Limanı’yla Seddülbahir ve Morto Limanı arasındaki sahilin savunma görevi verilmişti.

İKİ ASKER İKİ GÖRÜŞ

18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Savaşı’nda yenilgiye uğratılan Müttefikler, Boğaz’ı yalnızca donanma ile geçemeyeceklerini anlamıştı. Müttefiklerin, Çanakkale Boğazı’nı geçebilmeleri için, kara ve deniz kuvvetlerinin ortaklaşa gerçekleştirecekleri bir harekâta gereksinimleri vardı.

Müttefik devletlerin kara ordusu, Limni Adası’nın Mondros Limanı’nda ve Mısır’da toplanmıştı. Müttefik Kara Ordusu Komutanı, İngiliz Generali Ian Hamilton’du. 25 Nisan sabahı saat 4.20’de, General Hamilton’un komutası altındaki müttefik devletleri güçlerinin Çanakkale’ye çıkartma harekâtı başlamaktaydı. Çıkartma yapılacak bölgeler şöyleydi:

- Boğaz’ın Anadolu kıyısındaki Kumkale dolaylarında Fransız çıkartması; 

- Gelibolu Yarımadası’nın batı kıyısında Arıburnu bölgesinde Anzak kuvvetleri çıkartması; 

- Yarımada’nın güneyinde Seddülbahir bölgesinde İngiliz çıkartması.

Çanakkale bölgesinin savunmasını üstlenen 5. Ordu Komutanı Liman von Sanders ise, müttefiklerin çıkartmayı Saros Körfezi’ne yapacaklarını düşünüyordu. Oysa Mustafa Kemal, Liman Paşa gibi düşünmemekte; düşmanın iki noktada, yani Seddülbahir’de ya da Kabatepe yakınında karaya çıkartma yapacağını öngörmekteydi. Mustafa Kemal, kıyıdaki bu iki bölgenin savunulabileceği ve düşman çıkartmasının önlenebileceği görüşündeydi. Mustafa Kemal, Seddülbahir bölgesini savunacak kuvvetlerin kıyıdaki savunma mevzilerinde yerleştirilecek kuvvetler olması gerektiğini düşünüyordu. Mustafa Kemal’e göre, düşmanın kuvvet çıkaracağı bir diğer nokta da Kabatepe kıyıları olacaktı; bu nedenle, Kabatepe kıyılarının da yeter kuvvetle savunulması gerekmekteydi.

ARIBURNU ÇIKARTMASI

Gerçekten de düşman Mustafa Kemal’in öngördüğü yerlere çıkartma yapmış; Seddülbahir bölgesini asıl çıkartma yeri olarak seçmiş, Alçıtepe’yi ilk günde ele geçirmeyi planlamış, Kabatepe-Arıburnu bölgesini Seddülbahir’deki harekâta yardım için kullanmış ve iki koldan Boğaz tahkimatını ele geçirmeyi hedeflemişti. Saros, Kumkale ile Beşige bölgelerini ise aldatma ve gösteri amaçlı kullanmıştı.

25 Nisan günü Müttefik kuvvetleri, donanmalarının bombardımanı altında beş ayrı yerden Gelibolu Yarımadası’na çıkmaya başlamıştı. Bu beş nokta; Morto Koyu, Ertuğrul Koyu, Teke Koyu, İkiz Koyu ve Zığındere ağzı ile kuzeyindeki Sarıtepe yöresiydi.

Aslî çıkartma, Seddülbahir bölgesine yapılacaktı. Talî çıkartma ise, Anzak Kolordusu tarafından Kabatepe bölgesine yapılacaktı. Bu taarruzun hedefi, Kocaçimen Tepesi’ni ele geçirmekti. Anzakların Arıburnu’na çıkartma hareketlerine başladığı 25 Nisan’dan 5 Mayıs’a değin Arıburnu’ndaki Osmanlı birliklerine, 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, “Arıburnu Kuvvetleri Komutanı” olarak komuta etmekteydi.

Mustafa Kemal, düşmanın Arıburnu’na bir çıkartma yaptığını telefonla 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa’ya bildirmiş ve düşmana karşı bir alayı ile Maydos’tan Arıburnu yönüne gittiğini söylemişti. (Burada şu noktaya dikkatinizi çekmek isterim: Mustafa Kemal, komutanından talimat almayı beklememiş, komutanına yalnızca ne yapacağını bildirmişti.)

SAVAŞIN KADERİNİ DEĞİŞTİREN KİŞİ

Mustafa Kemal, kimseden buyruk almadan ordunun genel ihtiyatı olan 19. Tümen’in en güçlü alayını savaşa sokmakla ve diğer iki alayını da cepheye yaklaştırmakla son derece büyük bir sorumluluğu, kendi üstü olan 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa’nın bile yüklenmeye cesaret edemediği bir sorumluluğu üzerine almıştı.

57. Alay’ın 261 Rakımlı Tepe’ye taarruzundan önce, Mustafa Kemal askerlerine şu emri vermekteydi: “Size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka güçler ve komutanlar gelebilir.” Mustafa Kemal’e göre, bu olağan bir taarruz değil, herkesin başarılı olmak ya da ölmek azmiyle gerçekleştirmek zorunda olduğu bir taarruzdu. Gerçekten bu taarruz sonucunda 57. Alay’ın büyük çoğunluğu şehit olmuştu.

Bir İngiliz yazar, o günkü Arıburnu taarruzları için şöyle demekteydi: “Müttefik Devletler için harekâtın en kötü rastlantısı, bu deha sahibi küçük rütbeli (Yarbay Mustafa Kemal) Türk komutanının tam o anda, o noktada (Conkbayırı) bulunmasıydı. Çünkü aksi takdirde Anzak kolordusu, pekâlâ o gün Conkbayırı’nı ele geçirebilirdi. Savaşın kaderi o anda belli olurdu.”

Çanakkale Savaşı’nın kaderini değiştiren kişi, Mustafa Kemal olmuştu!

Yazarın Son Yazıları

Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025