Yolsuzluk ekonomisi - Prof. Dr. Duran BÜLBÜL
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Yolsuzluk ekonomisi - Prof. Dr. Duran BÜLBÜL

16.08.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Kamu ile siyasal erki kullanarak yapılan yolsuzluklar, büyük bir güç elde etmek olarak görülüp sistemi otoriter ve keyfi bir rejime sürükleyerek demokrasiyi, kurumsallaşmayı ve denetlenebilirliği baypas etmektedir. Burada kullanılan argümanlar genellikle dini argümanlar ve eski tarihlerdeki hanedan yönetimleridir. 

Nitekim Halil İnalcık Osmanlı tarihine ilişkin notlarında bu durumu şu şekilde açıklamaktadır: “İktidarın yeni Osmanlıcılık serüveninin kaynağında denetlenebilir olmayan hanedan ve saltanat özlemi yatmaktadır.”

YOLSUZLUK DEMOKRASİ İÇİN TEHDİTTİR

Bugün ülkemiz nüfusunun yüzde 60’ı asgari ücretle yaşar durumdadır. Asgari ücretin bile yoksulluk sınırının altında olduğu bir ülkede yaşıyoruz.

Sessiz sedasız ama son derece etkili bir biçimde işleyen, milyonlarca insanı yoksullaştıran bu sistem bir yandan demokrasinin altını oyarken diğer yandan otokratik yapıya çanak tutan bir sistem haline dönüştürülmüştür. 

Diktatöryal rejimler, ulusu özgürlüğe, refaha ve demokrasiye kavuşturmayı değil kendi ve bir avuç çetenin konforunu düşünür.

Bunlar neden yönetmek yerine çalıyorlar, vergi toplamak varken rüşvet alıyorlar, bir iş verilecekse onu kendi yandaşlarına veriyorlar? Ya da neden bir ülkenin bazı savcıları bir çıkar grubunun yandaşları gibi görev yapar? Neden herhangi bir nedenle bir dava açılmışsa bazı yargıçlar savcıların talimatlarına göre karar verir? Neden bir hukuk sistemi bu yandaşlar içindir? Bunların hepsi otokratik yapının devamı içindir.

Dünyanın her yerinde yolsuzluk yapan bazı devlet yetkilileri halka ait paraları çalarak yurtdışına zulalarlar ve sırtlarını döndükleri ülkeleri yoksullaşıp batarken onlar çaldıkları paralarla akıl almaz bir lüks içinde yaşarlar. 

Her yıl gelişmekte olan ülkelerde çalınan paraların tutarı 50 milyar dolar ile 1 trilyon dolar arasındadır. Bu paralar, offshore ve vergi cennetlerinden geçerek batıdaki bir avuç kente akar. Bu şehirlerden bazıları Miami, New York, Los Angeles, Londra, Monako ve Cenevre’dir. Ekonomileri bu derece çarpıklaşmış ülkelerde sağlıklı demokrasilerin yaşatılabilmesi veya dürüst siyasi sistemlerin oluşturulabilmesi elbette olanaksızdır. 

Hatta bu ülkeler gerektiğinde kendilerini savunmaktan dahi acizdirler. Aslında bu ülkelerin geleceğini ve demokrasisini tehdit eden en büyük unsur yolsuzluktur.

HESAP VERMEME VE SORUMSUZLUK

Ülkemize dair bir saptama yapmak gerekirse Halil İnalcık, Osmanlı’nın yıkılış nedenleri arasında birinci neden olarak padişahın kimseye hesap vermemesi ve sorumsuz otorite sahibi olmasını gösterir ve bu durumu Osmanlı’nın yıkılma nedenlerinin başında sayar.

Türkiye 2001 yılında küresel yolsuzluk algısı endeksinde 54. sırada yer alırken 2020 yılında 86. sırada yer almıştır. Türkiye yolsuzluk endeksinde hızla yükselmektedir. Yani yolsuzluklar her yıl hızla artmaktadır.

Yolsuzluk bir müddet sonra öyle boyutlara varır ki devletler, en zengin vatandaşından bile vergi alamaz hale gelir. Devlet, toplumun dar gelirli ve yoksul kesiminden toplanan vergilerle ayakta tutulmaya çalışılır. Bu durum ise demokratik meşruiyetin altını oyar. 

Aslında, küresel yolsuzluk endeksi sıralaması incelendiğinde ilk 20’de Batı’nın saygın devletleri ve ABD yer alır. Unutmamak gerekir ki gelişmekte olan ülkelerde yolsuzluk yapan devlet adamları ve yandaşları, soydukları ülkelerin paralarını bu Batı’nın saygın devletleri ve ABD’ye aktarırlar. Bu devletler de bu yolsuzluk paralarını kullanır. Bu, Batı’nın ikiyüzlülüğüdür. Aslında Batı, milyarlarca liralık yolsuzluk paralarını kendi ülkelerine buyur etmekten hiç de geri kalmamaktadır. Batı bu konuda namuslu davransa yolsuzluk paralarının kendi ülkelerine aktarılmasına yasal olarak müsaade etmese gelişmekte olan ülkelerde demokratik yapı bozulmaz ve bu ülkeler de bu kadar soyulmaz.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü listesinin aşağılarında yer alan ülkelerde kendine servet edinmiş devlet adamları ve yandaşları bu servetlerini Uluslararası Şeffaflık Örgütü listesinin üst sıralarında yer alan ülkelerde saklar. Batı’nın bu devletleri, soyulan ülkelerdeki yolsuzluk paralarını kendi ülkelerinde arsızca kullanmaktadır.

Adalet, hukuk ve demokrasi tüm ülkeler için ekmek, hava ve su kadar ihtiyaçtır. Aksi takdirde ülkeyi yolsuzluk ekonomisine sürükleyenlerin kendi çıkarları için oluşturdukları hukuk, bir müddet sonra kendilerini sorgular ve yargılar hale gelir. Tüm dünyada böyle olmuştur.

PROF. DR. DURAN BÜLBÜL

Yazarın Son Yazıları

Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025