Özdemir İnce

Mustafa Necati’nin öğretmenlere mektubu

07 Temmuz 2024 Pazar

Yüzünü görmediğim öğretmen meslektaşım İsmail Somuncu 23.02.2009 tarihli mektupla birlikte fotokopisini yaptırdığı 1929 tarihli İlkmektepler Talimatnamesi ile birlikte o dönemin Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati’nin öğretmenlere yazdığı, biraz sonra okuyacağınız mektubu göndermişti. Parantez içindeki sözcük güncellemeleri tarafımdan yapılmıştır. 

***

Muallim (öğretmen) arkadaş; Muallim mektepleri (öğretmen okulları) bu mezunları tevziatında (dağılımında) senin hissene Antalya Maarif Emirliği mıntıkası dahilindeki Isparta vilayeti (ili) isabet etti. Orası güzel vatanın himmet (gayret) ve irşadına (yol göstermesine) muhtaç feyzli (verimli) bir köşesidir, yeni mezunlarımızın memleket içine dağılmalarının derece ve zaruretini (gerekliliğini) gerek geçen sene mezunları arkadaşlarımızla ve gerekse sizinle münakaşa eylemiş (tartışmış) ve aramızda kararlaştırdığımız neticeyi, ilkmektep muallimleriyle mesleki bir hasbihal (dertleşme) şeklinde bütün meslektaşlarımıza ilan etmiştim.

Burada sana bundan tekrar bahsetmeye lüzum görmüyor ve kemali emniyetle (büyük bir güvenle) senin de aziz vatan ve milletine hizmet edebilmek için, bugünü sabırsızlıkla beklediğine kani (inanmış) bulunuyorum. Harcırahının (yolluğunun) hemen gönderilmesi mahalline (ilgili yere) yazılmıştır. Oraya varır varmaz teçhizat (donatım) bedelini de alacaksın.

Yollarda azami muavenette (en çok yardımda) bulunmaları için maarif (eğitim) idarelerine lazım gelen talimat verilmiş olduğundan iskele, istasyon ve yol uğrağı kasabalarda yakalarında yıldız bulunan bir zat (kişi) sana intizar edecek (seni bekleyecek) ve delalette bulunacaktır (yol gösterecektir). Binaenaleyh (o halde) onların da seni kolaylıkla tanıyabilmeleri için yakana bir yıldız takmalısın. Gideceğin yer, hiç de yabancısı olduğun yer değildir. Orada seni sevinç içinde bekleyen vatan yavruları, senin gibi mektebini ikmal eder etmez (okulunu bitirir bitirmez) vazife (görev) basına koşmuş hanım ve bey muallim (öğretmen) arkadaşların, hasılı vatanın her köşesinde tesadüf ettiğin ve edeceğin yüksek alınlı kardeşlerin vardır.

Artık mektep hayatın nihayete ermiş oluyor ve hakiki mücadele hayatına girmiş bulunuyorsun. Binaenaleyh (o halde) vazifesinin yüksek ve kutsi (kutsal) mahiyetini (nitelik, öz) tamamen idrak etmiş her muallim (anlamının gerçekten bilincine varmış her öğretmen) arkadaşın gibi senin de seni bekleyen yavrularının arasına koşmakta bir dakika teahhur etmeyeceğine (gecikmeyeceğine) eminim. Bilhassa (özellikle) bu sene yeni Türk harflerini tamim (yayma) gibi şerefli bir vazifen daha vardır. Bütün memleket evlatlarını bir an evvel yeni harflerle okutarak Türkiye’de okuma yazma bilmeyen bir fert (insan) bırakmayacak kadar geniş bir azimle (gayretle) çalışmak mecburiyetindesin (zorundasın). Bunun için yeni Türk harflerini çabuk öğren ve hemen herkese öğretmeye başla. Bu hedefe varmak için kürsü, mektep lazım değildir. Her yerde her gördüğüne kadın, erkek, fakir, zengin, çiftçi, tüccar, köylü ve şehirli tefrik etmeyerek (ayrım yapmadan) derhal öğreteceksin. Milletimize yeni bir teali (yükselme) sahası yaratacak olan bu büyük zaferi kısa bir zamanda kazanacağına mutmain (inanmış) olarak vazifelerinde muvaffakiyet diler ve işe mübaşeret haberine intizar eylerim (başlama haberini beklerim) aziz meslektaşım.

Maarif Vekili Mustafa Necati

***

Mustafa Necati (d.1894, İzmir-ö.1 Ocak 1929, Ankara) mübadele, imar-iskân, adliye ve milli eğitim bakanı. Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasının ardından başlayan süreçte, başlangıçta Batı Anadolu bölgesinde, daha sonra ise Ankara’da birçok konunun fikir babası ya da uygulayıcısı olmuştur. İşgalden bir gün önce Anadolu matbaasında basılıp dağıtılan ünlü bildiriyi arkadaşları ile birlikte kaleme almıştır.

Milli eğitim bakanı iken Harf Devrimi yapılmış, bu devrimin kısa zamanda kökleşmesi için Millet Mekteplerini kurmuş ve halkın “yeni harfleri” kısa zamanda öğrenmesini sağlamıştır. Ölürken Millet Mekteplerini sayıkladığı söylenir. Ölümü üzerine Atatürk hıçkırarak ağlamış ve “Ah o ne evlattı” demiştir. Onun eserlerini yıkmaya kalkışanlar onun karşısında bir Don Kişot’tan başka bir şey değildir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024
Yandaş hakem 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları