İstanbul Tabip Odası geçen yıl Haldun Taner’in “Timsah” adlı bir oynununu İstanbul, Eskişehir ve İzmir’de sahneledi.
Taner, 1960’ta 147 öğretim üyesinin askeri yönetim tarafından üniversitelerden gerekçesiz uzaklaştırılmasını eleştirmek için yazmıştı bu oyunu. “Timsah”ın 2017 yılındaki oyuncuları, elli küsur yıl önceki gibi üniversitelerden uluslararası hukuk kurallarına aykırı uzaklaştırılmış olan akademisyenler oldu..
Bu oyunda, üniversitedeki görevinden uzaklaştırılan vatandaşı, bir sirkte kayıp düştüğü çukurdaki timsahın yuttuğu İvan adlı bir karakter simgeliyordu: Görevinden, yaşadığı ortamdan böylece uzaklaşmış olan İvan, oyun boyunca timsahın içinden konuşuyor, yutulmasına değişik tepkiler sergileyen insanlar konusundaki düşüncelerini açıklıyordu.
Oyunun sonunda timsahtan çıkan İvan şöyle diyordu:
-Ben otuz yılını memuriyete adayan ve son on beş gününü timsahın midesinde geçiren İvan İvanoviç.. İnsanlara tuhaf bir yerden seslendim.. Koşup geldiler. Başına felaket gelmiş bir insanın neler söyleyeceğini merak ettiler. Bu yolculuk bana kırk seyahatte öğrenebileceğimden fazlasını öğretti: Timsahın içinde otururken ülkemin insanlarını, insanlarıyla beraber ülkemi tanıdım.
Timsah oynunu yaratıcı bir şekilde yöneterek başarısını sağlamış olan Orhan Alkaya’nın başrole yani İvan rolüne en uygun oyuncuyu seçmesi gerekiyordu. Alkaya, bu rol için Onur Hamzaoğlu’nu seçmişti.
Seçim isabetliydi: Onur Hoca rolünde çok başarılı oldu.
Neden? Adaylar arasında timsahlarla en çok cebelleşmiş akademisyen Hamzaoğlu’ydu da ondan.
Onur Hoca, çevre kirliliğinin doğmamış bebekleri bile zehirlediği Dilovası’nda, annelerin ilk sütünde ve bebeklerin dışkısında DünyaSağlık Örgütü’nün belirlediği sınırın üzerinde ağır metal bulunduğunu kanıtlayan bir araştırmayı yöneltmişti. 2011’den beri bu nedenle üniversitesi ve Belediye Başkanlığı tarafından adeta bir timsahın ağzına doğru itilmişti: Soruşturmalarla, yargılamalarla uğraşmakla geçti yılları: “Böyle bir kirlilik yok” deniyordu, “şarlatanlık”la suçlanıyordu.
Onur Hoca, bir taraftan bu davalarla uğraştı, bir taraftan öğrencilerini yetiştirmeyi, bilimsel yayınlarda bulunmayı sürdürdü. Davaların tümünde aklandı, timsahın içinden çıkmasını bildi!
Bir zaman sonra, Barış Bildirisi’ni imzaladığından Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden uzaklaştırılanlardan biri de Prof. Hamzaoğlu oldu: Hamzaoğlu yeniden dönmüştü timsahın midesine. Olanlara depresyona girerek değil, 2017 model timsahın içinden gerçekleri söylemeyi sürdürerek tepki gösterdi.
Geçenlerde eşsözcüsü olduğu kuruluşun birçok üyesiyle beraber yeniden itiliverdi timsahın midesine. Timsahın onu sindiremeyeceğini iyi biliyorum. Ancak Timsah oynunun provalarına kadar insan sağlığı ve hakları mücadelesini hayranlıkla izlediğim, yakından tanıdığımda “Onun gibi daha birkaç yüz akademisyenimiz olsaydı dünya demokrasi indeksinde böyle düşük bir yerde mi olurduk?” diye düşündüğüm meslektaşımın bir an önce aramıza dönmesini istiyorum.
Onur Hoca ile timsah
Yazarın Son Yazıları
Cumhuriyet gazetesinin benim için anlamı
Ekonomi hemen düzelecek!
Böcek yeriz o zaman!
Saraydan kız kaçırma...
Mahmut Makal’ın önemi..
Dondurmacı
Parmakla gösterilecek ülke
İmparatorun ruh sağlığı
O, Google’dan çok bilir!
Gorillere nüfus kâğıdı
Stefan Zweig’a yazık oldu!
Şimdi ne mi olacak?
Emekli olmana az kaldı!
Prof. Onur Hamzaoğlu hürriyetine kavuşmalıdır!
Kıyamet mi kopacak?
Peki, yalakalara ne olacak?
Diktatörler için rehabilitasyon
Seninki yine görücüye çıkıyor
Her şey kuşun pislemesiyle başladı
Gurulara inanalım mı?
Yangın çıkarıyor, sonra itfaiyeci oluveriyor
İstanbul Tabip Odası seçimlerinde ne oldu?
Savaşlar ve yalanlar
Tabip Odası’na kadın başkan
Yapay zekâmız
İçmeyelim mi?
Göçmek mi? Kalmak mı?
Cumhura başkan mı gerekir?
Yalancıyla köpeği
Körler ülkesinde
Onur Hoca ile timsah
Sol elin kötülükleri
Seçmeni korkutmanın yararları
Mizah yasaklandığında
Bilge bir dostum Rusça öğreniyordu
Fergana atları
Yürüyüşlerden neden korkuyorlar?
2023’te yılbaşı
Barış istenmesin mi?
Düşmanlarımız olmalı!