Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Öneş: O barikatları anlamak gerek
Selin Ongun
Son Köşe Yazıları

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Öneş: O barikatları anlamak gerek

08.12.2015 04:05
Güncellenme:
Takip Et:

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş ile yaptığımız söyleşinin dün yayımlanan bölümünde Öneş’in Yayın Yönetmenimiz Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’ün tutuklanmasına yönelik değerlendirmelerini aktarmıştık. Kaldığımız yerden devam ediyoruz.

-Rusya, Türkiye’nin IŞİD’den petrol kaçakçılığı yaptığını iddia ediyor. Neredeyiz?

Çok önemli bir eşikteyiz. Türkiye’nin IŞİD’den petrol aldığı iddiası Putin tarafından psikolojik harp metotları çerçevesinde kullanılan bir olay. Fakat Türkiye sadece NATO sistemi içinde yer almak ve bu sistem içinde güvenilirliğini sağlayabileceği bir meseleyle karşı karşıya değil. Türkiye siyaseti, Suriye’ye yerleşen Rusya’nın küresel bir güç olduğu bilinciyle de onunla hamasetle değil reel siyasetin şartları doğrultusunda tekrar sağlıklı işbirliği kurmak mecburiyetinde.

Rusya’nın psikolojik harbi

-Rusya, “Gelecek hafta Türkiye’nin IŞİD’e yardım ettiğini gösteren bilgiler yayımlayacağız” dedi.

Türkiye’nin hükümet ve devlet olarak IŞİD’le işbirliği yapmayacağı kesin bir durum. Ancak Suriye’deki iç savaşın başladığı 2011’den bu yana Esad’ın şahsının liderlikten indirilmesine odaklanan politika, Türkiye sınırında ciddi güvenlik sorunlarının yaşanması, bölgenin her türlü kaçakçılığa imkân veren hale dönüşmesi, özellikle IŞİD’e militan temininde bir güzergâh olarak ortaya çıktığı algıları, tüm bunlar psikolojik harp malzemeleri için “elverişli” durumları ortaya çıkarmıştır.

-Bölgede çok devletli, çok taşeronlu ve bir o kadar istihbarat teşkilatlı bir “savaş” sürerken, özellikle neye “dikkat” diyorsunuz?

Şu tespiti yapmak lazım. Bölgemizde özellikle Suriye temelli resimde süper güçler, bölgesel güçler ve onların vekâlet savaşları içerisinde tüm dünya istihbarat teşkilatlarının bölgedeki çalışmalarını görebiliyoruz. Bu çalışmalar içinde Türkiye, Suriye ve Irak sınırıyla tüm bu yangın bölgesinden etkilenen öncelikli ülke.

Türkiye’nin siyasi ve askeri davranışları bu istihbarat çalışmalarını önemle etkileyecektir. Türkiye’nin içinde, sınırlarımız dışında ya da sınırlarımızla bağlantılı olan her alana yönelik istihbarat çalışmalarının etkin şekilde gelişeceğini ve yönlendirileceğini de görmemiz lazım. Gelişen olaylarda bu bağlantıların tespiti ve önlenmesi için etkin tedbirler almamız gerekir.

Bunu nasıl somutlarsınız?

İstihbarata karşı koyma faaliyetlerini ifade ediyorum. Bu konuda Türkiye istihbarat teşkilatına ve güvenlik kuruluşlarına önemli görevler düşüyor. Fakat tüm bu devasa bölgesel gelişmelerin ortasında Türkiye’nin sadece son haftasındaki kendi iç dinamiklerine baktığımızda kahredici gelişmeler görüyoruz. Duruşu, haberciliği, ulusuna bağlılığı, yurtseverliği tartışılmaz iki gazetecinin yaptıkları haberler nedeniyle yargılanmaları Türkiye’yi özellikle demokratik Batı ülkeleri ve kamuoyları nezdinde hangi konuma iter?

Tahir Elçi gibi sevgi dolu ve barış çalışmalarında simge olan bir insan, silahların sonlandırılması konusunda çalışmaları bilinen bir şahsiyet, çok değerli bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, sosyolojik bir tespite dayanan tek bir cümlesi nedeniyle önce linç ediliyor, tehdit girişimleri ile karşılaşıyor ve Türkiye yargı sistemi bu şahsı mahkûm etmek üzere harekete geçiyor. Şahsen tüm bunların izahını yapmakta güçlük çekiyorum. Tahir Elçi’nin öldürülmesi de Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanması da Türkiye’nin ayıbıdır. Türkiye’nin ayağına kim bu prangayı vuruyor? Türkiye’nin ciddi bir savaş tehdidi ile karşı karşıya olduğu böylesi bir atmosferde, akıl almaz durumlar bunlar.

-Tahir Elçi’nin öldürülmesinin ardından en çok hangi soru yandı zihninizde?

Şehirlerdeki çatışmalar da göz önüne alınarak meselenin güvenlik boyutu daha da mı yükselecek? Öncelikle bu meseleyi düşündüm. Çünkü meselenin güvenlik tedbirleriyle çözülmesinin imkânsızlığını artık görmemiz lazım. Yaşanan otuz yılı aşkın güvenlik eksenli uygulamaların yarattığı acı sonuçları bugün daha somut şekilde değerlendirebiliyoruz.

-Türkiye’nin gündem bagajı böylesine doluyken, başlangıca dönerek soralım; Rus uçağının düşürülmesi?

Sayın Cumhurbaşkanı “Rus uçağı olduğunu bilseydik düşürmezdik” ifadesinde bulundu. Gerçekçi ve samimi bir açıklama ancak bölgenin hareketliliği muhtemel provakasyonlar dikkate alındığında, şekli angajman kurallarının muhtemel sonuçlarının önceden hassasiyetle değerlendirilmesi gereken bir durumun varlığını ortaya çıkarmaktadır. Rusya uçağının düşürülmesi siyasi-stratejik-ekonomik ve psikolojik olarak Türkiye devletinin ve toplumunun çıkarlarını önemle etkilediği ve etkileyebileceği bir gerçeğimizdir.

-Düşürülmeden evvel uçağın Rusya’ya ait olduğu biliniyorsa?

Putin liderliğindeki Rusya’nın uçağının düşürülmesinin yaratacağı siyasal sonuçlar, tahmin edilemeyecek bir durum değildir. Rus uçağı angajman kuralları çerçevesinde, güvenlik tedbiri olarak, otomatik işleyen mekanizmalara göre düşürülmüş ise bu, Türkiye’nin NATO, Batı sistemi ve ABD ile olan ittifakları çerçevesinde güç kazanabileceği gibi bazı değerlendirmeleri ortaya çıkarabilir. Ancak özellikle Türkiye’nin jeopolitik, siyasi ve ekonomik konumu dikkate alındığında, Türkiye’yi yeni soğuk savaş durumunda araçsallaştıran bir ülke durumuna iteceği endişelerini yükseltecektir. Soğuk savaşın bitmesiyle Türkiye küresel dengelerin içinde rahatlayan bir konum kazanmıştı. Ancak yakın dönemde tekrar kendi iç güvenlik sorunlarıyla uğraşan bir ülke konumuna geldi. İçinde bulunduğumuz süreç, Rusya’nın askeri gücünü Ortadoğu’ya taşıdığı, Ortadoğu haritasının değişmesinin ihtimallerinin ortaya çıktığı bir konumda, Türkiye kendi Kürt meselesinin Ortadoğu sorunuyla bütünleşmesiyle karşı karşıya.

Bu riskli evrede acil olarak Türkiye’de yeni bir iklim yaratılması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Barış sürecinin yeniden başlatılması, PKK’nın silahsızlandırılması her zamankinden çok daha önemlidir. Türkiye’nin demokratikleştirilmesi sürecine devamlılık kazandırılması başarının temel şartlarındandır. Ya çağdaş ve demokratik bir anayasa yapacağız, Avrupa Birliği’ne giriş sürecinin gereklerini benimseyeceğiz ya da Ortadoğu bataklığındaki karmaşa içine çekilen bir Türkiye’nin, zarar görerek kaybettiği gelişmelerle otoriterleşen bir Türkiye ile karşı karşıya kalacağız.

-AK Parti’li Galip Ensarioğlu’nun “Devletle Öcalan yeniden görüşüyor” sözünü HDP’liler yalanladı. Siz itibar ettiniz mi?

Bir bilgimiz yok ama devlet mutlaka görüşüyordur. Ancak şunu ifade edelim.Mesele artık sadece Öcalan meselesi değil. PKK’nın silahsızlandırılması kısa vadede sonuçlanmadığı, Kürt sorununun çözümü için gerekli demokratik adımlar atılmadığı takdirde, Türkiye içindeki bu hareketin bölgeselleşerek, Türkiye’den ayrılma düşüncesini yaratması ve böyle bir ortamda Kürt siyasetinde ayrılıkçı bir evrimin ortaya çıkması çok ciddi bir tehdittir. En büyük risk budur. Ve bu da Türkiye’deki iç savaşı körükleyen bir olaydır.

Çok önemli bir eşikteyiz, demiştik. Tüm mesele bu eşiği nasıl aşacağımızdır. O bakımdan Güneydoğu’daki özyönetim meselesi ve barikatlar üzerinde çok ciddi biçimde durulması gereken konulardır. Çünkü o barikatları kuranlar 90’lı yılların taş atan çocuklarının öfkeli gençler olarak büyümesidir. O barikatlar, Türkiye siyasi iktidarlarının zamanında adım atmadığı için çözemediği bir sorunun getirdiği sonuçlardır. O öfkeli YDG-H’li gençler dahi eğer diyalog kurmak isterseniz kazanabileceğiniz insanlardır.

Meseleye sosyolojik, siyasi ve tarihi dinamiklerle bakıp o öfkeli gençleri anlayarak adım atılması önemlidir. Ve anlayarak adım atıldığı zaman o barikatların, silahların ortadan kalkacağına inanıyorum. Türkiye siyaseti, PKK’nın talep ettiği limitler içinde değil evrensel değerlere endeksli demokratik bir yaklaşımla, meseleyi parlamentoya getirerek, demokratik güçlerle geniş işbirliği yaparak çözmek ve bu adımları atmak zorundadır. Türkiye siyasetinin başka alternatifi de yoktur.

Çözüm sadece Öcalan’la, Kandil’le konuşmak değildir. Öcalan ve Kandil’le konuşma kapsamlı çözüm projesinin ana başlıklarından biridir. Türkiye, PKK sorununu kendi demokratikleşme adımları ile çözerken, Suriye ve Irak Kürtleri meselesine de paralel şekilde ilkeli bir tutumla yaklaşmalıdır.

 

Reçete millet tanımında

-Reçetenin ilk maddesine neyi koyuyorsunuz?

Yeni anayasanın inşası hayati, bu noktada zenginliğimiz olan tüm farklı kimliklerimizin, “bizim anayasamız” diyebileceği bir kurucu yasanın gerçekleştirilebilmesi toplumsal dinamiklerinde dayatmakta olduğu bir gerçekliktir.

Yeni bir kurucu yasa, tartışmaları güvensizliği psikolojik sorunları ortadan kaldıran “millet” kavramına şeffaflık-netlik kazandırılabilmesi, 1921 anayasanın ve TBMM’nin ruhunun, gurur duyduğumuz tarihimizle de daha güçlü bir bütünleşme yaratabileceğinden endişe etmemeliyiz. Sorunu anayasa dibacesinde çözerken, anayasa maddelerinde hiçbir etnik, inanç, farklı kimliklere yer verilmemesi, eşit anayasal vatandaşlık kavramının içinin nitelikli şekilde doldurulmasını da mümkün kılacaktır.

Kurucu yasanın, evrensel değerler ve hukukun üstünlüğü, insan hakları kriterleri ile şekillendirilebilmesinin şartları da, Türkiye’nin var olan potansiyeli içerisinde yeniden yaratılabilecektir.

Yazarın Son Yazıları

'Acıyı açık artırma pazarı var, ortak yas yok'

Acıyı açık artırma pazarı var, ortak yas yok. Ölenler de kavgaya vesile

Devamını Oku
03.07.2016
“Bu kriz 2020'den önce bitmez, fon yaratılmazsa sektör batar”

“Bu kriz 2020'den önce bitmez, fon yaratılmazsa sektör batar”

Devamını Oku
27.06.2016
"Hakan Fidan iki defa Fethullah Gülen'e gitti"

"Hakan Fidan iki defa Fethullah Gülen'e gitti"

Devamını Oku
20.06.2016
Kan testi yaptılar, A pozitif, dünya vatandaşı çıkmışım. Yetmez mi!

Kan testi yaptılar, A pozitif, dünya vatandaşı çıkmışım. Yetmez mi!

Devamını Oku
13.06.2016
"Suriye'de federasyon gözüküyor, kırmızı çizgiler Türkiye'yi kurtarmaz"

"Suriye'de federasyon gözüküyor, kırmızı çizgiler Türkiye'yi kurtarmaz"

Devamını Oku
05.06.2016
Demirtaş: 'Kılıçdaroğlu, Genelkurmay'dan dokunulmazlık brifingi aldı'

Demirtaş: 'Kılıçdaroğlu, Genelkurmay'dan dokunulmazlık brifingi aldı'

Devamını Oku
30.05.2016
İslamcılık çöktü

İslamcılık çöktü

Devamını Oku
21.05.2016
AKP: Neydi, ne oldu, ne olacak?

AKP: Neydi, ne oldu, ne olacak?

Devamını Oku
20.05.2016
Abdullah Gül biliyordu

Ahmet Sever: Gül, işlerin bu noktaya gelmesine şaşırmadı

Devamını Oku
10.05.2016
Ahmet Sever: Trol'lerin talimatları Saray'dan geliyor

Ahmet Sever: Trol'lerin talimatları Saray'dan geliyor

Devamını Oku
08.05.2016
MHP'li Oğan: MHP’deki değişim AKP’nin sonu olur

MHP'li Oğan: Bizim de paralele teslim edecek partimiz yok

Devamını Oku
18.04.2016
'Yangına körükle gitmek istemiyorum, gece ikide çağırsınlar yine giderim'

'Yangına körükle gitmek istemiyorum, gece ikide çağırsınlar yine giderim'

Devamını Oku
11.04.2016
'Devletin ceberutluğunu şahsen öğrendim'

'Devletin ceberutluğunu şahsen öğrendim'

Devamını Oku
07.04.2016
'Pandoranın kutusu açıldı, Diyanet ile bakanlık sessiz'

'Pandoranın kutusu açıldı, Diyanet ile bakanlık sessiz'

Devamını Oku
04.04.2016
‘Ayar almam ayar veririm’ siyasetinin sonuna geldik

‘Ayar almam ayar veririm’ siyasetinin sonuna geldik

Devamını Oku
28.03.2016
Ülkemizi küçük düşürmeden...

Kısa süre önce annesini yitirdi Sezen Aksu. Başsağlığı için aradığımızda en çok onu söyledi: “Buradan da geçeceğiz..” Tutuklu akademisyenlerden Doç. Dr. Esra Mungan “İlk kez yaşamımda 50 saat kitap okumadım. Psikolojik işkenceydi” diyor. Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Bülent Arı ise “Ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış cahil halktır” görüşünde.

Devamını Oku
28.03.2016
Çıkış için üç anahtar

Çıkış için üç anahtar

Devamını Oku
21.03.2016
Enkaz altındayız

Enkaz altındayız

Devamını Oku
20.03.2016
‘Vize muafiyeti olmayacak kıyamet haziranda kopacak’

‘Vize muafiyeti olmayacak kıyamet haziranda kopacak’

Devamını Oku
14.03.2016
'Allah ıslah etsin demekten başka sözüm yok'

'Allah ıslah etsin demekten başka sözüm yok'

Devamını Oku
07.03.2016
'Artık idrak etmeliyiz: Cumhuriyetin en sorunlu günlerindeyiz!'

'Artık idrak etmeliyiz: Cumhuriyetin en sorunlu günlerindeyiz!'

Devamını Oku
29.02.2016
'ABD, patlamayı YPG'nin yaptığına inansa da PYD politikasını değiştirmez'

'ABD, patlamayı YPG'nin yaptığına inansa da PYD politikasını değiştirmez'

Devamını Oku
22.02.2016
'Türkiye yeni soğuk savaşta cephe ülkesi, Rusya'nın kuşatması altında'

Irak işgalinde Bağdat büyükelçimiz olan Çeviköz: Türkiye’nin YPG’yi vurması IŞİD’e alan açmak olarak yorumlanabilir

Devamını Oku
15.02.2016
'Ambulans gelir yaralıları alır diye 5 gün bekledim'

Eski DBP Eşbaşkanı Emine Ayna siyasetten çekilmesinin ardından ilk kez konuştu

Devamını Oku
08.02.2016
'Esad'ın Suriyesi Rusya'nın mandası oldu'

Özülker’e göre Türkiye, Esad’la PYD arasında seçim yapma noktasına gelebilir.

Devamını Oku
01.02.2016
Genel başkanlık mı? Aman Allahım!

CHP’nin yeni parti sözcüsü Böke, “Partililerin desteklerinden müthiş onur duyuyorum” dedi.

Devamını Oku
25.01.2016
‘Feryat ediyorum, başaramadık Türkiye’ye yazık, hepimize yazık...’

Demokratik Toplum Kongresi EşBaşkanı Dicle Cumhuriyet’e konuştu: “Halklarımıza barış hediye edemedik. Bazen düşünüyoruz, ölüm orucuna mı yatsak? O top sesleri gelirken evde yatağa girmekten utanıyoruz...”

Devamını Oku
18.01.2016
‘Kin gütmem, demek partim bu duruma gelmiş derim, geçerim’

Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış: "Türkiye mezhepçilik yapıyor algısı var. Bizim o algıyı derhal ortadan kaldırmamız lazım. Suudi Arabistan ve İran’a eşit mesafede durmazsak bu algı daha da güçlenir...”

Devamını Oku
11.01.2016
'Necip Fazıl yaşasaydı Erdoğan’ı desteklemezdi'

2015 yılı ile birlikte Altan Öymen 83’ünü, Hüsamettin Cindoruk da 82’sini tamamlarken konuştuk

Devamını Oku
04.01.2016
‘Hemen adım atılmazsa şu anki durumu mumla ararız’

Cumhuriyet, CHP ve HDP’nin Diyarbakır il başkanlarını bir araya getirdi. CHP, HDP ve Hüda-Par’lı temsilciler “Kaybedecek vakit yok” diyor. Vatandaş, yaşananların taraflı haberleştirilmesinden bıkkın.

Devamını Oku
28.12.2015
Bir yol var: Yaşamak ve yaşatmak...

Sezen Aksu Cumhuriyet'e yazdı: Düşmanlık, öldürmenin rasyonelleştiği o pusuda pazarlanıyor.

Devamını Oku
21.12.2015
'Fokurdayan tencere patlar'

Eski BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Sözcüsü Metin Çorabatır: “Entegrasyonu yapmazsak sosyal patlamalar olacak. Açlık düzeyinde yaşayanlar, okulsuz çocuklar, hastalananlar... Entegrasyon olmazsa bu fokurdayan düdüklü tencere patlar.”

Devamını Oku
14.12.2015
Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Öneş: O barikatları anlamak gerek

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş: Mesele artık sadece Öcalan değil, o barikatları kuranlar 90’lı yılların taş atan çocuklarının öfkeyle büyümesidir.

Devamını Oku
08.12.2015
'Devlet sırrı da yok casusluk da'

Eski MİT Müşteşar Yardımcısı Cevat Öneş: Demokratik ülkelerde, istihbarat teşkilatlarının yasadışı faaliyetleri yargılanır, otoriter ülkelerde tartışması olmaz.

Devamını Oku
06.12.2015
Dink’ten Elçi’ye güvercin kasapları

DP milletvekili Mithat Sancar, Tahir Elçi’nin katledilmesinin aklına Hrant Dink’i getirdiğini söyledi.Sancar, “Bir başlık koymak gerekirse: Güvercinler ve güvercin kasapları...” dedi.

Devamını Oku
30.11.2015
Ruşen Çakır: İslam yok ortada iktidar savaşı var

İslamcı hareketler konusundaki uzmanlığıyla tanınan Ruşen Çakır’a göre geçen 13 yılda İslami hareket büyük bir meydan okuma ile iktidarı ele geçirdi, sonunda devlet oldu. Cemaat ile AKP savaşı ise İslami hareketin birikimlerini sıfırladı. Şu anda hükümet kazanıyor gibi görünse de iki taraf da kaybediyor.

Devamını Oku
23.11.2015
'HDP'yi sakatladılar'

Birikim Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ömer Laçiner: Kandil’dekiler, AKP’ye ‘senin savaş oyununda yokum’ deseydi, HDP büyük bir manevrayla inisiyatif sahibi olacaktı.

Devamını Oku
16.11.2015
Ahmet Tezcan: Erdoğan'ın dar uçak kadrolarını oluşturanlar işlerini yapmadı

Ahmet Tezcan'a göre Başkanlık: Erdoğan dışarıya set çekmek istedi

Devamını Oku
12.11.2015
‘MKYK’de Tayyip Bey’e çekilseniz diyenler vardı’

Erdoğan’ın eski basın danışmanı, gazeteci-yazar Ahmet Tezcan: Nokta günlükleri vaziyeti nasıl sorguladıklarının göstergesi. Arınç’ların kopacağına inananlar bunu atlıyor.

Devamını Oku
11.11.2015
‘Demokrasiyi sürdürmek mümkün mü, sanmıyorum’

Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Ersin Kalaycıoğlu: 1 Kasım itibari ile Türkiye hâkim parti sistemini geçti. AKP hegemonyacı bir parti olmaya doğru gidiyor.

Devamını Oku
10.11.2015