Bellek siliciler!

12 Haziran 2015 Cuma

En açık ve çıplak gerçek, RTE ve AKP iktidarının bitmiş olduğudur.
İktidarsız kaldılar, şimdi takviyelerle iş görme çabasındalar.
Hesaplar, oyunlar, pazarlıklar kurulmaya başlandı yeniden.
Nasıl bir koalisyon olacak?
Küresel güçler, egemenler yine AKP’nin içinde yer aldığı koalisyonu zorluyor.
Yeni bir toplum mühendisliği daha başladı.
Onların sözcüleri, kalemşorları devrede. 2002’de AKP’yi ülkenin başına musallat edip, ondan sonra “vay anam” diye bağıranlar, kuyruğunu kıstıranlar, kullanılıp bir kenara atılanlar, sermayenin sözcüleri dayatıyor.
Sanki öyle yapmak zorunda değilmiş gibi Cumhurbaşkanı’na, “yasal sınırlarına” çekilmesi için “ricacı” oluyor, neredeyse yalvarıp yakarıyorlar.
Toplumsal hafızayı sıfırlama niyetindeler.
“Unutun kardeşim” diyorlar. Hainliği, ihaneti, haksızlığı, hukuksuzluğu, adaletsizliği, baskıları, despotluğu, vicdansızlığı unutmalıymışız!
Cumhuriyet rejimini adım adım değiştirenleri, Mustafa Kemal Atatürk’ten rövanş almaya çalışanları, ulusal bayramları kaldıranları.
Siyasal İslamın pençesinde gerici eğitim düzeninde yetişme zorunluluğunda bırakılan çocuk ve gençlerimizi.
Halkın paralarını sıfırlayan, yolsuzluk yapan, yağmalayan, hortumlayanları, hırsızlıkları.
Rüşvetçi, avantacı bakanları, villaları, ayakkabı kutularını, ihale komisyonlarını unutmalıymışız...

***

Gezi’de ölen gepegenç fidanları, çocukları, gözlerini yitirenleri, baskıyı zulmü, biber gazını, copu TOMA’ları.
Hükümetin sözcüsü gibi çalışan kaymakam, vali ve her kademede bürokratı.
Teröre kurban gidenleri.
Cumhurbaşkanlığı makamında otururken yeminini unutup, muhalefet partilerine ağır hakaret edenleri, “partisi kazansın” diye meydan meydan dolaşanları “oldu bir kere” saymalıymışız...

***

Halkın parasıyla, Atatürk’ün mirasının üstüne konularak yapılan kaçak sarayları.
AKP-cemaat ortaklığında zulüm eden Emniyet görevlilerini, hâkim ve savcıları.
Ölenleri, intihar edenleri, muhalifleri yıllarca soğuk hücrelerde çürütenleri, yataklarından kaldırılıp sorguya götürülenleri, ilaçlara bile el koyanları...
Beraber yürünen yollarda elbirliğiyle kurdukları kumpasları, yalancı ve gizli tanıkları, sahte delilleri, yandaş bilirkişi gazeteci, işadamı, yeşil sermayeyi unutmalıymışız.
Küresel güçlerin verdikleri rolle, koca bir ülkeyi Ortadoğu bataklığına sokanların, Suriye’yle savaş aşamasına getirenlerin, IŞİD gibi kanlı, insanlık dışı bir örgüte silah dahil her türden destek sağlayanların üstüne bir sünger çekmeliymişiz!
Daha birçok olumsuzluğu, saymamalıymışız!
“Artık helalleşme, af etme, geçmişe sünger çekme” dönemiymiş!
İşin daha pişkin yanı halkın “kızacağını”, ifrit olacağını bile bile öneriyorlarmış.
Bunu, “normalleşmenin” gereği için yapmalıymışız!

***

Oysa hesap sorulmalı, hesap vermeli.
Halka yönelik suçların affı olmaz.
Hesap sormak, “intikam alma” sayılmaz demokratik toplumlarda.
Toplum özgürlük, insan hakları, açıklık istiyor. Rahatlamak, soluk almak, bir daha böylesine süreçleri yaşamamak istiyor.
Asgari bir demokrasi hesap vermeden, geçmişi görmeden, enkaz kaldırılmadan olabilir mi?..
Geçmişin mağdurları, muhalefet partileri yaşadıkları ortak sorunların çözümü için, asgari koşullarda yana yana gelebilir, işbirliği, güç birliği sağlanabilir.
Temiz bir sayfa, yeni bir dönem, yeni umutlar hafızaları boşaltarak değil, yaşananlardan sonuç çıkararak doğar...
Bu yola kin gütmeden, öfkelenmeden, bağırıp çağırmadan, öç almadan da varmak mümkündür.
Bir daha böyle bir süreç yaşanmasın diye...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları