İktidarın gözü, İzmir'deki büyük rantta.
İstanbul'u yağmaladılar, sıra İzmir'de.
Çevrenin ve şehirlerin canına okuyan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, belediyelerin elinden aldığı imar yetkisini tepe tepe kullanıyor ya...
Merkezi hükumetin valileri, kaymakamları, AKP'nin her isteğini emir kabul ediyor ya...
Siz bunlara yandaş müteahhitleri ekleyin!..
Bir de medyayı üstüne koyun...
Tezgah tamam, gelsin paralar, avantalar...
Alsancak Limanı'ndan Bayraklı'ya kadar yağmayı seyret o zaman!..
İzmir 16 milyar dolara Manhattan olacakmış!
Bayraklı'ya ikiz kuleleri diken Folkart'ın sahibi, bir yerlerden söktüğü 60 ağacı getirip kendi binasının çevresine yerleştirmiş de haber yapıyorlar:
“Ne kadar çevreci bir yaklaşımmış !”
Bu ortaklar, devasa gökdelenler dikmeyi, AVM ve rezidanslar yapmayı, gelişmişlik, uygarlık sayıyor.
Aynı kafa yıllar önce Karşıyaka, Kordon ve Mustafa Kemal Sahil Bulvarı'nda o çirkin bitişik nizam apartmanları, arka sokakların soluk alamadığı Çin Seddi'ni oluştururken de bunu gelişmişlik saymıştı.
İnsanların rahat yaşamasını, yeşil dokuyu, trafik yoğunluğunu, toplu ulaşımı düşünürler mi hiç ?
Halkın, kamunun çıkarlarını gözetirler mi?
Varsa yoksa rant...
Görmüyorlar mı?.. Daha o arzu ettikleri yapılaşma gerçekleşmeden trafiğin halini.
Alsancak Garı önünün, Karşıyaka'ya gidiş yolunun tıkanmasını, insanların çile çekmesini.
Betona boğulmuş, yeşil alana, dokuya, parklara hasret bir kentte yoğunluğu kat be kat artırmanın İzmir'e yararı nedir?
Beş katlı binanın yerine 50 kat dikmenin ranttan başka anlamı var mı ?
“Canım binaların çevresinde boşluklar da olacak” söylemi, kandırmacadır...
Söz konusu alanın bir bölümü için İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin de bir projesi var.
O da yanlıştır.
Körfezin imbatını, insanların nefeslerini kesiyor bunlar.
* * *
Bu kent yağmasının unsurlarından merkezi idarenin İzmir'deki temsilcilerinin, zaten kent diye, halk diye bir dertleri yok.
Yok ki İzmir'de, bu kentin vergileriyle, emeğiyle yapılmış, kurulmuş il özel idaresinin mallarını yerel yönetimlere devretmek yerine el koyuyorlar.
Oysa özel idarenin malları bir çok ilde AKP'li belediyelere veriliyor.
İzmir'de ise 700 parça tapudan bir tanesi bile belediyenin olamadı.
Kapatılan il genel meclisinin başkanı Serdar Değirmenci, AKP’li belediyelere bu devirlerin tıkır tıkır yapıldığını anımsatarak, “Sistem CHP’lilerin olduğu kentlerde neden işlemiyor ?” diye soruyor.
* *
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun, seçimler öncesi tavrı ve tutumuyla AKP'li olduğunu söylediği ve “Bu kentte artık valilik yapamaz” dediği İzmir Valisi Mustafa Toprak, kamu binalarını, arsalarını iktidarın ipoteğine soktu.
İzmir'de iş dünyasını, meslek odalarını, yerel yönetimleri ve kentliyi yok sayıyor.
Toprak'ın, önceki gün bu çevrelerinin temsilcilerinin konuya ilişkin ziyaretinde “geri dönüş yok” tavrı, söylenecek bir söz bırakmıyor.
Bu heyette yer alan İzmir gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel valiye sormuş:
“Binali Yıldırım seçilseydi aynı karara imza atar mıydınız ?”
Valinin yanıtı yutkunmak olmuş.
Eski örneklerinde gördüğümüz gibi söz konusu arsalar, binalar büyük olasılıkla yandaşlara peşkeş çekilecek bundan sonra.
Kocaoğlu yargıya gitmeye hazırlanırken, çok haklı olarak kamuoyunu duyarlı olmaya, varlıklarına sahip çıkmaya çağırıyor.
“Gerekirse yürürüz” diyor
Kentlinin bu konuda destek vermesi gerekiyor.

….............
7.6.2014- Cumhuriyet Ege Eki