Üç bilinmeyenli bir denkleme dönüşen “ 4+4+4” eğitim sisteminin kapılarının nereye açılacağı tartışılmakta.\n
\nKonuyla ilgili tartışmalar sonucunda, “4+4+4 eğitim sistemi”nin olumlu bir yönü gösterdiğini söylemek oldukça zor.\n
\nBu nedenle, 1954 yılına kadar varlığını sürdüren ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) dünyaya “örnek bir eğitim sistemi” olarak gösterdiği, 17 Nisan 1940 tarihli, 3903 sayılı yasayla kurulan ve eğitimin “aydınlığa açılan kapıları” olan “Köy Enstitüleri”ni anımsamakta yarar vardır.\n
\nOkuma yazma oranı, Cumhuriyet ilk kurulduğu yıllarda yüzde 5 bile değildi. Bunun yanında nüfusun yüzde 80’lik bölümü köylerde yaşıyordu.\n
\nKöy Enstitüleri, Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ile İsmail Hakkı Tonguç’un büyük çabalarıyla oluşturulmuş bir eğitim devrimidir.\n
\nKentsel ve kırsal alanlar arasındaki eğitim eşitsizliğini kaldırmak amacıyla, 1936 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan, “Köy Eğitmeni Yetiştirme Projesi”ni uygulamaya koyar.\n
\nAskerlikleri sırasında başarılı olan gençler, gelişen tarımsal teknolojiyi önce öğrenip sonra da öğretmek üzere, Ziraat Bakanlığı’nın desteği ile eğitilip yetiştirilir ve öğrendikleri “modern tarım tekniklerini” köylülere aktarmak için köylere gönderilir. Bu gençler ayrıca “öğretmenlik” görevini de üstlenir.\n
\nİsmail Hakkı Tonguç’un yönetip, yönlendirdiği bu proje çok başarılı olur. Kısa bir süre sonra çıkarılan yasalarla “köy eğitmeni” yetiştirilmesi giderek yaygınlaşır. Bu uygulama gelecekte kurulacak “Köy Enstitüleri” için çok başarılı bir deneme olmuştur ve Türkiye’nin “aydınlığa açılan kapıları” olan Köy Enstitülerinin kurulması için uygun ortamı da oluşturmuştur.\n
\nHasan Âli Yücel, Cumhuriyet tarihinin en uzun süre görev yapmış ve en çok iz bırakan Milli Eğitim Bakanı’dır.\n
\nBirleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), doğumunun 100. yılı olan 1997 yılını “Hasan Âli Yücel Yılı” olarak duyurmuştur. Nitelikli eğitim vermek kamunun öncelikli, temel bir göreviydi. Hasan Âli Yücel’in bakanlıktan ayrılmasından sonra eğitim, kültür ve sanat politikalarından verilen ödünler, Cumhuriyetin önemli kazanımlarını tersine çevirmiştir...\n
\nCumhuriyet gazetesinde çalışmaya başladığım 1956 yılında tanıdığım Hasan Âli Yücel, milli eğitime büyük hizmetler vermiştir.\n
\nKitaplıklardaki Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayımladığı “Dünya Klasikleri” onun Türkiye’ye armağanıdır.\n
\nOnun bakanlık yaptığı dönem, Milli Eğitim’in en parlak dönemi olmuştur. Bu dönemde:\n
\n• Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi kurulur.\n
\n• Yüksek Mühendis Okulu, İstanbul Teknik Üniversitesi’ne dönüştürülür ve Ankara Tıp Fakültesi kurulur.\n
\n• Türkiye’nin “aydınlığa açılan kapıları” olan Köy Enstitüleri kurulur.\n
\n• Dünya edebiyatının ve düşün dünyasının klasik eserleri, en yetkin çevirmenler aracılığıyla Türkçeye çevrilir. \n
\n• Devlet Konservatuvarı kurulur.\n
\n• Onun çabaları sonucunda Türkiye UNESCO’ya (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) üye olur.\n
\nToprak ağaları, ve dini siyasete alet edenler el ele vererek 1954 yılında Türkiye’nin “aydınlığa açılan kapıları” olan Köy Enstitülerini kapatırlar.\n
\nTürkiye’ye büyük hizmetler veren “büyük aydınlanmacı” Hasan Âli Yücel’i saygıyla anıyorum.
\n\n