Hakikati öğrenmeliyiz
Özgür Mumcu
Son Köşe Yazıları

Hakikati öğrenmeliyiz

09.03.2016 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

TSK Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanı Tuğgeneral Ertuğrul Gazi Özkürkçü, Güneydoğu’daki operasyonları şöyle değerlendirdi:
“Operasyonlarda gösterdiğimiz duyarlılıkla övünüyoruz. Bazı Avrupa ülkelerinde ve ABD’deki yöntem uygulansaydı, operasyonlar 1 ay içerisinde tamamen bitmiş olurdu. Bu operasyonda gösterilen duyarlılığın aynısı bir Avrupa ülkesinde uygulansaydı bunu başaranlara Nobel Barış Ödülü verilirdi.”
Bir yanda Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen bir itinayla yürütüldüğü ileri sürülen bir operasyon, öte yanda bölgeden gelen fotoğraflarda görülen yıkılmış şehirler.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı başkanı ve Adli Tıp Profesörü Şebnem Korur Fincancı, Cizre’deydi. Belli ki daha uzun zaman konuşulacak bodrumları inceledi. Hazırladığı ön raporun sonuç kısmında şöyle aktarıyor izlenimlerini:
“İlk belirlemeler, ölü sayısının üç bodrumdan otopsi için gönderildiği belirtilen 178 rakamının üzerinde olabileceği kuşkusu uyandırmaktadır. Gidiş amacı ilk ziyaret, genel değerlendirme olduğundan gerekli ve yeterli inceleme yapabilecek, belgelemede kullanılabilecek malzeme götürülmemiş olduğundan sınırlı olanaklarla yapılmış olsa da, bir çocuğa ait alt çene kemiğinin bulunduğu ilk bodrum da dahil, tespit edilememiş ölümler yapılacak ayrıntılı bir incelemeyle ortaya konulmalıdır. İlk bodrumda saptanabilen en az bir çocuğun varlığı sivil ölümlerle ilgili iddiaları destekler niteliktedir. Yaşam hakkı ihlallerinin yanı sıra gidilebilen Cudi Mahallesi’nde bulunan binalardaki tahribat çok ileri düzeyde olup, binaların bir kısmı tümüyle yıkılmış, yıkılmamış olanlar da oturulamaz hale getirilmiş, barınma hakkı ağır biçimde ihlal edilmiştir.”
Olanlarla ilgili çizilen iki resim var. Bu iki resim birbirine hiç benzemiyor. Nobellik, sivillere zarar verilmemiş bir askeri ve polisiye operasyon iddiaları bir yanda bodrumlarda çocuk kemikleri, yanlarında yünlerin yanmamasına rağmen yanmış insanlar diğer yanda.
Şayet aylardır ne olduğunu objektif bir şekilde öğrenemezsek, herkes kendi tutumuna göre bir pozisyon alacak. Kimi bütün faturayı devlete kimiyse PKK’ye kesecek.
Olağanüstü hal döneminin de bugün onu aratan sokağa çıkma yasağı rejiminin de ortak bir noktası var. Bölgeye ayrı bir hukukun, ayrı bir gerçekliğin uygulanması. Böylelikle ayrımın neredeyse coğrafi sınırları çiziliyor. Bunun da son tahlilde herhalde birlikteliğin değil ayrılıkçılığın işine yarayacağı ortada.
Kürt meselesi gibi etnik, toplumsal, siyasi gerilimin şiddetle sarmalandığı meselelerde gerçeklik çok önemli. O sebeple, bu meselelerini demokratik yollarla çözen toplumlar, Hakikat Komisyon’ları kurarak toplumsal barışı sağlamaya çalışıyor.
90’ların köy yakmalarını, faili meçhulleri, Mavi Çarşı’yı ya da 33 askerin öldürülmesini böyle komisyonlarla aydınlatıp bütün kesimler yüzleşme ve barışmayı sağlayabilirdi.
Beceriksizlik ve siyasi hesaplar sebebiyle dağıtılan çözüm süreci masasıyla bu fırsat kaçtı. Bununla da kalmadı toplumu ortadan yaracak yeni sürüm bir 90’lara vardık.
Ne olduğunu bilmeliyiz ki konu hakkında bir fikrimiz olabilsin. Aksi takdirde sesi en çok ve yaygın çıkanın peşinde sürükleniriz.
Elbette bunun için önce bu yönde niyet olması gerek. O niyeti herhangi bir yerde gören var mı?
Hakikat, Nobel Barış Ödülü ile bir bodrumdaki çocuk kemikleri arasında bir yerde sıkışmış.
Hakikati öğrenmeliyiz. Bunu da en çok “tek vatan” isteyenler dilemeli.
Zira farklı hukuku, farklı hakikati olan bir coğrafya çoktan ayrılmış demektir.  

Yazarın Son Yazıları

Tutuklu yargı

Tutuklu yargı

Devamını Oku
05.09.2018
Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor

Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor

Devamını Oku
30.08.2018
Kimiz biz?

Kimiz biz?

Devamını Oku
29.08.2018
Trump gidiyor mu?

Trump gidiyor mu?

Devamını Oku
23.08.2018
Milli birlik (22.08.2018)

Milli birlik

Devamını Oku
22.08.2018
Gemi ve kaptan

Gemi ve kaptan

Devamını Oku
15.08.2018
Yazık ettiniz efendiler

Yazık ettiniz efendiler

Devamını Oku
11.08.2018
Krizin faturası (08.08.2018)

Krizin faturası

Devamını Oku
08.08.2018
Trump, Erdoğan, Brunson

Trump, Erdoğan, Brunson

Devamını Oku
04.08.2018
Brunson meselesi

Brunson meselesi

Devamını Oku
02.08.2018
Yapalım yargıda şeyini...

Yapalım yargıda şeyini...

Devamını Oku
28.07.2018
Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken

Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken

Devamını Oku
25.07.2018
Anayasa yok

Anayasa yok

Devamını Oku
14.07.2018
Afrika tipi başkanlık

Afrika tipi başkanlık

Devamını Oku
11.07.2018
Muhalefet partilerinin hali

Muhalefet partilerinin hali

Devamını Oku
07.07.2018
Yılgınlık

Yılgınlık

Devamını Oku
04.07.2018
Soylu ne yapıyor?

Soylu ne yapıyor?

Devamını Oku
30.06.2018
Nasıl olacak? (28.06.2018)

Nasıl olacak?

Devamını Oku
28.06.2018
Demokrasi. Şimdi!

Demokrasi. Şimdi!

Devamını Oku
23.06.2018
Büyük uzlaşmaya doğru

Büyük uzlaşmaya doğru

Devamını Oku
20.06.2018
Bir hafta kala

Bir hafta kala

Devamını Oku
16.06.2018
Az kaldı

Az kaldı

Devamını Oku
13.06.2018
İhtimaller

İhtimaller

Devamını Oku
09.06.2018
Adayı alkışlamak

Adayı alkışlamak

Devamını Oku
06.06.2018
En tuhaf seçim

En tuhaf seçim

Devamını Oku
31.05.2018
Akıldışı

Akıldışı

Devamını Oku
30.05.2018
Nedir bu ‘senaryo’?

Nedir bu ‘senaryo’?

Devamını Oku
26.05.2018
Gençlik Bayramı

Gençlik Bayramı

Devamını Oku
19.05.2018
Tekme

Tekme

Devamını Oku
17.05.2018
Seçime damgasını vuranlar

Seçime damgasını vuranlar

Devamını Oku
16.05.2018
Bir umut

Bir umut

Devamını Oku
12.05.2018
T A M A M derken

T A M A M derken

Devamını Oku
10.05.2018
Sıkıcı manifesto

Sıkıcı manifesto

Devamını Oku
09.05.2018
Devlet imkânı

Devlet imkânı

Devamını Oku
03.05.2018
100 bin imza?

100 bin imza?

Devamını Oku
02.05.2018
Teşhis ve tedavi

Teşhis ve tedavi

Devamını Oku
28.04.2018
İlk tur, ikinci tur

İlk tur, ikinci tur

Devamını Oku
26.04.2018
Biraz dinlen

Biraz dinlen

Devamını Oku
25.04.2018
Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi

Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi

Devamını Oku
21.04.2018
Cin şişeden çıktı (18.04.2018)

Cin şişeden çıktı

Devamını Oku
18.04.2018