FETÖ darbesi, Sinan Ateş-Narin cinayetleri ve diğer şizofrenik durumlar

FETÖ darbesi, Sinan Ateş-Narin cinayetleri ve diğer şizofrenik durumlar

17.10.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Hangi Türkiye’de yaşıyoruz? “Milli Takım harika bir jenerasyon yakaladı, zaferler birbirini takip ediyor” , “Daron Acemoğlu ekonomi dalında Nobel’i kazandı”, “1985 yılında İstanbul’da doğan Canan Dağdeviren, Harvard Üniversitesi’nin Genç Akademi üyeliğine (Junior Fellow of Harvard) seçilen ilk Türk oldu”, “Nobelli bilim insanımız Aziz Sancar, beyin kanseri ile mücadelede yeni bir boyuta geçti”, “2008 doğumlu Ediz Gürel Prag’ta düzenlenen satranç turnuasında ‘büyükusta’ unvanını aldı ve Türkiye’nin de en genç ‘büyükusta’sı oldu. “Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı iki yıl üst üste Avrupa’nın en büyük kupasını kazandı.” Bunlara, Türk kadınları ve erkeklerinin hem akademik hayattaki katkılarının hem de bilim dünyasındaki uluslararası başarılarının -neredeyse her gün- basındaki yansımalarını ekleyebiliriz.

Diğer taraftan, bu topraklardaki her aydına, her Atatürkçü’ye, Cumhuriyete saygı duyan her vatandaşa ağır darbeler yaşatan ve üst üste sıralanan başka haberler var. Onlardan da yalnız birkaç tane örnek sayacağım. Nasıl olsa her gün Cumhuriyet ve Sözcü’yü okuyorsunuz diye düşünüyorum: “Bursa’da bir İmam Hatip Lisesi müdürü öğrenci velilerine ‘başı açık öğrenci istemiyorum’ diye baskı yaptı”, “Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin: Tarikat dediğiniz yapılarla protokol yaptık, yapacağız”, “Din eğitimi adı altında Arap kültürü enjeksiyonu yapıyorlar (Ahat Andican)”, “Milli Savunma Bakanlığı yakasına Atatürk fotoğrafı takmak istemeyen teğmenlere müdahale eden dört teğmenin disiplin suçu işlediğini açıkladı”, “Can Atalay ve Osman Kavala kararlarıyla Anayasa hiçe sayıldı”, “Numan Kurtulmuş: ‘Türkiye Devleti, ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür’ tabiri değişmeli”…

İnsan tabii ki böyle bir ülkede şizofren gibi gezer! Bu saydıklarımın yanı sıra etrafta neredeyse her yerde açlık, sefalet, geçim dertleri, bir yanda da sosyal medyada ısrarla kendilerini teşhir ederek raydan çıkmış, gösteriş ve israf meraklısı, üstelik abartılı şov yapmaya kararlı bir mutlu azınlık!

Bir yanda 15 kuşağa yetecek kadar stoklanmış servet, diğer yandan eve et getiremediği, çocuğuna süt içirmediği için cinnet geçiren, delirmiş/delirtilmiş insanlar… Toplum her an bu dev çelişkilerin ortasında yaşamaya mahkum! 

Türkiye’de çok acayip şeyler dönüyor…

FETÖ DARBESİ, SİNAN ATEŞ VE NARİN CİNAYETLERİ BENZERLİKLERİ

Bakın Sinan Ateş ve Narin Güran cinayetleri arasında büyük benzerlikler var. Tabii ki apayrı konular. Biri siyasi intikam ve cezalandırma duyguları içeren, sözde gerekçesi meçhul, sadece tetikçilerin ve işbirlikçilerinin bilindiği ama nedenlerin sonsuza dek yok edilmeye çalışıldığı bir büyük cinayet. Diğeri kendi utançlarını saklamak üzere küçücük bir kızı kurban seçmiş, insanlıktan fersah fersah uzak sözde bir ailenin sonsuza dek yüz kızartacak bir eylemi… Her iki vakada da yardım ve yataklık edenler artık biliniyor. Sinan Ateş davasında beş kişi ağır müebbet aldı, diğer davada da aynı ilerlemeler sağlandığı zaman belki beş-altı kişi aynı cezayı alacak. 

Ama ne ilginçtir ki bu kadar detaylı bir şekilde cinayetin her saatinin, her virajının, analitik bir irdeleme dizisine çevrildiği bu iki kıyımın hangi kesin sebeple işlendikleri henüz bir büyük muamma… Tahminler, iddialar havalarda uçuşuyor!!! 

Bu arada benzerlikler arasında bir başka boyut var ki, o da olayın detaylı şekilde araştırılmasının parlamentoda önünün kesilmesi… Bildiğiniz gibi gerek FETÖ darbesi, gerek Sinan Ateş ve Narin cinayetlerinin araştırılması teklifi, iktidar kanadı milletvekilleri tarafından reddedildi! Dehşet verici! Toplumu derinden sarsan bu ve benzeri olayların AKP ve MHP oylarıyla reddedilişi ne kadar klasikleşti ve çok acı ki olağanlaştı. 2017’de Manisa'da askerlerin zehirlenmesi hadisesinden Atatürk Havalimanındaki bombalı eyleme, Gaziantep'teki IŞİD faaliyetlerinden Diyarbakır, Ankara ve Suruç saldırılarına, Soma'daki maden kazalarından Kobani olaylarına, Çorlu'daki tren faciasından FETÖ'nün siyasi ayağının araştırılmasına, sığınmacıların yarattığı asayiş sorunlarından “depremde kaybolan çocuklar araştırılsın” önerisine kadar, sayısız konuda verilen araştırma önergeleri hep aynı blokaj ile karşılık buldu. Çocuk demişken… Sokak hayvanlarına yönelik geçirilen katliam yasasının üzerine bina ettikleri “çocuk hassasiyeti”ne karşılık, iktidar cephesi ne öncesinde ne de sonrasında aslında çocukların lehine sunulan neredeyse hiçbir önergeyi kabul etmedi. Örneklersek, tarikat veya cemaat kontrolündeki özel yurtlar ve kamu yurtlarında yaşanan sorunların, baskıların, tacizlerin, ölümlerin, saldırıların tüm yönleriyle ortaya çıkarılması için Meclis araştırması açılmasına ilişkin önerge yine kendileri tarafından reddedildi. Okuldaki çocuklara ücretsiz yemek verilsin’ önergesini bile reddettiler. Hangi saikle? Hangi motivasyonla? Hangi maksatla? Milletinin menfaatine dair herhangi bir problemin çözümü ya da bir konudaki kirli karanlığın aydınlatılması iktidar için neden bu kadar ürkütücü? Diyelim ki, hasbelkader onlarla meclis lokantasında rastlaşsanız ve tüm bu reddiyenin ardındaki nedeni sorsanız, acaba nasıl hakkaniyetli ve tatmin edici bir yanıt alabilirdiniz?!

Ne zaman bir konu Türkiye’yi sallasa, bu ister -maalesef- tarihe geçen, yobaz tarikat kaynaklı bir darbe girişimi, ister MHP’nin kendi içinde yaşanan bir insan yok etme durumu, ister bir köyü sessizlik yeminine boğan tiksinç bir katliam olsun… Ne ilginçtir ki her birinde en ilgili kişiler, mesela FETÖ ile içli dışlı olan bakan ve milletvekilleri veya Sinan Ateş’in çevresindeki bütün partidaşları ya da Narin’in sadece tüm ailesi değil, tüm çevresindekiler, bütün köy; hepsi de susarak, üç maymunu oynayarak işin içinden sıyrılabileceklerine kendilerini inandırmış! Türkiye’de olaylar hangi merkezde yaşandıysa o merkez gerçekleri bilmek istemiyor, kabul etmek istemiyor; gerçekleri yok saymakla kalmıyor, konunun üzerini örtmek için her şeyi yapıyor!

SAYIN BAHÇELİ, ACABA ATEŞ CİNAYETİNE NASIL BAKMAMIZI İSTİYOR?

Geçtiğimiz aylarda haftalarda Sinan Ateş cinayetini soruşturan, sorgulayan ve onun hakkında fikir yürüten tüm gazetecileri Devlet Bahçeli, demeçleriyle kılıçtan geçirircesine hırpaladı ve açıkça bu konudan uzak durmalarını, en sade özetle adeta emretti!

Kendisine sormak lazım: Ne bekliyordunuz sayın Bahçeli? Partinizin genç ve geleceği aydınlık olarak görülen, önemli makamlara ulaşmış bir ismi, güpegündüz Ankara’da katledilecek, partiniz bangır bangır bunun hesabını sokaklarda, cenazede, parlamentoda sormayacak, acılı ailenin kederini paylaşmak için toplumun izleyebileceği şekilde hiçbir hamle yapmayacak, cinayetin aydınlatılması için olayın üzerine yalnız sol gazeteler ve Cumhuriyet Halk Partisi gidecek ve üstelik siz bu gazetecilere ve Cumhuriyet Halk Partisi’ne teşekkür edeceğiniz yerde, demediğinizi bırakmayacaksınız!? Başınız sağ olsun sayın Bahçeli… Sizce bu tavrınız çok anlaşılır, çok net ve toplumdan çok kolay alkış alacak bir rota mı çizmiş? Yoksa herkesi dumura mı uğratmışsınız? Siz karar verin. Ya da ne bekliyorsunuz? Tüm bu saydığım kısa hatırlatmalara şaşıran halkın, gazetecilerin, siyasilerin olayı birden yok saymasını ve sizin gibi aynı şekilde üstünü tamamen örtmeye çalışmasını mı? 

Gerçekten anlamaya çalışıyorum; toplumun bu cinayete nasıl yaklaşmasını beklerdiniz, nasıl bakmasını isterdiniz sayın Bahçeli? Lütfen izah edin, biz de öğrenelim, öyle bakmayı deneyelim…

KARIN DEŞEN JACK OLAYI VE BİZLER…

Geçen hafta, sadece İngiltere’yi değil bütün dünyayı kasıp kavuran “Karındeşen Jack” cinayetleri, aradan ancak 136 yıl geçtikten sonra kurbanlarından Catherine Eddowes’un şalından alınan DNA sayesinde çözüldü ve bu korkunç katilin gerçek adının Aaron Kosminski olduğunu öğrendik. Peki, FETÖ olayının malum odakların içinde nasıl dallanıp budaklandığını, Sinan Ateş cinayeti emrinin hangi noktadan ve neden verildiğini, masum Narin’in hangi alçak gerekçelerle ailesi ve onların suç ortağı olan köy tarafından yok edildiğini -bizler de bu hesapla- 140 yıl sonra mı öğreneceğiz?

Şirazesi kaymış, pusulası yok olmuş, dingili kırılmış bir at arabası, herhangi bir vasıta, nereye kadar gidebilir bilmiyoruz. Ama biz de nereye gittiğini bilmeden onunla yola devam ediyoruz… Memleketin geleceğine güvenemedikleri için başka ülkelerde gelecek arayan gençler, kendi yaşam dilimlerinde esaret ve baskı olarak gördükleri bu sistemde yaşadıkları için kendi kaderlerine lanet edenler, ekonomik geleceklerinden umudu kestikleri için şirket kapatanlar, iflas edenler, evlenemeyenler, boşananlar, çocuk yapmayanlar, iş kuramayanlar… Gerisini de siz doldurun. Her birinin ülke gerçekleri altında farklı şekillerde nasıl ezildiklerini tahmin edin! 

Ben bu ülkede, her zorluğa karşın, yaşamayı seçen ve kolay pes etmeye meraklı olmayan gerçek cumhuriyetçileri alkışlayan taraftayım… Bu nedenle de tüm bu saydığımız gri, karanlık ve şizofrenik durumlarla mücadele etmeye mecburuz…

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025